Denizdeki hak iddialarıyla çözüm amacına terstir

3619

YKP, yayınladığı açıklamada Yürütme Kurulu yeni navtekslerin gerginliği artırdığını belirterek, açıklık ve dünya ile uyumlu tutum gerekli olduğunu belirtti. Konu ile ilgili açıkla şöyle:

Kıbrıs’ın etrafındaki denizlerde çevreye tehdit oluşturan doğal gaz ve petrol kaynaklarının bulunması bir “fırsat veya lanet” denilen olgu oldu. Fırsat veya lanet olması tam olarak çevre devletlerinin tutumuna bağlıdır. Türkiye bir kıta ülkesi olarak küçük adalar ve adacıklar nedeniyle sıkıntı yaşamaktadır. Onun için uluslararası hakemlik yani yansız çözüm bulucu olanaklara başvurmakla sonuçlanacak itirazlar yapmakta haklıdır. Onun için itirazlarını ileri götürecek ortamı korumak için ilgili deniz hukukunun bazı maddelerine onay vermemiştir.

Konu bu çerçevede uluslararası hukukta uzlaşmazlıkların ve anlaşmaların uygulanması ilkeleri hakkında geçerli sözleşmeye uygun olarak ele alınmalıdır. Çağdaş hukukun içinde hareket eden ve uygun davranan ülke olup olmadığının sınavı devletler için bu gibi durumlarda sınav verilir. Kendi kendini saygın devlet ilan etmek yetmez.

Bu yüzden Kıbrıs’ın tümü sınavdan geçmektedir.

Kıbrıs’ın kuzeyi, Türkiye ile beraber hareket ederken denizdeki haklarını Türkiye ile adil olarak belirlemiş midir sorusu yanıtsız kalmamalı ve halka açıklanmalıdır. Nokta nokta olarak harita üzerinden denizimiz kuzey tarafında belirlenmiştir ama tartışılmamıştır. Diğer hakların ne olduğu ise belli değildir.

Bizim bir sıkıntımız da çözümden sonra Kıbrıs’ın haklarından pay almaktır. Onun için Türkiye ile yaptığımız paylaşım birleşik Kıbrıs’ın haklarının da korunmasını sağlamasıdır. ‘KKTC’ olarak devam edecekmiş gibi paylaşım yaparsak şimdi de o şekilde hareket edeceğimize Kıbrıs’ın birleşik haliyle oluşan haklarının yarısını talep edersek çelişkiye düşeriz ve Kıbrıs’ı değil Türkiye’yi Kıbrıs’ın zararına savunmuş oluruz. O zaman da sen Türkiye’yi Kıbrıs’a tercih edersen çözümden sonra da aynı şekilde devam etmeyeceğini nasıl garanti edersin diye sorularla karşılaşırız. Özellikle dönüşümlü başkanlık ve tepeden tırnağa yönetimi ikiye bölmeye kimi razı edebiliriz.

Rum tarafından soru soruluyor. Kıbrıs’ın etrafındaki devletlerden hiçbiri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin taleplerine itiraz etmediği halde Türkiye neden itiraz ediyor. Yani Kıbrıslı Türkler! Kimden yanasın sorusu yanıt bekler.

KKTC, kuşku yok Türkiye’den yanadır. Ancak masaya Kıbrıs’ı bileştirmek ve sürdürülemez olduğu sürekli tekrarlanarak belirtilen amaçla gidilmektedir. Kıbrıs sorununun çözümünün Türkiye’nin bir adım önde olduğunu belirttiği bir amaç olduğu da hem Türkiye hem de Kıbrıslı Türk liderliği tarafında ileri sürülmektedir. Öyleyse Navteks’ler geçici bir süredeki haklarla mı ilgilidir? Yoksa çözüm amacı, geçici ve bir suçlama oyunu için midir? Çünkü denizdeki hak iddialarıyla çözüm amacına terstir.

Bu zor ve çelişkili tutumların bizi ve Türkiye’yi içinde düşürdüğü durumu adlandırmak kolay değildir. Bizim halimizin de içler acısı olduğunu görürüz.

Açıklık ve dünya ile uyumlu tutum gereklidir.