AB Başkanı söylediğini Akıncı’nın istediği gibi değil bildikleriyle anlar – Alpay Durduran

1080

Hayatımız gelip gidenlerin “geldiler bizi de dinlerdiler ve gerçekleri anladılar” diye konuşmalarını dinlemekle geçti. Ancak sorun çözülmedi ve kimse de bizimkileri dinledi diye görüş değiştirmedi.

Dünya barışçı yöntemlerle sorunları çözmeyi kabul eden devletler ile tehdit ve silahlanmayla sorunları ele alan devletler diye ikiye ayrılırlar. Arada diğer tarafı suçlayıp bir şeyler kazanmaya çalışanlar görülür ama iki taraftan birinin suçlandığı diğer tarafın da tamamen masum olduğu örnek yoktur.

Suçlanan ve cezalandırılanlar olur ama bundan kazançlı çıkan ve memnun olan olmaz.

Kıbrıs sorunu ortada dururken Avrupa Konsey başkanı Jan-Cloude Juncker’e bir mektup gönderip çözüm için elinden geleni yaptığını söylemesi tüm ustalığına rağmen Türk tarafına da Kıbrıs’a da bir şey kazandırmaz. Junker birinci dereceden bilgi alan birisidir ve o bilgilere dayanarak iki lidere de her yolu deneyin ve köprüler kurun derken her yolu denemediniz köprüler kurmadınız demektedir. Ancak Akıncı’nın yanıtı fırsatçı bir çarşı esnafının yapacağı gibidir.

Akıncı çözüme ulaşılamasa da görüşmeleri sürdürebildikleri için Türk toplumuna kolaylığın elini güçlendireceği ve yabancı desteğe dayanmadan görüşmelerde serbest davranabileceği düşüncesiyle verilen ve sağlanan hususlara sahip olmaya devam etmek düşüncesi dışında bir düşünce içermez.

Juncker’e bugüne kadar yürütülen metodolojilerin çöktüğünü söylemek ancak umutsuzluk ifade etmek olur. Halbuki o umut arıyor ve yardım istiyor. Aynı zamanda Juncker BM’nin çabalarını destekleyen taraftır ve bilir ki BM onlardan mazeret değil çözüm bekler. BM taraflara güvenlin iç ve dış yanları için

alınması gereken önlemleri çalışma gurubu kurarak formüle edin ve hazır olunca BM’den yardım isteyin dedi ve Junker onların sağır kulaklarında kayboldu gitti diye biliyor. Onun için belagatle sıyrılma olanağı yok.

Kimse sanmasın ki lafla yabancıları kandırmak kendisine kazanç sağlar. Annan planında da Papadopulos AB’yi kandırdı idi. Ne oldu? Durum kimseye bir şey mi kazandırdı? İstedikleri kadar halkın kafasını karıştırmak için Annan’dan sonra da Rumları kayırmaktan vazgeçmediler desinler kayrıldılar da ne elde ettiler? Sadece Rumları terk edip kendilerini desteklemelerini bekleyenler hayal kırıklığına uğradılar. Dünya Kıbrıs’ta ayrı bir devleti kabul etmeyeceğini söyledi ve söylemeye devam ediyor.

Çözüm Kıbrıs’ı bir bütün devlet yapacaksa onaylanacak, başka seçenek yok.

Kıbrıs Türklerin de çıkarı bütün bir Kıbrıs’ta değilse idi bugüne kadar ikili ikili deyip durdukları federasyona neden evet dediler ve Akıncı da ondan başka bir şey söylemedi. Dünyayı federasyon deyip kandırmak ve oyun çelip Türkiye’ye katılmak veya Kıbrıs’ı Türkiye’ye katmak düşünülüyorsa o kadar oyunculuk da görülmedi.

Solu kandırıp oylarını alıp federasyon diye uğraşırken sakat ve üç devlete dayalı bir ucube yaratma hayali kurmak marifet sayılamaz. Eskiler de benzer oyunlar içinde görünür ama aslında Türkiye dışişlerinin borusunu öttürüp koltuğa yapışırlardı. Bu ustalık çok görüldü ama dünyayı kandırmaya yetmez. BM’yi dinleyip çalışma guruplarını kurmak ve yeni rauntlara hazırlanmak gerekir.