Turizm değil rant kapısı! – Yılmaz Parlan

4442

Teşvik pirimi ile başlayan turizmin ilk haftasıydı, İstiklal caddesinde kameralar kuruldu ve birazdan başlayacak mizansen gösteri için kameralar yerini aldı. Güya gelen turistleri Mağusa Esnafı ile buluşturacaklar-mışşş… Dükkandan içeriye Belediye Başkanı ile Turizm Bakanı girdi. Belediye Başkanı’na “seni yazacağım” dedim. Tökezleyecek gibi oldu, yutkunarak “iştişare içinde olalım” dedi. Malum seçildiğinde onu ziyarete gidip esnaflar olarak 25 maddelik bir liste vermiştik. O gün bugündür bekliyoruz, henüz ortada ağlama edebiyatından başka bir şey yok!

Rant kapısı

Konuya dönersek, turizm insanların mutluluğu için yapılan bir organizasyon ama bizde tamamen bir rant kapısına dönüşmüş durumda. Almanya’dan 99 euro’ya getirilen, 5 yıldızlı otellerde 1 hafta kahvaltı akşam yemeği dahil olan turlar için Turizm Bakanlığımız tur öperatörlerine kişi başı 175 euro ödemekte. Gelin görün ki vergi mükelleflerinin parasıyla finanse edilen bu turistler halktan ve esnaftan saklanmakta ve kendilerinin organize ettiği komisyon simsarlarının cirit attığı alşveriş yerlerine götürülmektedirler.

Teşvik primi Siyaseti finanse etme aracına dönüştü

Turizm  bir ülkede halkın refah ve mutluluğu esas alınarak yapılırken, gelin görün ki bizde o da yozlaştırılmış ve  devletten para koparmak isteyenlerin ciddi bir geçim kaynağı haline gelmiştir. Siyasi partilerse turizmi bir rant aracı haline getirip kendi siyasetlerini finanse etme aracına dönüştürmüştür. Ülkenin en güzel sahilleri yabancı sermayeye peşkeşin de ötesinde aç kurtları yedirircesine yağmalatılmış ve üstünden bir de teşvik adı altında turistik tesis yapımı için vatandaşın paracıkları ala une ala tre dağıtılmıştır. Şimdilerde ise geçmiş yıllarda Almanya’dan başlatılan ve adına sözde alışveriş turizmi denen teşvik primi ile turist getirilmesi usulü yaygınlaştırılarak diğer ülkelerden gelecek turistler için de geçerli kılınması tam bir turizm soygununa dönüştürülmüştür. Geçmişte Great Train Robbery diye filmlere konu olan meşhur soygun dahi bizdeki mizansenin gölgesinde kalmıştır.

Komisyonların döndüğü alışveriş merkezleri

Komisyonların döndüğü alışveriş merkezlerinde doğal olarak turist aldatılmakta ve çift taraflı bir soygun gerçekleştirilmektedir. Bu turistler Mağusa serbest limanda, Lefkoşa ve Girne’de  kendi kurdukları kuyum, deri çanta ve halı merkezlerine götürülmektedir.

Bu merkezlerin ne kadar yasal olduğu da ayrı bir tartışma konusu olup çay kahve servisinin yanında içki servisi de yapılmaktadır,ki bu izinleri yoktur.  Çalışanlar ise Çalışma Dairesin’den izin almadan çalışıp 90 gün süreleri dolduğunda 1 gün çıkış yapıp geri dönmekte, hükümetimiz ise bu duruma seyirci kalıp onları selamlamaktadır!

Kurulan çarktan Otel sahipleri ve Tur Operatörleri de turizmin kaymağını arsızca yemektedirler

Aldıkları teşvik primleri yetmezmiş gibi getirilen bütün turistleri ısrarla esnaftan ve halktan kaçırmaktadırlar! Esnaf’tan gelen tepkiler üzerine tur operatörleri ve Turizm Bakanlığı kamuoyunu aldatma yoluna giderek sözde bu turistleri esnafla bluşturma adına her gün binlercesini caddelerden transit yürüterek geçirmekte, bu durumda esnafın moralinin daha da bozulmasına ve öfkelenmesine yol açmaktadır.

