YKP Sekretarya Üyesi Alpay Durduran, Kıbrıs sorunundaki son gelişmeleri değerlendirdi. Alpay Durduran’ın açıklaması şöyle:
Halkımız çöken görüşmelerden sonra ne olacağını duymak isterken BM, barış gücünün görev süresini uzattı, görüşmeleri anlattı, Güvenlik Konseyine BM Barış Gücü çalışmalarını rapor etti ve taraflara görüşmelere başlayabilmek için çalışma gurubu oluşturup tutumlarını saptamalarını istedi. Buna rağmen onlar suçlama oyununu sürdürmekten başka iş yapmadılar.
BM genel sekreteri ve özel temsilcisi, taraflardan güvenlik ve garantiler konusunda önem verdikleri hususları tarif ederek görüşme konularına eklemeleri gerektiğini belirtti. Hâlâ yanıtlarını bekliyoruz.
Halkımız ne olup bittiğini hiç anlayabilecek değildir çünkü suçlama oyununda tek yanlı değerlendirmeler yapılır ve gerçekler kaybolur.
BM tarafların güvenlik ve garantiler hakkında konuların unsurlarının tümünün ele alınamadığını ve konuşmaları yıkan unsurlarının görüşmeleri sonlandırdığını ve onlardan başka hususların gündeme konulamadığını vurguladı. Onun için de tarafları konuşulmayan unsurlarını ele alacak çalışma gurupları oluşturmaya ve görüşmeleri ondan sonra başlatma kararlarını almaya çağırdı. Çözümü bulacak tarafın onlar olduğunu da anımsattı.
YKP’ye göre, BM’nin kastettiği görüşülmeyen unsurlar aşağıdakilerdir;
- Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmasının parçası olan anayasasının ihlalinin önlemesini sağlayacak yargı gücünün anayasada unutulmuş olması ve yasayı uygulatma gücünün kurulamaması,
- Belediyelerin anayasaya göre kurulmasını engelleyenlerin cezalandırılamaması,
- Söz verilen yeraltı örgütlerinin dağıtılmamasına rağmen yasal güçlerin dağıtmaya çalışmaması,
- Yeraltında örgütlenmenin ve silahlanmanın istihbaratının yapılacağı polis birimlerinin işlememesi,
- Gizli istihbarat örgütünün çalışmaları hakkında iki toplumlu mecliste istihbarat örgütlerini izleyecek bir sürekli komite kurulmaması, (Avrupa Konseyi’nin demokratik parlamento kararına göre kurulması şarttır, ama hala iki tarafta da yoktur)
- Yasaların anayasaya uygunluğunun denetlenmesinden sonra tasarıların görüşülebileceği koşulunun uygulanmaması, (hala iki tarafta da meclis bu görevi yapmaz)
- Poliste iki toplumlu olması fiilen de sağlanmış olarak iki toplumda polislerin de katılacağı bir birimin kurulup ona yasadışı silahlı örgütler hakkındaki tüm istihbaratı görüp izleme olanağının verilmemesi,
- Silahlı gizli örgüt etkinliklerini ve iki toplumun arasına nifak sokacak saldırıları kovuşturacak özel iki toplumlu birim kurulmaması, (şimdi Türklere saldırılara etkin önleme yapılmaması öğreticidir)
- Savcıların başsavcıdan izin almadan soruşturma yapılması talimatını polise verememesinin koruyucu bir önlem değil suça müdahaleye köstek olması,
- Yargının yönetiminde bir denetim birimi (watch-dog) kurulmaması,
- Yönetimin ayrımcılığa karşı anayasada yer alan yasağı işletecek hassasiyeti ve duruma göre hızlı çalışan ve pozitif ayrımcılığı öngören bir düzenleme olmaması,
gibi hukuk devletinin de temel unsurlarıdır. BM bunlar gibilerin görüşülmesini istemektedir. ENOSİS diye tutturan biri varsa devletin yasal organlarının bunu saptayıp önleme görevini yerine getirmesi için yapılacaklar ele alınmalıdır. Yoksa garantörlerin müdahalesine sıra geldi ise iş işten geçmiş, devlet çökmüş, insanlar ölmeye başlamıştır.
Unutmayalım ki böyle bir yapı olmadan da “ya komünistler- muhalefet çoğunluk sağlarsa başkan meclisi feshedemesin mi” diye soran başkanları gören bir halkız!
Bu konuları ele almayı aklına bile getirmeyen görüşmeciler, suçlama oyununa katılmıştır ve görüşmelerden çözüm ummamaktadır, demektir.