YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı, Kıbrıs sorununda süren görüşmelerde sıcak başlıklardan olan garantiler konusunda değerlendirmede bulundu. Kanatlı, YKP’nin adanın tamamen askersizleştirilmesi ve garantilerin kaldırılması için mücadele ettiğinin altını çizdi. Askersizleştirmenin çok fazla uzun olmayacak bir zaman dilimi sonunda, adadaki İngiliz üsleri, ABD’nin dinleme tesisleri, Türkiye ve Yunanistan’ın her türlü askeri varlığı ve Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum düzenli ordu veya milis veya yeraltı silahlı teşkilatlarını ve elbette BM’nin tüm silahlı yapısını kapsaması gerektiğini vurguladı. Adanın geleceğinde garantörlük sisteminin de yerinin olmadığını söyleyen Kanatlı, kamuoyunun yanıltılarak güvenlik ile garantiler arasında bağlantı kurulduğunu ama bunun doğru olmadığını söyledi.
Kanatlı, yakın zamanda Türkiye’de, ABD’de, Fransa’da, Almanya’da silahlı saldırılar, bombalamalar olduğunu hatırlattı ve yenilerinin de olma ihtimali olduğuna dikkat çekti. Kanatlı, “bu ülkeler önemli silahlı kuvvetler gücüne sahip ama buna rağmen saldırılar önlenemedi. İç güvenlik, emniyet konusu tek başına silahlı bir yapıyla çözülebilecek konu değildir. Bu nedenle Kıbrıs’taki iç güvenlik konusunu getirip garantilere bağlamak, garantiler sayesinde “Kıbrıslı Rumlar saldırırsa” diye başlayan cümlelerle sanki de iç güvenlikte koruma yaratılacakmış izlenimi yaratmak tam da bu nedenle yanlıştır. Kıbrıslı Türk veya Kıbrıslı Rum kişi, grup ve örgüt çözümden sonraki bir zamanda herhangi bir nedenle saldırı gerçekleştirebilir bunu ne garantörler, ne de herhangi bir silahlı tedbir tam anlamı ile önleyemez” dedi…
Kanatlı, Bosna Hersek’te ve Lübnan’da durumlar çok iyi olmadığını ama son dönemde siyasi sorunların çözümü için silah değil siyasi zeminlerin daha fazla kullanıldığını söyledi. Kanatlı, Kıbrıs sorununun çözümünde “garantiler, içi güvenliğimiz için önemli, sulandırılmasına karşıyız” diyen açıklamaların zeminsiz olduğunu söyledi, iç güvenlikle ilgili çarenin kurulacak olan yeni federal devletin kurumlarının yeraltı teşkilatlarına ve paramiliter örgütlenmelere karşı ortak, etkin, şeffaf mücadelesi olduğunun altını çizdi. Kanatlı, bunun için de “Ombudsman, Başsavcı, Sayıştay ve Yargıçların hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde, bağımsız, etnik, dini ve başka yapıların etkisi altında kalmadan nasıl çalışacaklarını konuşmak iç güvenlik için çok daha yararlıdır” dedi…
Kanatlı garantiler yeni kurulacak devletin de garantisini veremeyeceğini de belirtti. Kanatlı şöyle devam etti: “şu veya bu nedenle Aralık 1963 yılında Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Cumhuriyeti’nin organlarından çekildiler. Fiili olarak Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası tıpkı garanti antlaşmasında yazıldığı gibi çalışamaz hale geldi ama 3 garantörden hiçbiri silahlı müdahalede bulunamadı. Tam 11 yıl sonra Temmuz 1974 yılında Yunan askeri darbesi gerekçesi ile Türkiye adaya silahlı müdahalede bulundu ama 11 yıl boyunca Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası zaten fiili olarak tüm unsurları ile çalışmamaktaydı… Demek ki garantörlük, aslında, tek başına anayasanın uygulanmasını sağlayan yeterli bir araç da değildir. Bu nedenle yeni kurulacak federal cumhuriyetin anayasasını da garantörlük sisteminin koruması mümkün değildir.”
Kanatlı, ‘garantiler AB mevzuatına aykırıdır’ demenin de tam doğru olmadığını söyledi. Kanatlı şu hatırlatmayı da yaptı: “Garanti ve ittifak antlaşmaları Kıbrıs Cumhuriyetini kuran antlaşmanın ekleridir. Bu nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti AB üyeliğine bu antlaşmalarla girdi… Yani AB, 2003 yılında bu antlaşmaları zaten kabül etti.” Kanatlı buna rağmen Kıbrıs’ın tümü AB toprağı olduğunun da altını çizerek, “bu nedenle pratikte, AB dışındaki bir ülkenin AB toprağına silahlı müdahalede bulunacak fikri de pratikte ne kadar mümkündür tartışmalıdır” dedi. Kanatlı sözlerine söyle devam etti, “bu nedenle isterseniz koyu ve altı çizili olarak ‘Türkiye’nin etkin ve fiili silahlı müdahale hakkı vardır’ yazın, eğer konjektür uygun değilse Türkiye’nin Kıbrıs’a yeniden bir silahlı müdahale etmesi pratikle mümkün değildir çünkü böylesi müdahale AB’yi kuran antlaşmalardaki ortak savunma ilkeleri çerçevesinde bir AB toprağına yani bizzat Brüksel’e karşı yapılmış askeri operasyon olacaktır.” Kanatlı, garantiler yeni federal sistemde olsa da olmasa da pratikte sürecin nasıl işleyeceğinin tamamen konjektürel olacağı altını çizerek, garantiler konusu üzerinden masada gerginlik çıkarmak iyi niyetli davranış olmadığını söyledi.
Kanatlı sözlerini söyle tamamladı: “Gelecekteki federal Kıbrıs’ın esas sigortası ve garantisi, Kıbrıslıların kendi içlerinde, yüreklerinde ve kafalarında bulacakları çözümlerdir, silahlı hiçbir tedbir bundan daha etkin koruma sağlayamaz, sağlar derseniz kafanızı çevirip Ortadoğu’ya bakın İsrail tepeden tırnağa silahlı ama güvenlik içinde değil…”