Ortadoğu kaosunda her gün ezberler bozulup, yeniden ezberleniyor. Son olarak, IŞİD baş düşman ilan edildi. Sanki, herkese bu örgütle bölgenin düzeleceği imajı da oluşturuldu. Aynen, daha önce, Esatın yerine IŞİD tipi örgütlerin geçip, bölgeye barış geleceği makyajı gibi! IŞİD şimdilerde aldığı toprakları kaybediyor ve Musul veya Raka gibi önemli merkezleri de elinden geri alınıyor. Ama, Ortadoğu kağosu bitmiyor. Düşmanlıklar sonlanmıyor. Aksine yeni hedeflerle, bölgesel kontrolu savaşın her an çıkma tehlikesi de vardır. Rus ABD karşılaşmaları daha sık yaşanmaya, itifaklar altüst olmaya devam ediyor. Şimdilerde Körfez krizleri yeni açılan sorunlarla, hegemonik mücedelenin çeşitlenmesi de tırmanıyor. Bu olaylarda birisi aktörlüğü artıran Sudiler ve ötekisi, hala ufak dünya savşını bağrında yaşayan Suriye oldukça sancılara sahiptirler. Hala, Suriye denetim çabaları ve Sudi odaklı yeni krizler üretilmektedir. Bundandır ki bu makalemi Sudi ve Suriye odaklı merkezle gelişmeleri birazcık yorumlamaya çalışacam.****
Son dönemde Ortadoğuda yeni bir devletin çıkışları kadar, kendi içindeki saray darbeleriyle dünya kamuoyuna oturduğuna tanık oluyoruz. Sudi Arabistan, yanına bazı arap ülkelerini de alıp Katar krizini ateşledi. Ayni ülke sistemin “efendisi sayılan” ABD çelişkili yeni lideri Trump tarafından ziyaret ediliyor. Sudi prensleri milyarlarca dolarlık silah alıyor. Trumpun aklında olan iran kartını da kendi akılarınca masaya koyuyorlardı. Bunları yaparken de Yemene ölüm saçıyorlardı. Hastahane falan brakmayacak şekilde bonbalar yağdırılıyor. Hele de yeni ABD füzleeri gayet münasip şekilde kulanılıyor.Bunlar politik uçuşta sürerken, saray içi Kral veliahtı da Binselman ilan edilip, yeni bir darbe yapılıyor. Binselmanın gayet hegemonist olması ve ABD yanlısı sert seçki haline gelmesi de gelecek Sudi hesaplarını epey yükseltiği anlaşılıyor.***
Resmi biraz doğru okuyalım! Sudilerin bölgedeki ilk aBD ile anlaşma yapıp, bu ülkeği bölgeğe soktuğu tarihi gerçeği hiç unutmayalım. Ayrıca, özellikle seksenlerde Amerikanın genel bölgesel politikasında finansörlük rolunu da oynadığı, istenildiği anda yönetici prens verdiğini de akılda tutalım. Bunlardan birisinin de “Binladin” olduğunu da sakınola bellekten silmeyelim. Sudilerin, Seksenlerde Afkanistana karşı eğitilen cihatcılara silah sağladığı, finansmanını oluşturduğunu ve bunları ABD yanında yaptığını da bilelim. Böylelikle Sudi Arabistan direk katılımcı önemli aktör olarak Ortadoğu politikasında Amerikanın finansörü, milis bulan ve gerektiğinde yönetici veren devlet haline gelişini de iyice içimize yerleştirelim.
Seksenlerdeki Sudi finansman hareketli Sünni İslam cihatcı hareketinin Rabıta şeklinde de geniş yayılıma uğradığını da Kıbrıs geçmişimizle hatırlayalım. Bunlara bir de Sudi Abrabistanın Müslümanların dini merkezlerinin de olduğu ülke oluşunun önemi de eklenmelidir.Sudi kırılmasının Yetmişlerdeki Petrol krizi ile Zeki Yamaninin tavsiyesi ile de daha net Amerikancı olma süreci de ek bilgi olarak bilinse iyi olur. İşte, Bu ülke şimdi, Trumpa döktüğü paraların da şımarıklığı ile iran hedefli Trumpa da güvenerek, bölgesel güç olma adına epey krizlerle direk oynamaya başladı. Mezhep ayrımı ile arkasına Sünni devletleri alma inancı ile Amerikan politik askeri destek şımarıklığı ile boyundan büyük çıkışlar yapıyor. Yemen çöllerinde dahi olan başarısızlığına rağmen, Suriyeden pay isteğen, Katarı dizginleme ve mezhep düşmanı ilan etiği iranı kısgaca alma adına, önemli krizleri ateşlendiriyor. Bu şımarıklıkla da kendi içlerinde saray darbelerle adeta oğul geleceğin kralı ilan edilip, daha önce Kral olacak prensi de diskalife ediyorlar.Kral Selman, Amerikan şerbeti içip, bölgesel güç olma adına hamleleri peşpeşe getiriyor. İltimatonlar veriyor, eski kutsal dostlarına “Katar ve Türkiye dahil” çekinmeden dişlerini gösteriyor. Belli ki Trumpa verdiği dolarların içilecek suyuna güveniyor.
