YKP Sekretarya Üyesi Alpay Durduran, Erenköy konusundaki tartışmaları değerlendirdi, taraflara Gerçekleri kabul edin ve bir daha yapmayacağınızı kanıtlayın çağrısı yaptı. Alpay Durduran’ın açıklaması şöyle:
Yarım doğru söyleyerek yalan söylemek yani ayıp olan gerçeğin bir kısmını kullanarak diğer kısmını saklamak yalan söylemektir. Bu o kadar açık ve bilinen bir şeydir ki Kuran’da bile örnek olarak durmaktadır. Hz. Muhammet bir aile için konuda gerçeğin yalnız bir kısmını anlatmış ve Kuran’da bağışlanmış olduğu yer almıştı. İyi niyetine verildiği için affedilmişti.
Erenköy’de Napalm bombası kullanılmasını anımsatan Yunanistan da gerçeğin bir kısmını kullanarak Türkiye’yi suçlarken kendinin orada topçu birliğinin ne aradığını, desteklediği Kıbrıs’ın kuruluş anlaşmalarına ve anayasasına aykırı hükümetin sivilleri ayırmadan bombardımanını ve BM kararlarında olan durumu meşrulaştırmak için BM barış gücü ile iş birliği yapmayı reddederek Türk tarafının ihlallerini mazeret olarak kullanmasını unuttuğumuzu sanmasın.
Kayıplar konusu hala çözülmedi, kaybolma nedenleri araştırılmaya da başlanmadı. Bu konu iki toplumludur yani suçlular iki toplumdandır ve bir tarafı suçlamakla kazanılacak bir şey olamaz. Onun için siyasete bulaştırmamaya karar aldılar. Bu da suçluların iki toplumlu olduğunu kanıtlar. Dünya enayi değildir.
Gerçekleri kabul edin ve bir daha yapmayacağınızı kanıtlayın.
Zaman geçti ve barış görüşmelerine gene BM kararlarından onayladıklarıyla başladıkları zamanda bile tutum değişmedi. Hala dünyanın kendilerinden başka herkes tarafından kabul edilen karşılıklı ihlalleriyle iddialarını sürdürüyorlar. Kıbrıs’ta masum taraf yoktur. Masum olan yalnız insanlar arasında bulunur. Yönetimler suçlarına devam ediyorlar.
BM kararlarına evet derler ama uymazlar.
Şimdi de BM onlara çalışma gurubu gurup güvenliği, iç, dış ve hukuka saygı başlıklarıyla ele alıp görüşmelere hazır olun ve istediğinizi BM’ye bildirin “O zaman BM emrinizde olacak ve size yardıma izin verirseniz yardım edecek” dedi. Onlarsa karşılıklı suçlamalara devam edip karşı tarafın görüşmelere gelmemesini sağlamaya çalışıyor. Barış için tek toplumlu veya iki toplumlu olarak sesini yükseltenleri de caydırmaya çalışıyorlar. Muhtarlara ve köylere kadar provokasyon için var gücü ile çalışan bile var.
BM, güvenlik başlığı birleşik Kıbrıs devletinin görevi olacak ve yerine getirebilecek yapıya kavuşturulacak yoksa garantörlere ihtiyaç çıktığında iş işten geçmiş olur diye sonuca vardı. Haksız mı? Bunu en iyi bilen insanlarımız değil mi?
Yazıklar olsun. Dünya barışının en tehlike altında olduğu günümüzde bir de Kıbrıs sorunu etrafında tehlikeler yaratıyorlar. Doğal gaz konusunda da bildiklerini okuyarak Fransız ve İtalyan donanmalarının da etrafımızda gezinmesine neden oluyorlar.
Halkımız dünya barışının desteğe muhtaç olduğunu anımsayıp ek sorunlara neden olmaması gerektiğini olsun bilmeli ve ses çıkarmalıdır.