Her gün resmi geçit töreni gibi binlerce turist sadece caddeden geçirilip aşağıda, sokağın sonunda  kendilerini bekleyen otobüslere bindirilip, kendi organize  ettikleri alışveriş merkezlerine götürülmekte,  kurulan çarktan Otel sahipleri ve Tur Operatörleri de turizmin kaymağını arsızca yemektedirler.

Esnafı suçlama yoluna gittiler

Bunun üzerine bu duruma tepki gösteren esnaf, gelen grupların önünü kesip tepki gösterince rehberin araması sonucu tur operatörü ve bazı rehberler bizzat dükkanıma gelip izahat verme durumuna düşmüşlerdir. “Bu turizmin başka bir çalışma şekli olmadığına” vurgu yapan yetkililer yaptıkları utanmazlık yetmezmiş gibi esnafı suçlama yoluna gitmişler, işi esnafın satış yapma becerisi yoktur’a getirmişlerdir.

Teşvik primi ile yapılan turizm utanmazlığını geçin ahlaksızlığın bir başka ifadesi

Tepkiler artınca Mağusa’ya gelen 10-12 gruptan 1-2 tanesini serbest bırakmaya başlamışlardır. Tabi göstermelik olarak ve tedbirlerini alarak. Şöyle ki turistlere “alışveriş için acele etmeyin, biz sizi ucuz  alışveriş merkezlerine götüreceğiz ama ille de alacaksanız size fiyat olarak ne söylüyorlarsa  yarısını verin, çünkü burada böyle” deyince tüm olabilecek alışverişin de önünü kesmiş olmaktadırlar…

Turizm Bakanı her gün TV’lerde “çoook iyi gidiyor seneye otellerde yer bulamayacaksınız” diye açıklamalar yapsa da Kıbrıs’ın kuzeyinde turizm yerlerde sürünüyor. Çünkü turizmde sayının bir önemi olmadığı gibi esas olan her bir turistin bıraktğı para ve değerdir. Bir önceki Turizm Bakanı da 3 milyon turistten bahsediyordu ama şu an kendisini gören var mıdır diye bir sorsam? Şimdiki de selefi gibi sadece konuşuyor ama teşvik primi ile yapılan turizm utanmazlığını geçin ahlaksızlığın bir başka ifadesi olup Kıbrıs’ın haricinde dünyanın her hangi bir yerinde yapılmamaktadır. İnsanlık turizimden para kazanırken biz üstünden para da veriyoruz ve her şey yasal statüye oturtulmuş devasa bir rant kapısına dayanıyor!

Parayı vergi mükellefleri öderken kaymağı da simsarlar yiyor

Sadece 2017 yılında tur operatörlerine ödenecek para 28 milyon euro yani bal kaymak!

Parayı vergi mükellefleri öderken kaymağı da simsarlar yiyor.  Bu arada ticari merkezlerden aldıkları komisyonları bir yere not edin lütfen. Dönen paranın boyutu karşısında küçük dilciğinizi yutarsınız!

Parasal rantın dışında bu turizmin ikinci ayağı da TC’li otelleri kış boyunca dolu tutmak stratejisini oluşturmakta, faturasını ise vatandaşa yani vergi mükelleflerine yüklemektedir. Bazı otellerin ısrarla ödemek istemeyip vatandaşa yüklediği elektrik faturaları yetmezmiş gibi bunu da vergi mükelleflerine yüklemeleri turizm de yapılan bir başka vurgundur.

KTEZO ve Ticaret Odası, inanın bu iki mesleki Oda’nın varlığından esnaflar olarak büyük hicap duyuyoruz

Bir başka dikkat çekici nokta bu turizmin sadece Ekim ve Nisan ayları arasında yapılmasıdır!

