yaklaşımlarYılmaz ParlanEfgaliptoların yaşam kavgası - Yılmaz Parlan
yazarın tüm yazıları:

Efgaliptoların yaşam kavgası – Yılmaz Parlan

Yeniçağ podcastını dinleyin

Hayatta tesadüflere yer yoktur. Her olayın iki yönü vardır: Siyasi ve Ekonomik. Bunları görebilirseniz doğru adresi bulabilirsiniz. Göremediğiniz sürece iyi niyetli çabalarınız da sonuçsuz kalacaktır. Siz itiraz edeceksiniz ama onlar bildiğini yapmaya devam edecek.

Uzunca bir süredir Kıbrısın kuzeyinde planlı bir ağaç katliamı yaşanmakta ve vatandaşların, sivil toplum örgütlerinin, medyanın tepki koymasına rağmen bunun önüne geçilememektedir. Üstelik de bu devlet ya da belediyeler eliyle yapılmakta olup durdurulamamaktadır. Çünkü bu bir politika ve bunu görmek zorundasınız. Görmezseniz konu gazetelerin manşetine de çıksa bir işe yaramaz. İşte gördünüz; Salamis DAÜ çemberinde bölgenin simgesi efgalipto ağaçları hoyratça doğrandı ve katledildi. Ülkenin en büyük medya grubu KIBRIS gazetesi konuyu manşetlerine taşıyıp yayın yönetmeninin bizzat taraf olarak şiddetli tepki göstermesine rağmen sadece bir hafta sonra bu kez Lefkoşa da ki efgalpto ağaçları ayni akibete uğradı.  ‘’Keseriz, size ne?’’ havası hakimdi.

Doğa sizi hiçbir şekilde affetmiyor ve intikamı korkunç oluyor

Pekala bu kıyımın altında kimin imzaları vardı bir bakalım. Her zaman olduğu gibi Belediye, Orman Dairesi,  Çevre Bakanlığı. Şaka gibi ama gerçek: Ağaçları koruması gereken kurumlar acımasızca ağaçları katlediyor. Dahası bu kıyımı koordineli bir şekilde yürütmeleri de gözden kaçmıyor. Düşünün, arkadaşınız Çevre Bakanı oldu ve ağaçlar artık kurtulacak diye seviniyorsunuz ve o da ne size dönmüyor, hatta aramıyor bile. Bir açıklama yapma zahmetinde bile bulunmuyor. Çünkü bu bir politika olduğu gibi buranın Türkiye’nin bir alt yönetimi olduğunu gözden kaçırmamalısınız. Tüm politikalarımız ithal olduğu gibi bu da öyle. Bir süre önce Türkiye’nin Çevre Bakanı onbinlerce zeytinin sökülmesine şiddetli tepki gösteren yöre halkına şöyle demişti: ‘’Zeytin ağacı mı, Fabrika mı?’’ Zihniyet bu olunca felaket de kaçınılmaz oluyor. Ancak doğa sizi hiçbir şekilde affetmiyor ve intikamı korkunç oluyor!

Olayın bir de ekonomik yani rant yanı var

Efgaliptolar Kıbrısla özdeşleşmiş ağaçlardır ve adaya İngiliz döneminde getirilmiştir. Uyum da sağlayarak Kıbrısın olmazsa olmazlarındandırlar. Efgaliptoların ve ağaçların faydalarını burada durup  saymayacağım, herkes biliyor zaten. Ama neden yok edilmek istendiğini burada anlatacağım. Yapılmak istenen Kıbrıslılarla özdeşleşmiş  bir kültürün sistematik bir şekilde yok edilmesidir aslında. Bu yüzden ‘’Polar budama’’ yani derin budama veya burnundan kesme dedikleri şey devrede ve tüm tepkilere rağmen durdurulamıyor. Çünkü o kültürün ayak izlerini silmek istiyorlar ve her politikada olduğu gibi bizi taciz edip tahrik etmek istiyorlar. Sistemin özü bu! Siyasi yanını irdeledik olayın bir de ekonomik yani rant yanı var. Bir efgalipto ağacından kamyonlarca odun elde edildiğini biliyor muydunuz? Orman Dairesinin ağaçları böyle kesmesi ayni zamanda kötü bir örnek de teşkil etmekte ve insanların kendi yaşam alanlarındaki ağaçların da göbeğinden kesilmesine neden olarak ağaç düşmanlığını hızla yaygınlaştırmaktadır. Yaşadığımız mahallelerde ve sitelerde bile ağaçlar hep göbeğinden kesiliyor, bu konu da basında sayısız haber olarak yer alıyor.

‘’Derin budama’’ diye bir şey icat etmişler ağaçları resmen doğruyorlar

Dikkat ederseniz her ağaç kıyımı sonrası hep ayni açıklama devrede: ‘’Tehlike arzediyordu!’’ Eğer bu açıklamayı doğru kabul ederseniz, bu mantıkla artık hiç ağaç dikmemeniz lazım. Hatta trafiğe de çıkmamanız lazım. Çünkü kaza yapıp ölebilirsiniz! Pekala neden ağaçları köklerinden değil de ‘’Derin budama’’dedikleri yöntemle kesiyorlar, hiç düşündünüz mü? Çünkü Efgaliptolar bir yasa ile korunuyor yani kökten kesme şansınız yok.  Yani yasak.

