Geçtiğimiz haftalarda, Başbakan Tufan Erhürman ile Başbakan yardımcısı Kudret Özersay, Başkan Erdoğan ile görüştü. Gazetelerde çıkan KKTC nüfusunun artırılması talebinin, Erdoğan’dan gelmeyip konuyu bizzat kendisinin açtığını söyledi Başbakan Erhürman. Böylece dörtlü hükümetin yapacağı iki icraatı daha öğrenmiş olduk. Birincisi başbakan adanın kuzeyinde nüfus artışı için çalışacak. İkincisi yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkleri adaya getirmek için uğraşacak.
Neden ille de nüfusumuzun artması gerekiyor ki?
Üstelik okul sayımızı mevcut nüfus artışımıza bile yetişemez ve daha geçtiğimiz yıl Girne’de çocuklarımız açıkta kalırken, hala asırlık ağaçlarımız kesilir de yerine beton bloklar dikilirken, altyapısızlıktan kanalizasyonlarımız patlar ve sokaklarımıza ve denizlerimize akarken, Lefkoşa, Girne dahil adanın pek çok noktasında trafik günün hemen her saatinde tıkanır, arabalar kuyruklarda ve kötü yollarda maksimum yakıt ve yedek parça harcayacak maliyetlerle seyrederken, ölümlü trafik kazaları zirve yapar ve yaşam kalitemiz giderek dibe vururken…
Nereden çıktı bu nüfus meselesi sayın Başbakan?
Eğer reisin talimatı üzerine maksat güneydekilerle eşitlemekse kuzeydeki nüfusu…
Şarkıdaki gibi, “geç bunları…”
Bilinmeyen değil; böyle basına kapalı görüşmelerde siyasiler konuştuklarını değil de, halka vermek istedikleri siyasi mesajı ya da kamuoyunda yaratılmasını istedikleri siyasi algı haberlerini sızdırırlar basına. Türkiye’nin şu andaki tek siyasi yetkilisi Erdoğan’ın ülkesini dünyaya hükmeden devletler arasına, kendisini de dünya liderleri arasına yerleştirecek adımlardan birisini, kendi ülkesindeki nüfus artışı olarak planladığı bilinmeyen bir sır değil. TC siyasi liderinin kuzeydeki nüfusun, güney ile eşitlenmeden siyasi bir çözümün olamayacağını birkaç dillendirdiği dillendirdiği malumumuzdur. Türkiye’nin reisi cumhuru ile daha başka nelerin konuşulduğunu, ne yazık nüfus konusu kadar detaylı öğrendiğimiz başka bir şey yok. Zaten siyasetimizde şeffaflık da bu kadar!
Demem o ki dörtlü hükümet şimdilik eskileri gibi hükümet etmeye, seçmeni de şaşırtmamaya gayret gösteriyor ve bunda da gayet başarılı oluyor.
Ancak ekonomisi, askeriyesi, nüfusu ve nüfuzu KKTC’den misliyle büyük, üstelik de “ana” olarak bilinip “şükran” çekmenin usulden sayıldığı, adada çözüm ve barışı, “garantisine” bağladığımız ülkenin, üstelik de şimdilerde en yetkili reisiyle yapılan görüşmeyi, daha önce hangi KKTC başbakanı öyle şeffaf biçimde vatandaşına aktardı ki sn. Erhürman’dan da bunu bekleyelim.
Erhürman’ın mecliste sık başvurduğu tabiriyle “el insaf” yani!.
İLK HEDEF: SÜNNİ TÜRK KÜLTÜRÜNÜ HAKİM KILMAK
Erhürman-Erdoğan görüşmesinde KKTC’de nüfus meselesi belli ki konuşulmuş.
Başbakan Erhürman’ın konuya ilişkin basınımıza yansıyan Erdoğan’ın “nüfusunuzu artırın” talimatı haberini yalanlarken; aksine, ada dışında yaşayan Kıbrıslıtürklerin adaya getirilip nüfusumuzun artabileceği konusunu bizzat kendisinin açtığını öne sürüp belki de “reisin talimatı” yönünü geçiştirmeye çalışmış olması bile, en azından konunun konuşulmuş olduğunun en açık delili.
“Geçiştirmeye çalışmış” diye yazdım, çünkü Türkiye reis-i cumhuru başta olmak üzere AKP’nin Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanlarının hepsi de defalarca “Kıbrıslı Rumlarla nüfusunuzu eşitleyin” söylemleri ile “neden TC vatandaşlarını KKTC vatandaşı yapmakta hızlı davranmıyorsunuz” yollu sitem ve siyasi baskıları, defalarca haber yapıldı basınımızda.
Erhürman baskın davranıp da Erdoğan’dan önce konuyu kendisi açarak, belki bir ümit bu konuda reisten gelecek baskıyı hafifletmek istemiş de olabilir.