Pekala tüm bunlar olurken esnafı, yani ticaret erbabını korumakla yükümlü başını Hürrem Sultanın çektiği Esnaf Zanaatkarlar Odası ve Ticaret Odası ne yapmaktadırlar? Kocaman bir hiç! Sadece seyrediyorlar. Üyelerinin çıkarları için mücadele edeceklerine onlar da rant peşinde koşturmakta ve yapılan ahlaksızlığa seyirci kalmaktadırlar. Esnaf Odası ise mücadale etmek yerine 10 yıldır Çıraklık Okulu ile yatıp onunla kalkmaktadırlar. Belli ki Bakanlığın dağıttığı rantlar onları da fazlasıyla ihya etmekte esnafın esas sorunlarıyla ilgilenmemekte, rejimin dümen suyunda haraket etmektedirler…

Kıbrıs’ın kuzeyinde işler böyle yürüyor işte…

İnanın bu iki mesleki Oda’nın varlığından esnaflar olarak büyük hicap duyuyoruz. Bizi resmen yasayla haraca aldıkları aidat dışında hiç birşey yaptıkları yok. Esnafın haklarını savunması gerekirken sessiz kalmaları onların da bal kaymak rant’dan pay aldıklarını göstermektedir!

Her fırsatta yarışmak istediğimiz Güney komşumuzda ise turizm insanların mutluluğu için yapılmakta her 3 dakikada bir uçak inmekte, turizm insanların mutluluğu için yapılmakta, bizdeki gibi teşvik primi verilmemektedir.

Güneyde para dağıtmadan turizm yapıyor insanlar

Oteller öğle ve akşam yemeklerini kaldırmış, turistin esnafla ve halkla tanışmasını, temasını ve alışverişini artırmış, otel içlerinde ise kaliteli hizmet sunabilen mağazaların açılışını bilakis teşvik etmişlerdir. Parayı çarçur etmeden turistin harcadığı parayı tabana yayma ve toplumda maksimum memnuniyeti artırma böyle olur işte. Alan memnun satan memnun, üstelik kimseciklere teşvik primi adı altında para dağıtmadan turizm yapıyor insanlar.

“Turizm Bakanı desteksiz atıyor”

Değerli görüşleri ile tanınan Tanınmış siyasetçi YKP dış ilişkiler sekreteri Alpay Durduran turizimde yaşanan skandala dikkat çekip bakın neler söyledi: “İnsanlarımızın durumu utanarak seyrettiğini sanıyorum. KIBRIS ekonomi ekinde birinci haber turizmin 2016 yılında aradığını bulamadığı idi. İki gün sonraki haberde ise meşhur teşviklerimiz meyvesini veriyor oldu. Bakanımız teşviklerle nasıl turizmi uçurduğunu anlatıyordu. İnsanlarımızın durumdan utanmaması olası mı? Gazetenin ekindeki haber tabii ki resmi istatistiklerin ve raporların açıklandığı ve değerlendirildiği bir şeydi. Devlet destekli doğrulardı. Bakarsak ilk alt başlık: turistik tesislerin 2016’daki ortalama doluluk oranı %48,6’da kalırken 2015’e göre %0,4 oranında geriledi idi. Yani bakanın desteksiz attığı açıkça ortadaydı”

Dünya tersine döndü de haberimiz mi yok

Turizmde teşvik pirimi ile getirilen turistler simsarlar tarafından soyulurken esnaf da kan ağlamaya devam ediyor. Pekala Alman turistler gelmesin mi? Tabii ki gelsinler ama kendi paraları ile gelsinler. Örneğin Merkel bizim Almanya’ya gitmemiz için bilet paramızı ödüyor mu? Pekala, bizler Almanlar’dan daha zenginmiyiz ki vergi mükellefleri olarak onları cömertçe sübvansiye ediyoruz. Dünya tersine döndü de haberimiz mi yok?