Bir defa anıtsal ağaçlar böyle budanmaz ve de anıtsal ağaçlar bir şehrin, bir beldenin simgesi olup koruma altına alınırlar. Pekala yasayı dolanmak için ne yapıyorlar?  ‘’Derin budama’’ diye bir saldırı aracı icat etmişler ve ağacı resmen doğruyorlar. Size de  ‘’Merak etmeyin, kısa zamanda  eskisi gibi olacak’’ diyorlar. E soralım o zaman: ‘’Eskisi gibi olacaksa niye kesiyorsun kardeşim?’’. Ben sizin elinizi kolunuzu kessem eskisi gibi olabilir mi? Dahası derin budama gerçekleştikten sonra ağacın kesilen yerlerine kasten macun sürmedikleri için kesilen yerlerden ağaç kurdu dediğimiz böceklerin saldırısına açık hale gelip bir süre sonra da kuruyorlar. Sonra da “n’apalım kurudu işte” deyip kökünden kesiyorlar ve yasayı dolanmış oluyorlar. Bu şekilde binlerce Efgalipto ağacı soykırıma uğruyor. Orman Dairesinin o şekilde kesilen bir ağaca macun sürmesi gerektiğini bilmemesi tuhafınıza gitmiyor mu? Ağaç kendisine yapılan kötülüğe rağmen toparlıyorsa, yeni dallarının eski konumuna gelmesi için tam 80 yıl geçmesi gerektiğini biliyor musunuz? Bir şey daha; ağaç derin budama dediğimiz şeyi atlatıyorsa kısa bir süre sonra tekrar kıyıma uğruyor. Mesela Salamis yolundaki efgaliptolar yakın tarihte yine budanmışlardı. Bazıları tekrardan açamamış açanlarsa ikinci kez doğranıyordu.

Herdaimdostların sözcüsü Yusuf Şentuğ ‘’Böyle budama olmaz olsun’’

Tanınmış yazarlardan Metin Münür yazdığı yazı ile ‘’Ağaçlar dostunuz olsun” diye başlık atarken “Budama bir sanattır. Zor bir sanat değildir. Biraz bilgi ister, o kadar. Sıcak yerlerde sokaklara  ficus, gölge yapan ağaçlar yakışır. İlkbaharda çiçek açan ağaçlar dikilmelidir. Çünkü çiçek görmek insanın içini açar. Bazı ağaçlar budanmaz. Okaliptüs bu sınıfa girer. Vatanı Avustralya olan okaliptüs, dünyanın çiçek veren en uzun ağacıdır. Uzunluğu 60 metreyi aşabilir.Bilgi, sevgiden doğar. İyi yapılan her işin kökeninde sevgi vardır. Çağdaş ülkeler anıt ağaçları ile övünür ve onları korur. Ağaçları ve çiçekleri sevmeyenler ve doğaya saygı duymayanlar insanları da sevemez ve sayamaz’’diyordu.

Prof. Dr Halim Perçin ise ‘’Derin budamanın kent ağaçlarına uygulanmadığına’’ vurgu yapmaktadır.

Herdaimdostların sözcüsü Yusuf Şentuğ ise tepkisini ortaya şöyle koyuyordu ‘’Böyle budama olmaz olsun’’ diye isyan etti.

Asırlık ağaçları koruyamazsanız fidanlar nasıl yeşersin?

Ağaçlarla ilgili çok şeyler yazabiliriz; gölgesinden faydalandığımız gibi tozu emdiklerini, kışta yağmur bulutlarını çektiklerini, doğaya oksijen saldıklarını vs. Brezilya’da Amazon ormanlarının korunması için büyük devletlerin milyarlarca dolar parasal yardım yaptığını biliyor muydunuz? Şaşıracaksınız ama ağaçların birbirleriyle konuştuğunu ve sürekli temas halinde olduklarını biliyor muydunuz? Çevrebilimci Suzanne Simard yirmi yıl önce doktora tezi üzerinde çalışırken ağaçların birbirleri ile konuştuğunu ve temas halinde olduklarını keşfetti ve bu keşif ayni zamanda dünyaca ünlü Nature dergisinde de yer aldı. Gördüğünüz gibi ağaçlar bir dal ve yapraktan ibaret değil, birer canlı varlık ve bir ailenin bireyleri. Yani siz bireylerden bazılarını hedef aldığınızda bütün aileyi ve ekosistemi yasa boğuyorsunuz. Son yıllarda neden peşpeşe  doğal felaketler yaşıyoruz acaba?  Bir önceki Belediye Başkanı Mağusa’ya  700 bin ağaç diktiği iddiasında idi. Sizce bölgede böyle bir ağaç kümesi var mıdır?  Yirmi yıllık sürede belki ekmiştir ama asırlık ağaçları koruyamazsanız, fidanlar nasıl yeşersin?

