Trump’ı izleyin hukuk devleti başkana karşı gücünü gösteriyor – Alpay Durduran

647

Hukukun üstünlüğü nedir diye anlamak için dikkatle izleyin. Hukuk ancak arkasında güç varsa işe yarar diyenler ve uluslararası hukukun var olup olmadığı bile belli değil diyenler var. Bunlar boş laf değil ama hukukun gücünün ve üstünlüğünün bir kişinin iradesinin karşısında refah, mutluluk ve ekonomik ilerleme gibi genel iyiliğin yaratıcısı ve güvencesi olduğunu da bilmek gerek.

Trump ABD’de dünyada çağdaş devletlerin en güçlü başkanı oldu. Ama karşısında da topsuz tüfeksiz bir hukuk var. Hukuku Trump’ı seçeneler de dâhil yetkili tüm insanlar savunursa başıboş bir diktatör olamayacaktır diye umutlar bakalım gerçek olacak mı?

Biz de başkanlık rejimi isteyenler seslerini çıkarırlar. Hakları var çıkarsınlar. Ancak burası Amerika değil. Konu tartışılamıyor. O konuşana yanıtlar verilir. Bu medyaya yansıyan bir tartışma yaratmazsa aydınlanma olmaz. Amerika’da böyle yürümez. Halk Trump’ı birkaç konuda gürültü çıkarınca başkanlığa seçti ama ne yapabileceğini umursamadan ve demokrasiye engel olunamayacağı inancının beslediği rahatlıkla oy verilmesi popülizm denilen hastalık etkisinde yaptı. Trump şimdi başkanlığı şirketindeki kâr amacı dışında başka amaçlara değer vermeden hızlı karar alma ve tek yetkili olma alışkanlığı ile işe başladı. Hâlbuki devlet çok sayıda ve karmaşık konuyla ilgilidir ve hukuken yetkili kuvvetler ayrılığı ile çalışır. Başkan derler diye değil hukukla verilen yetkilerle donatılmıştır. Onları aşarsa ABD de karmaşa ortaya çıkar. İsterseniz çok başlılık deyin ama bu şeklide demokrasiler değerlerini kanıtlamışlar ve İngiliz monargları bile yasamanın yetkilendirdiği başbakanın eline verdiği hükümet programını okumayı kabul etmiştir.

Bizimkilere diyeceğim şu ki ayıptır, koalisyonlardan kurtulmak için başkanlığa geçelim derken Kıbrıs’ın güneyinde başkan ve koalisyon olduğunu görmemeleri anlaşılamaz. Şimdi Anastasiadis’in Akıncı kadar sıkıntıda olduğunu görmelidirler.

Meclisi görüp ne işe yarar demek daha etkili olsun, demokrasi daha çok saygı görsün ve muhalefet yetkisi gerçekten sağlansın demek gerek. Amerika’da başkanı denetleyen kuralları şimdi izleyebiliriz. Bakanları ve üst bürokratları ve yargıçları atamada ne kadar yetkili olduğu ve Senato kararı olmadan adım atmadığını görüyoruz. Ona bakıp bize de gelsin diyenler var ama o yetkilerin nasıl işlediğini hiç dile getirmeyenler de onlardır. Haberler geldikçe herkesin şansı olacak ve başkanının bakan atayacağı kimsenin hakkında FBI ve CIA gibi örgütlerden raporların Senato’ya gönderildiğini ve örneğin yedi yıl önce evinde izinsiz göçmen çalıştırdığının bile ortaya çıkarıldığını ve başkanın onu geri çektiğini öğrenecekler.

Türkiye’de de başkanlık sevdası başladı. Bakın bakalım önerinin Amerikan başkanlık sistemiyle ilgisi var mı? Orada bir mahkeme Trump’ı reddetti. Öteki mahkeme Trump’ın temyizini reddetti. Trump buna engel olamadı. Trump’ın yargı sistemi üzerinde gene Senato’dan sorgulanma koşuluyla yüksek mahkemeye boş yerlere atama yapma yetkisi var ama Türk modelinde üst yargı kurumları tümden başkanın etkisine açılacak.

