Referandum – Aykut Bektaşoğlu

647

Bu saatten sonra ne diyeyim?

15 Temmuz olmuş, ölen insanlar, kargaşalar ve korkular yaşanmış.

Bir darbe, bir kalkışmanın söz konusu olduğu konuşuldu ve çok şükür önlenildiği söylendi.

Öyle anlatıldı…

Daha önce de darbe oldu.

Ne oldu?

Askeri marifetle, bir harekat gerçekleştirildi. Tutuklamalar, gözaltılar ve buna benzer tedbir faaliyetleri gerçekleştirildi.

 

Bunların uygulamaya konuş sebepleri neymiş?

Yeni bir proje için, yeni bir anayasanın yürürlüğe konulması.

 

12 Eylül oldu, 24 Ocak kararlarının uygulanma koşullarının mecrası oluşturulmuş oldu.

Bu mecra, yeni bir Anayasa tezahürü ile insanların tercihine sunuldu ve kabul gördü.

 

Yani ne diyeyim?

Bir gece köprüler kapatılmış, başkentler F-16 uçakları ile bombalanmış. Meclis, en kabiliyetli silahlarla bombardımana uğratılmış…

 

Ne olmuş?

Ne olmuşu var mı?

Halk sokağa çıkıp, böylesi bir askeri darbe girişimini önlemiş…

 

Darbeler olduğunda, bildiğimiz şu:

-OHAL ilan edilir, seri gözaltılar uygulamaya konulur, medya, tamamıyla kontrol altında tutulur.

 

Ondan sonra ne olur?

Her ne maksat için yapılmış ise darbe doğrultusunda, yeni bir anayasa hazırlanıp, halkın onayına sunulur.

 

Bu oylama, vatanı daha çok sevmek ya da sevmemek üzerine kurgulanır.

Süreç, olan bitenlerden hiç haberi olmayan, ekmek bulamayan, ‘vatanı için ölen’ lerin ve mağdur insanların sayısını arttırır.

Gerilimler çoğalır. Etraf düşmanlarla dolu olur.

 

Yeni bir kargaşada:

 

Çocuğuma ekmek alamıyorum,

Okula gönderemiyorum,

Temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorum,

Ev kiramı ödeyemiyorum,

Eve et alamıyorum…

Çığlıkları anlamsızlaştırılıp, bastırılır…

 

Fakir, daha bir elli sene acıya mahkum edilir.

 

Sonrası, ‘Hayırlısı’…