Mağusa’da bir orman koruluğu vardı bir gecede yok edildi Gerekçe ‘’Fuhuş yapılıyordu!’’

Yazının başında ağaç kesimlerinde belediyelerin ciddi rolü olduğunu ve sistemin içinde yer aldıklarına dikkat çekmiştim. Çünkü belediyeler kentin sahibidir ve onların izni olmadan hiçbir ağaç kesilemez. Ağaç kesimi belediyelerin verdiği araç gereç olmasa teknik olarak mümkün değil. Bu yüzden Çevre Bakanlığı, Orman Dairesi ve Belediyeler birlikte hareket edip sistemin ölümcül çarklarını oluşturuyorlar. Örnek olabilecek bütün güzel şeyleri birlikte yok ediyorlar. Hatırlayın; Geçen yıl Mağusa’da  surların Türkgücü Stadyumu çıkışının  hemen dışında, akasyalardan oluşan bir orman koruluğu vardı ve bir gecede yok edildi. Kimse görmesin diye bu operasyonu gece yaptılar. Gerekçe ‘’Fuhuş yapılıyordu!’’ Öyle mi? O zaman Salamis Ormanını ortadan kaldırmanız lazım! Tepkiler yükselince ‘’Merak etmeyin, yeni ağaçlar ekip orayı vatandaşların ziyaret edeceği bir çocuk parkına dönüştüreceğiz’’ deyiverdiler. Ne kadar masumane değil mi? Ortalık sakinleşince de unutuldu gitti ve öyle bir proje olmadığı ortaya çıktı. Ağaçların kartledilmesinde gördüğünüz gibi Belediyeler hiç de masum değil. Ağaçların kesimine önce izin veriyorlar, ardından tepkiler yükselince ‘’Orman Dairesine neden bu şekilde kestiler diye yazı yazdık’’ diyorlar.

Türkiye’de fabrika bizde otel

Hep ayni hikaye. İskele Boğaz’da efgaliptolar kesilince de ayni masal devrede idi, İskele Boğaz’da çift şeritli otoban yapılırken yüzlerce Efgaliptonun kesildiğini biliyor muydunuz? Halbuki yolu biraz ileri kaydırsalar hepsi kurtulacaktı.Ama kesilmeleri gerekiyordu çünkü araziyi otel yapılması için çoktan dağıtmışlardı. Türkiye’de fabrika bizde otel! Dönen ranta bakar mısınız? O dönemde Cumhurbaşkanlığında çalışmış duyarlı Kıbrıslı bir vatandaş kapı kapı gezip imza topluyordu. Çünkü BM sözleşmeleri gereği doğayı böyle katledip yol yapamazdınız. Ama burası dünyadan kopuk bir ülke ve hukuksa guguk!

Orman Dairesine kalsa dünyadaki bütün ağaçların akıbeti böyle olacak

Adadaki ağaç düşmanlığı had safhaya vardı ve her yerde her gün bir katliama tanık oluyoruz. Orman Dairesinin yeşile karşı tutumunu görünce insan şok oluyor doğrusu. Çünkü düşman ordusu bile böyle bir şeyi yapmaz.

Pekala, kendi öğrencilerinin her gün kilometrelerce ağaçların gölgesinde yürüyüş yaptığı koca üniversite bu konuda ne yapıyor? Sadece seyrediyor ve habire kesilen ağaçların yerine yeni beton binalar dikiyor.

Ağaçlar gidince devasa bir betonla karşı karşıya kaldık ve oradan geçerken yapılanlar karşısında teneffüs etmek bile zorlaştı. İnsanın içi daralıyor. Daha geçen gün Turizm Bakanı doğadaki çiçeklerin korunması için kampanya başlatmış ve ciddi cezalardan bahsediyordu. Evet, örneğin bir Medoş lalesini kopartırsanız 3.900 TL ceza ödersiniz de, ülkede bir ağaç kesmenin cezasının sadece 200 TL olduğunu biliyor muydunuz?

Herşey şovdan ibaret ve her işimiz göstermelik!

Pekala devletin kestiği ağaçlara kim ceza verecek? Ortaya çıktı ki Sakarya çemberine kadar olan tüm ağaçlar katledilecek ve gerekçe hiç değişmeyecek. ”Dalları tehlike arzediyor”. Bizim Orman Dairesi ve Çevre Bakanlığımıza kalsa dünyadaki bütün ağaçların akıbeti böyle olacak ve dünya yarın batacak.

Gelişmiş çağdaş ülkeler asırlık ağaçları korumakla kalmaz, onları anıt ağaç olarak görür ve onlarla gurur duyar. Çünkü asırlık ağaçlar kent merkezlerinin övünç kaynağı olup, o ağaçların etrafında yaşanmış bir çok hikayeye kaynaklık eder ve tarihin de canlı tanıklarıdır. Şehir içindeki anıt ağaçlar ise hiçbir şekilde kesilmeyip özel koruma altına alınırlar .

Tüm sivil toplum örgütlerine çağrı yapıyorum: Uyanın ey insanlar , en azından kalanları kurtaralım, yoksa yarın çok geç olacak.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin