Enerji çerçeve antlaşması konusunda topluma doğrular söylenmiyor

3692

YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı, Enerji çerçeve antlaşması konusunda topluma doğruların söylenmediğinin, antlaşmanın ciddi tehditler içerdiğinin altını çizerek eleştirilerde bulundu. Açıklama şöyle:

Kıbrıs sorununda önemli gelişmeler yaşandığı iddia edilen dönemde, yeni doğalgaz arama sürecinin ilkbaharda yaşanacağı belirtildiği bir zamanda “petrol ve doğalgaz kaynaklarının keşfedilmesi”ni içeren TC ile imzalanan antlaşmanın meclisten CTP-UBP-DP oyları ile geçmesinden kaygı duyulması gerekir. Türkiye’nin münhasır ekonomik bölge konusundaki tavrı ortadır. Daha önce münhasır ekonomik bölge sınırlarını belirleyen bir antlaşmayı gerekçe göstererek, ‘Kıbrıslı Türkler talep etti” diyerek, Kıbrıs’ın güneyine doğalgaz arama bölgesine savaş gemisi gönderen Türkiye’nin eline, benzer şekilde kullansın diye bir antlaşma daha veriliyor. Yeni bir silahlı gerginliğe neden olması muhtemel böylesi bir antlaşmayı savunan CTP’nin yeni başkanın açıklamalarını bu nedenle şaşkınlıkla okuduğumuzu belirtelim…

Kıbrıs’ın kuzeyindeki idarenin “petrol ve doğalgaz kaynaklarının keşfedilmesi” konusunda nasıl bir stratejisi var? Buna dair bütçeleme ve planlama konusunda yasal mevzuat dahil neler yapılmıştır ki, böylesi bir antlaşma “normal” sayılabilir? Kıbrıs’ın kuzeyi elektrik üretiminde doğalgaza mı geçecektir ki kaynak keşfine çıkmaya karar verilmiştir? Yoksa, Türkiye’nin Akdeniz’deki çıkarlarını korumaya yardımcı olacak yeni silahlı gerginlik yaratılmasına gerekçe olabilecek böylesi bir antlaşma mı imzalanmıştır?

Kıbrıs sorununda yeni gerginliklere ihtiyacımız yoktur, bu nedenle “petrol ve doğalgaz kaynaklarının keşfedilmesi” gibi konuyu hafife almıyoruz ve yakın zamanda bu antlaşma gerekçe gösterilerek çıkacak gerginliklerden CTP-UBP-DP liderliklerinin sorumlu olacağının altını çiziyoruz…

Bunun yanında, TC ile imzalanan antlaşma Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesini ve dahası burdaki elektrik santrallerinin kapatılmasını da içerecek bir büyük projenin parçası olduğunun da bilincindeyiz. Bu durum, meclisten geçen çerçeve antlaşmasında “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye arasında deniz geçişi ile elektrik arz güvenliğini sağlamak ve çeşitli ekonomik enerji kaynaklarına ulaşımı sağlamak amacıyla enterkonnekte sistem kurulması” 3(1)(b) maddesinde açıkça dile getirmektedir. Hükümet temsilcileri verimsiz olduğu gerekçesi ile mevcut santralleri kapatacaklarını da meclis kürsülerinde söylediler. Çerçeve antlaşmasına ayaküstü, teknik üslupla genel eleştiriler yapan CTP liderliği, hem bugün için böylesi bir antlaşmanın kamuoyu tarafından doğru anlaşılması önüne ciddi bir perde çekmekte, hem de günü geldiğinde uygulama antlaşmasına hükümette ise evet, muhalefetteyse hayır diyeceği koşulları yaratmaya çalışmaktadır…

UBP-DP hükümeti de işbirlikçi hallerini sürdürüyor, ülkedeki tüm stratejik kurumları özelleştirerek, bu kurumların Türkiye’nin yeşil sermayesine peşkeş çekilmesinin tüm gerekli işlemlerini yaparak Türkiye’ye ve onun İslamcı sermaye çevresine tam bağımlı coğrafya yaratmak için tam hızla çalışmaktadırlar…

YKP, bir kez daha enerji master planı yapılmamış bu coğrafyada, elektrik sistemimizin enterkonnekte edilmesine kim, hangi şartlarda karar verdiğinin sorunun cevabını talep etmektedir…

YKP, mühendislik açısından sistemimizin enterkonnekte edilmesinde yanlışlık görmez ama bunun tıpkı su temini antlaşmasında olduğu gibi, tekel yaratılarak, TC’nin buradaki hegemonyasını artıracak bir başka siyasi araca dönüşeceği gerçeği ile de doğru bulmaz, bu nedenle karşı çıkar…

YKP, petrol ve doğalgaz kaynaklarının keşfedilmesi bahanesi ile bölgede gerginlik çıkarılması ihtimaline dikkat çeker, tarafları gerginlikten uzak durmaya ve tüm Kıbrıslılara ait yeraltı ve yerüstü kaynakların ekoloji ile dost metotlarla, ihtiyaçlar çerçevesinde, tüm adanın gereksinimlerini karşılamak için projelere yönelinmesi çağrısı yapar…