Bizim burada gözden kaçırmamamız gereken şu: ABD ısrarla bölgemize demokrasi ve özgürlük getirmek için mücadele etiğini söylüyor. Buradaki Amerikan uzantılı uzmanlar veya işbirlikci politikacılar da bunu tekrarlıyorlar. Hat ta, birileri kendinden geçerek, BOP olayının bölgenin geleceğinin barışçıl piyasası olarak da savunuyorlar. Oysa, daha ilk adımdan olayın özü ortada. Siz bir yola çıkarken, seçeceğiniz arkadaş sizi ele verir. Amerika BOP projesine girerken, önceleri Siyasal islamın modeli olarak AKP li Türkiyeyi oluşturuyordu. Finansörleri ile Sudiler ve Katar şehleriydi. Ancak, Müslüman kardeşli siyasal islamın başarısızlığı sonrası, Sudilere siyasal rol dahi verildi. Düşünün,en gerici ve şeryatcı devletle Amerikanın kendi halkının dahi faşist dediği Trump, Ortadoğuya özgürlük ve barış getirecek! Öyle bir ülke seçti ki bölgenin en gerici ve petrol zengini ülkedir. Tüm kaynaklarını bölgede daha gerici İslami Sünni rejim kurulması için harcamaktadır.
Bunlar rüya veya masal değildir. Resmen son dönemin Sudi çıkışları ve Amerikan yeni siyasal arayış denkleminin ta kendisidir. Ama yine biz dolarlı akademisyen aBD eksenlileri dinleyerek, bu planların, Sudi merkezli hareketlerin Kıbrısa da barış rüzgarı taşıyacağına hala inanalım.*****
Gelelim Suriyeğe! Suriye, aslında BOP projesinin tekerine çomak soktu. Türkiyenin siyasal İslamcı AKP dış politikasının lapratuvarı, Sudi dolarlarının çaresizliğini ve Amerikanın tıkır tıkır işleyen ikinci bölüm planının, bataklığa saplandığı ülke oldu.Oysa, Suriye de kolayca devşirilse, İsrail rahatlayıp, güçlü bir sınır düşmanından kurtulacak, Sünni eksenli küçük küçük devletler oluşacak, Şii hilali gerileyecek, Türkiye de fırsatı kulanıp, özlediği konumda yeni topraklar kazanma şansı oalcaktı!Sonrası mı; zaten hazır olan iran ile ABD planlı öteki destekleme güçler harekete geçip, persler de tertiplenecekti! Ama, şu Suriye bu ezberi bozdu. Tıpkı ikinci paylaşım savaşı öncesi Fransız planlarını bozması gibi. Gerçi ozaman yine Türkiyenin işine geldi. Dikatli politika izleyen Türkiye Kemalistleri Suriyede Fransız planlarının tutmaması sonucu, Fransızlar yeni Suriyede gelişen rejimi cezalandırma ve Türkiyenin belki yanlarında ikinci paylaşım savaşına girer umuduyla da Hatayı Türkiyeye verip, Suriyenin rejimine brakmadılar…..
Şimdilerde yine bir Suriye ezberi daha bozuluyor. Önceleri Esat gitsin diye başlandı. Bakıldı ki Rusya ve iran sahaya inince, Esat gidemiyor! Yollar kapandı. Derken, öteki gerçek aradan çıkıp sırıtmaya başladı. Suriyede hesapta özgürlük getirecek olan örgütler, cihatcı kimlikelriyle, dehşet saçyorlardı. Sanki, onları Amerika ve mütefikleri desteklemiyormuşcasına, bunlardan ikisini terörist ilan etiler. IŞİD ve Elnusra…. Suriyede dıştan yerleşme adına bu örgütlerle mücadele etmeği aBD temel strateji gibi sundu. Özellikle sürekli olayları takip etmeyenlr de kolayca yutup tekrarladılar. Bu ezber de kısa sürdü. IŞİD Suriyede elde tutuğu Raka ilini kaybetmek üzeredir. Ama, eyer baş düşman bu örgüt olsaydı, şimdielrde rahatlama da oalcaktı. Oysa, IŞİD daraldıkça ve etkinliği kaybedildikçe, son olaylarda olduğu gibi, daha genel güçler karşı karşıya gelmeğe başladılar. ABD sanki iç güçmüş gibi Suriye uçaklarının IŞİD bazı hedeflrine saldırmasını engeliyor. Daha da ileri gidip, uçak düşürtüyor.Özellikle Suriye toprak bütünlüğü cümleleri uçuşurken, Suriye ordusunun kendi sınırında ırak güçleriyle buluşma noktasına gelmesine de bizat aBD ve yandaşları engeloluyor.
Raka olayının makyajı az sürdü. Şimdiden yeni alanın Suriyenin çeşitli toprakları olduğu görülüyor. Türkiye suriyenin kuzeği, İsrail kendi sınırı ile Ürdün kesimine varan bölgedeki tanpon olma ikilemi, Suriyenin toprak bütünlüğünü direk tehtit ediyor. Daha da önemlisi, Başta ABD ve mütefikleri Suriye ırak sınırının oluşmamasını istiyorlar. Kendilerince, Şİİ hilalinin olmasını istemiyorlar. Bundandır ki ırak Suriye sınırında Amerika yerleşme peşinde. İçsel mütefikleri de arıyor!
Bunların göstergesi nemi? IŞİD SUriyede veya Irakta kaybetse de buralarda savaş bitmeyecek. Hem bölgesel ülkeler, hem de genel sistem güçleri, bu ülkeere rahat vermiyecektir.Kafalarında paranoyalaştırdıkları ve mezhepsel eksene koyup, kendi sermaye karlarını örtüğü mezhepsel karşıtla bölgede daha da oynanacak çok çirkin oyun vardır. Zaten, Amerikanın ortaklarına baktığımızda ve kime karşı oynandığını anlayınca, işlerin pek de iyi olacağını söyleyemiyoruz. Haleedilmeyen ama yeni Katardan irana uzanan kriz alanları açılırken, kontrolu savaşların nedenli kontrolda olacakları da tartışmalı.Kıbrıslılar ders alırmı, onuda ben bilmem.