YKP Sekretarya üyesi Alpay Durduran yolsuzluk konuları ve nasıl soruşturulabileceğini değerlendirdi. Açıklama şöyle:
Halkı kandırıp yasal boşluklardan bahsedilirse biliniz ki sorumluluktan kaçanlar vardır. Yasalar tamamdır suçlu aranıp bulunmazsa bu görevini yapmaktan kaçınanlar olduğunu gösterir.
Siyasilerle ilgili suçlar konu olunca popülist yöneticiler devrinde kişisel menfaatler konu olur ve görmezden gelinip siyasilerin koruyucusu kesilirler. Bunların arasında yasal olarak görevliler olur ve özel yasalara işaret edip onları meclis soruşturmasına havale ederek çıkmaz yola sokarlar.
Halbuki ceza yasası ve polis yasası suçların istisnasız polis tarafından soruşturulmasını emreder. Meclis soruşturması ancak özel konulara dairdir ve açığı kapatmaya yöneliktir.
Polis soruşturma yapmak için kimseden emir almaya gerek duymadan yasanın verdiği görevi yapma zorundadır. Gazetelerde ve medyada alenen ortaya atılan adı belli tanınmış kişilerin ilgili olduğu belli edilen haberleri soruşturmamak suçtur. Polis istihbaratı süs olsun diye kurulmamıştır. Suç hakkında haber varsa o suçu ve faillerini belirlemek, dosya hazırlamak ve savcılığa iletmek polisin görevidir. Kimse savcılığın arkasına saklanmasın. Savcılık soruşturması ileri götürme ve milletvekilini ve bakanları celp edip sorgulama gerekli ise o zaman meclisten izin istenir. Yoksa meclis soruşturması açılmadan milletvekili, başbakan veya bakan sorguya alınamaz değildir.
Beni kendi rızamla gazetenin birinde bir olayla ilgili konuştum diye sorgulayan polis görevini yapıyordu ve ben gönüllü olarak ifade verdim. Yani polis biliyor ki siyasilere soru sormak isteyebilir ve siyasi soruya muhatap olur. Siyasi soruya yanıt vermezse polis görevini tamamlamış olmaz, elindeki bulguları inceleyerek ve soruşturmayı sürdürerek görevine devam eder. Polis suçlamaya devam edip soruşturmasını ileri götürürken savcılık da uyarılmışsa polise devam et emri verebilir. Yoksa savcılık polis istihbaratı izleyip suçluların peşinde koşmaz. Onun için savcılara veya başsavcıya suç iletmek, suç duyurusunda bulunmak özel savcılıkların kurulduğu Türkiye’de gereklidir ve işe yarayabilir.
Bizdeki savcı ancak yurttaşlık bilinciyle haberdar olsun diye uyarılabilir. Bazıları başbakanlık teftiş ve inceleme kurulu gibi özel kurumlara da atıfta bulunuyor ama onlar da uyarıldıkları zaman ve havaleyle iş yaparlar. Bunlara yapılan atıflar doğal olarak görevli olan polisin görevi değilmiş gibi hava yaratmaktan başka işe yaramaz. Meclis araştırma ve soruşturması ise tamamen boş hayaldir. Hükümetin emrinde olan meclis hükümet partilerinin istemediği bir iş yapamaz. Seçmenimiz de buna alıştırıldığı için bu yoz sistemi kuran ve işletenlere oyunu vermeye devam eder.
Polis meclise gelip görevleri hakkında bilgi vermeyi reddettiğine ve askerden emir alırım dediğine göre meclis araştırmalarından sonuç beklemek de askerin arzusuna bağlıdır. Sanılıyorsa ki meclis tahkikat yapacak ve suç saptayıp dava ikame edecek, bunlar değiştirilmelidir. Görev de seçmene düşer çünkü şimdi adayları izlese ve çözüm diye konuştuklarını görebilse oy verecek kimse bulamaz boykot başarılı olur.
Polis kimseyi beklemeden istihbaratını yapıp delillerini toplamalıdır. Başbakana soru sormalı, yanıt almazsa istihbaratını savcılığa verip meclise başvurulmasını istemelidir. Kimse polise dur diyemez.
Başbakan kendisi suçlu olup olmadığını bilir, onun için kendisi bu kadar dile düşmüşse bir an önce aklanmak istemelidir. Polis ona yardımcı olmak istiyorsa kimseye haber vermeden onunla temasa geçebilir. Susması şeffaflığa uygun değildir. Bu kadar itham varken susma ancak siyasilere bulaşmamak istendiğine işaret eder.