Daha çok farklar var. Şimdiki eğilim ise seçim propagandasına göre oluşuyor. Bazılarına göre eskiyi koruma amacında imiş gibi görünmeden eleştirelim deniliyor. Ancak eskinin sakat yanları ne zaman konuşulacak? Türkiye’de meclis tartışılmıyor. Meclisin demokratik parlamento ilkesine uygun olmadığı ve muhalefete yer ayrılmadığı uyarıları Avrupa Konseyinden yapılmakta, AB reformları arasında yer verilmektedir. Amerika’da ise demokratik parlamento vardır. Nereden belli diye sorarsanız Amerikalı size tarafsız hareket edebilen milletvekillerinden örnek verir ve partili gibi değil kendileri gibi davranırlar der. Türkiye’de ve bizde ise kendi gibi davranan mebus hain sayılır ve başka partiye geçmeye hazırlanıyor denilir. Halkın taban tabana zıt anlayışının en güzel tanıtı budur. Meclisin demokratikliği için ise mebusun haber alma ve sorgulama olanaklarıdır. Muhalif mebusa etkili hiç olanak sunulmaz. Onlar da istemez.

Bu durum devam ettikçe ne parlamenter rejim ne de başkanlık rejimi demokratik olmaz ve demokrasinin yararları görülmez. Başkanlık rejiminden medet ummak sadece başkanlık rejiminden ekstra çıkarlar arayanlara yarar. Hâlbuki parlamenter rejim denenmiş ve aksaklıkları incelenerek Avrupa Konseyi ve Avrupa(lı) Birliğinin komisyonlarında ve kararlarında yer almış bir rejimdir. Halk da buna alışmıştır. Onu reforme etmek hem daha kolay hem de daha çok bilgili olarak yapılabilir.

Uluslararası hukuku yok gibi görenlere hak vermemek elde değil. Bu onun yok gibi olduğunu göstermez. Türkiye’nin çağdaşlaşması da onun inceleme konusudur. Devletler uluslararası hukuk çiğnemekten çekinmezse yok gibi olur tabii… Türkiye BM’nin kurucularındandır, AK’nin üyesidir ve AB üyeliği geçiş sürecindedir. Onun için reform yapacaksa tüm o bağlantılarını dikkate alarak bu anayasa paketini hazırlamalıydı. Hâlbuki dönüp bakmadı bile… bizim başkancılar da AB ülkesinde yaşadıkları halde dönüp bakmazlar atıp tutarlar.

İzleyin! Avrupa Konseyi anayasa paketini incelemeye aldı ve izlemekte olduğu demokratik sayılmaya layık olmadığını saptadığı meclis için açtığı incelemeyi devam ettirmeye kararını alarak yeni durumu da soruşturacak. Eskisi sakattı, muhalefete yer çok azdı, şimdikinin ne olacağını soracak meclisi değerlendirecek. Bir de kuvvetler ayrılığının sorunları olduğunu söylerdi şimdi ne kaldı diye soruşturacak.

Türkiye söz verdi, imza attı ama sadece bunlara değil. İyi komşuluk anlaşmaları, Kıbrıs’ta toprak bütünlüğünün, egemenliğinin ve anayasal düzeninin garantörlüğü yanında uluslararası hukukun yorumlanması sözleşmesinin de imzacısıdır. Milli devletler denilen devletler uymazsa ve uyulmasını sağlamak için yaptırımları desteklemezlerse uluslararası hukuk nasıl çare olsun!

Amerika Trump’ı hukuk içinde tutarsa ve hukuki yetkileri olanlar korkmadan hukuki davranırlarsa ve siyasileri parti kaygılarını bir yana bırakıp yetkilerini popülizme harcamazlarsa o kolay karar verebilen çok yetkili başkan bekleyenler hayal kırıklığına uğrasalar da hepimiz mutlu olacağız.