Huyum kurusun! Özellikle benzer konular olan bölgeleri gelişmeleri ile birlikte izlerken; nedense, aklıma hemen benzer örneklemlerle bizim adamız da gelip yerleşir. Özellikle dedim ki dünyada Kuzey Kıbrıs benzeri siyasi koşulları olup, ona bağlı ülkesel ilişkilerin getirdiği sonuçlar olunca da bu uyarılar hep gelip kafama yerleşir….
Ermenistan’da günlerdir süren protestolar, sonunda Sarkisyan’ın da sonunu getirdi! Daha şimdiden sonucun sadece ülkesel boyutu ile yetinilmediği de ortada. Hemen, batı kesimi “bahar” kelimesinin siyasal fetişizmini kondurturken, birileri de Rusya işaretini çakıyor. Belli ki Ermenistan olaylar her ne kadar içsel siyasal baskılarla nedenli görünse de özünde konuya dış çevrelerin de katılımı veya fırsatı kulanma refleksinin hemen ortaya geldiğini de gösteriyor.
Ermenistan Türkiye ilişkileri veya değişik olumsuz Ermenistan algılarını biryana iterken, batılıların Rus ekseninden kendilerine dönüş beklentili hamleleri sırıtırken, Ben de Sarkisyan’ın özünde Karabağ bağlantılı siyasal yükseliş hikayesinden, Kuzey Kıbrıs Türkiye yelpazesine zaman dönüşlü bir düşüncelere de daldım… Benim yazılarımı sürekli okuyanlar, Zaman zaman Karabağ, Batı Sahra, Apazya ve benzer sorunları yazarken, hep K. Kıbrıs coğrafyası ile kıyas yaptığıma da tanık oluyorlar. Hele de Azerbeycan Kıbrıs ilşkisi veya Karabağ suçlaması, batı Sahra olayları gündeme taşınınca, farklılıklarla benzerlikleri eleştirsel yorumlarla da incelediğimi hep gördünüz.
Şimdi, Sarkisyan’ın hikayesini dinlerken, zaman zaman Kıbrıs Denktaş hikayesinin de çakışan ve ayrışan yönleri ile aklıma geldi. Özellikle Doksanların sonunda şu tuhaf anlayış Türkiye ve Ermenistan milliyetci kesiminde yaygındı! Türkiyede, özellikle her yetersizlikte, bize açıkca konuşan Türkiyeliler, “Keşke bizim de sizin Denktaş gibi bir liderimiz olsaydı” dedikleri sıkca oluyordu. Ayni dönemde, yaşanan Ermenistan sıkıntıları nedeniyle de Karabağ olayında liderleşen Sarkisyan Ermenistan ahalisinde ayni destekli özlemi yakaladı. Denktaş, seçimle Türkiye lideri olamasa da Sarkisyan oluşturulan anayasal yurtaşlık olgusuyla bu Karabağ aşkını Ermenistan başkanlığına ulaşmakta kulandı. İnanın, bazen Denktaşa da bu olanak geldi! Türkiyedeki garip şekilde CHP den MHP desteği her zaman karşılaştığımız gerçekti….
İşte, halk ayaklanmalarıyla ve polisin, ordunun belirli kesimlerinin ünüformalarla katılmalarıyla istifa eden Sarkisyan böylesi tuhaf ama Kıbrıs için normal siyasal gelişimin düşüşünde bulunuyor… Oysa, Denktaş, Türkiye yetkilileri özellikle AKP ile ters düşme sonucu kendi ülkesindeki liderliği de vererek, seçime katılmadıydı! Oysa, Sarkisyan bu adımı Doksanlar sonunda devlat başkanı seçilerek gerçekleştirdi. Ama, tartışmalı ve olaylı şekilde. Sonra, anayasada iki defa başkan olma zorunluluğu ve sonradan seçilmeme gerçeğine de çare buldu! Öyle buldu ki anayasayı değiştirerek, devlat başkanlığı yerine parlementer seçeneği yasalaştırdı. Böylelikle, Başkanlık senbolik olurken, başbakanlık yetkileri devalıyordu!..
Sonunda, yapılan seçimlerle Sarkisyan başbakan oldu. Protestolar ve istifa sonucu oluştu. Oysa, burada Denktaşın hinliğini anımsayın! Kuzey KIbrısta “KKTC ilan edilirken” resmi ağızlar bağımsızlık lafları incileştirip döktürürken, muhalifler teslim olup bu kararı imzlaarken, Sokakta gerekçeli olarak konuştuğu konunun biri de ilginçtir! “KKTC ilanının nedenlerinden birisi” de Denktaşın yasal olarak doldurduğu ikinci dönem sonrası yeniden seçilemeyeceği için, bu ilanı yapma gerekçelerinden birisinin de olduğu konuşuldu! Nitekim, yeni anayasada ilk kaldırılan ilke, iki dönemli başkanlık sınrı olup, yeniden Denktaşın seçilmesi oldu……
Sarkisyan, Ermenistanda darbe yapacak konumda değildi! Burada böylesi şahlanışla kendini kurtaramazdı. Ancak, anayasa değişimi ile başbakanlığa güç vererek gerçekleştirdi. Tabi ki Karabağ hikayesinin Ermenistanda yükselişi ile sonuçta bu çizgiden düşüşün önemli bir derslik olayı da var. Halkın, ayaklanarak, günlerce sokakta haklarını istemesi elbet salt sandık değil, sokağın gücüyle de giden diktatör tipi sandıksal liderlerin de gidebileceği duygusunu da yeniden uyarması bakımından önemlidir.
Ben Kuzey KIbrısta yaşamakta oluşum ve benzer ülkelerin ayni tipleme yerleri oluşu nedeniyle, konulara daha duyarlı olmamı da oluşturdu. Hele de otoriter liderlikleri milliyetci yüzle yüceltme konuları da olunca, aklıma gerçekten Denktaş tiplemesi de gelir. Çünkü, hala Türkiyelilere sorsanız size ulusal Denktaş fenomenini tabu olarak savunurlar. Sarkisyan da Karabağ olayından başlayıp Ermeni lideri olup orada gerçek yüzyle yaşadıkça, eski kahramanlık ile yeni gerçeklik basıncının kendisini gördük….
Ermenistanın şimdi siyasal çalkantılı, yol arayışı savrulurken, Rus batı ikileminde yeniden ayarlama tehlikesine düşme konumu koşulanırken, belli ki bizim bunları unutup yine kendi yaşamımıza döneceğimiz kesindir. Hele de ötekileştirme düşmanlaşma Ermeni paranoyamızı da unutmadan bunları hesaplayarak, yazımı noktalıyorum.