Çünkü bilinen bir şey var ki o da bu adanın kuzeyinde reis-i cumhur ile AKP’li kurmayları, Türkiyeli nüfusun kök salarak Kıbrıslı Türkler üzerinde, ekonomiden sosyal yaşama baskın bir “Sünni Türk kültürü” oluşturma kararını çoktan vermiş olduklarıdır. Bir önceki UBP-DP hükümeti döneminde yaşanan plansız inşaat patlaması ve satın alanların TC kökenli oluşları biliniyor. Öğrenci nüfusunun 150 bin tahayyülü de biliniyor. Plansız yurt yapımız, azdırdığı açgözlülük, rüşvet, peşkeş, imtiyazlı olanlara devlet kredisi ve yaşanan ağaç katliamı, Sünni Türk kültürünü hakim kılmakla ilgili acele çabaların birer sonucudur.
Sanırım Arif Hoca bir zamanlar bir makalesinde, adanın kuzeyinde kendi kültürünü baskın kültür kılıp, Kıbrıslı Türklere kimlik sorununda “kansız bir soykırım” reva gördüğü için Türkiye’nin yöneticilerine sitem etmişti.
RTE’nin öncellerinden farklı, siyasi otoritenin tüm unsurlarını kendisinde toplayıp, Kıbrıslıları “Sünnileştirip Türkleştirmeyi” onlardan çok daha planlı, radikal ve hızlı bir şekilde gerçekleştiriyor oluşudur.
ÖZERSAY, AKP’NİN EHVEN-İ ŞER’İ…
Birkaç yıl önce bir kez konuşma fırsatı yakaladığım Özersay’a, AKP’nin baskıladığı bu kültüre, “Kıbrıslı Türklerin çıkarlarını” önemseyen bir siyasi yaklaşımla direnemeyeceğini, ancak malum geçişin sancısız-sızısız olmasında aracılık rolü üstlenebileceğini düşündüğümü aktarmıştım.
Fikrim hiç değişmedi. Kudret Özersay da o gün ne diyorsa bugün de aynı şeyleri söylüyor. Bana kalırsa Özersay, CTP’nin Annan Planı’ndan sonra Talat aracılığıyla dillendirdiği “Kıbrıslı Türklerin çıkarları” söylemine çok yakın bir noktada politika yapıyor. Zaten, Annan Planı döneminde sağ cenahtan, yani UBP-DP’den CTP’ye yönelen oyların, son seçimlerde Halkın Partisi’ne geçmiş olması da bu politik benzerlikten kaynaklı. Bu nedenle “Erdoğan ve AKP’den görünelim ama bu arada Kıbrıslı Türklerin çıkarlarına da odaklanalım” diye “ikili bir politika” güden Özersay, şu an için AKP’nin adamızdaki ehven-i şer’i.
KUZEYDE NÜFUSUN ARTIRILARAK EŞİTLENMESİ TAKSİM POLİTİKASININ ÖNEMLİ BİR KÖŞE TAŞIDIR
“Adanın kuzeyindeki nüfusun artırılarak güneye eşitlenmesi”, yalnızca Erdoğan ve AKP’nin değil, Denktaş’tan bu yana TC derin devleti ve gelmiş geçmiş pek çok TC hükümetinin de her zaman dillendirdiği siyasi tahayyülleri arasında yer almış bir konudur. Bugünün Türkiye’sinde HDP dışında TBMM’de milletvekili bulunan tüm siyasal partilerin, başta AKP ile MHP ve yedeğine aldıkları CHP ve yakın zaman önce KKTC Meclisi damına bayrağı çekilen İYİPARTİ’nin de bu konuda lider Erdoğan ve AKP’den hiç de farklı düşünmedikleri bir gerçek. Özetle Türkiye, “kuzeydeki nüfusu güneydekine eşitlemek” amacıyla, nüfusunun KKTC vatandaşı yapılması için sol-sağ fark etmez hükümetlerimiz üzerindeki siyasi ve mali baskısını yakın gelecekte de devam ettirecek. Bu nedenle KKTC basının TC reis-i cumhurunun “nüfusunuzu eşitleyin” söylemini manşetine taşımasıyla ilgili haberin öz olarak gerçeği yansıtmadığını söylemek imkansız.
Belli ki lider Erdoğan ve AKP’nin Kıbrıs işlerinden sorumlu bakanlarının “nüfusunuzu eşitleyin” söylemi üzerinden yapmaya çalıştığı, adanın kuzeyinde bir “küçük Türkiye” inşası ve bir sonraki siyasi hamleye hazırlıktır.
Bir sonraki hamle?
Demem o ki; önümüzdeki beş yıl çok şeylere gebedir. Bugün TBMM’de AKP tarafından getirilecek “adanın Taksimi ve kuzeyinin Türkiye’ye ilhakı” teklifine, MHP ve CHP desteği çantada keklik gibi durmaktadır.
Kıbrıs Sorununda çözümsüzlüğün devamına bağlı olarak, nüfusu ve nüfuzu artmış Sünni-Türk varlığıyla malul kuzeyinde, en büyük otorite cumhur reisinin bulunduğu bir Türkiye’nin, uluslararası hukuk ve diplomasinin adaya ilgisinin en zayıf bir anında, Taksim ve ilhak için karar eşiğinde olacağı günler artık çok yakın.