Aslında son zamanlarda alışılagelen ve resmen artık halk önünde meydana gelen olaylar, bu ülkede 43 yıldır veya belki de daha da öncesindeki bozuklukların bir yansıması veya artık çirkef okadar birikti ki delikten içeriye giremiyor. 43 yıldır esas egemen olan zihniyet bu ülke halkını hep balyoz veya kırbaçla yönetti. Aslında böyle yönettiklerinde ülkede meydana gelen hukuksuzlukları, kanundışılıkları baskıdan ve şiddetten benileyen halk ses çıkarmadan, yutarak ve hatta umarsızlıkla takip edecek ve sonuçta da kafasını eğip kabul edecekti veya etmekteydi de. Arada sırada güya vatan hainleri için patlayan bombalar aslında bir bakıma bu kanundışılıkları, kanunsuzlukları da devam ettiren sinyallerdi. Herşey o sol bilinen vatan haini diye lanse edilen kesim için değildi. Arada sırada bir tehdit herşeyin halı altına süpürülmesini ve görmelikten gelinmesini getiriyordu. Bananecilik işte bu ülkede böyle yayıldı. Teşkilat dönemlerinde bu tip yönetimlere yatanların aslında istedikleri dikensiz gül bahçeleri bunlardı. Ülkede muhakkak belkide Türkiye kaynaklı birçok hukuksuzluklar vardır ama onlar da korkmadan ve benilemeden dolayı pek sözü edilmez ve devam eder oldu. 43 yıldır olanlar bunlardır.
Son zamanlarda bu umarsızlık olurken herşey bir bir günyüzüne çıkmaya başladı çünkü, emin olun, sorunlar o kadar arka arkaya gelmeye başladı ki bunları halı altına süpürmek de imkansızlaştı. Lağımlar veya çirkefler de o delikten girip kurnadan dışarıya çıkamıyor artık. Kanunsuzluklar, bozulma ve çirkefler artık günyüzüne çıkmaya başladılar çünkü kurnanın içi zaten dolu,tıkanmış. Sorunları öteleye öteleye artık süpürecek yer de kalmadı. İlk önceleri elbette bu kadar fazla değildi. Azdan çoktan İngiliz İdaresi’ni gören , namuslu çalışanlar veya bürokratlar vardı. Meclis içinde gene toplumcu sayılacak ve gerçekten yaptığı araştırmalarla hükümeti eleştirileri ile uyaranlar vardı. Kanunsuzlukları bir şekilde biraz önlemekteydiler. Ha, o zamanlar da bunlar olmaz değildi, vardı ama bu kadar yaygınlaşmamıştı. Daha o zamanlar bu şekilde kanunsuzlukları, hırsızlıkları örtmek için bayrakları da büyütmemişlerdi. Hamasetle de bu kanunsuzluklar, soygunlar ve hırsızlıklar örtülemiyordu.
Sonra artık bir gün gemi azıya aldılar ve hiç korkmadan bu işleri yapmaya başladılar. Toplumsal muhalefet geriletilmişti de onun için. Adam oradan sesleniyor, ne yani bakan çocuğuysam veya milletvekiliysem ben de arsa alamayacak mıyım? Ne yani bakansam ben de devlet yardımlarından veya işlerinde yararlanamayacak mıyım? Yararlanamayacaksın kardeşim. Kore’de Başbakan olan kadın bir kuruluş için yardım toplamış hemen istifa ettirildi. Gene Kore’de, anımsayabildiğim kadarıyla bakanın kızı rüşvet olarak çikolata almış bir yerden, o da istifa etti. Fransa’daydı , bir zamanlar bir bakanın birkaç yüz Frank fazlalığı çıkmıştı bankada, o da ya istifa etmiş veya intihar etmişti.
Hayır, eğer bir devlet görevindeysen veya devlette milletvekili veya siyasiysen çocuklarının etik olarak iş almaması hatta sınavlara bile girmemesi lazım. İhalelere etik gereği katılmaması lazım. Bu bizde son birkaç haftadır konuşulanlar başka bir ülkede olsaydı inanın iç karışıklıklar çıkacaktı. Zaten demokratik ülkelerde bu işler de yasalarla, kanunlarla birbirine bağlanmıştır. Sadece bizde ve Türkiye’de devlet yetkililerinin bankalarda kısa bir sürede adlarına milyonlarca dolarlar çıkıyor ama kamuoyu buna razı ve tepki göstermediği için devam edip gidiyor. Herşey alışılıyor. Adamların ayakkabı kutuları içinde paraları bulundu ama bu işi kapatmak için akla karayı seçtiler ve başardılar da çünkü Türkiye ve biz demokratik bir yapıda değiliz. Etik değerler diye bir olay yok. Avrupa uygarlığı bu konuda bizden bin sene önce felsefelerini bile yapmış bu işlerin. Biz aydınlanma çağını bile yaşamamışız ve herşeye eleştirel yaklaşmaktan da korkuyoruz. Onun için idare edenler bu eksiklikten çok iyi yararlanıyorlar. Onlara göre madem ki halk tepki göstermiyor, demek ki haklı olan kendileri. Kabahatın kendi etik değerlerinin eksikliği olduğunu takdir edemiyorlar.Demokratik bir yapı olsa ve herşey denetlenseydi şimdiki durumda olmazdık.
Türkiye’nin de bizim de derhal acil olarak demokratikleşmemiz şart, yoksa daha çok kanunsuzluklarla karşılaşacak ve sadece seyirci olmaya devam edeceğiz..