Nasıl anlatmalı… – Ulus Irkad

684

Ülkenin sorunları bitmez ve her iyiye giden durum da maalesef bir şekilde engellenip kaoslar hücum etmekte, eskiden olan iyi durumları da alıp götürmekte… Evet, adamız bölünmüş kalmamalı ama bu gidişle bölünmüş kalmaya devam edecek. Taraflarda bir yumuşama yok. Herkes inadında devam etmekte. Son zamanlarda barışçı görünmeye çalışan  Kuzey de, artık o tutumunu bırakmış daha fazla katılaşmış. Anlaşılan Türkiye’den çekilen komutlara uymaya çalışıyor. Türkiye Dışişleri bakanı Akıncı’dan daha da dominant, her çözüm görüşmesinde dominant olarak ortaya çıkıyor. Sanki de görüşenler Güney Kıbrıs ve Türkiye. Bizimkiler ise sadece seyirci. Gene anlaşılan bizi Türkiye rehine gibi kullanmakta, biz de biyatkarlar olarak Türkiye’den gelen emirlerle, ya kafamız eğik veya gözlerimiz kapalı emredilenleri uyguluyoruz. Anlaşılan bir çözüm yok. Dövizler de TL karşısında almış başını gidiyor. Birkaç hafta önce belirlenen son asgari ücretin de bir hükmü kalmamış. Peki ama bu yönetmek mi bir ülkeyi, yoksa kıyısından köşesinden güya yönetime katılmak mı? Çevre politikalarından, sağlık ve eğitime kadar herşey iflas etmiş durumda. Şimdi halk burada suçsuz mu değil mi diye de tartışmak gereksiz. Halk da 44 yıldır bu bozukluklara ayak uydurmuş gidiyordu ama kokuşmuşluk o kadar zuhur etti ki toplumun çoğunluğunu artık kaldıramıyor. Mevcut partiler, o kadar alıştırılmışlar ki, Türkiye’den buralara nüfus pompalanıp seçilmeyi de bir anormal iş görmüyorlar. Devrin iktidarı da muhalefeti de o kadar normal karşılıyor ki bu insan hakları ihlalini, bu yüzden ses de çıkarmıyorlar. Yani bozukluk en başından başlamış, her tarafa yayılarak ülkeyi ateş çemberine almış. Aynen Türkiye’de olduğu gibi her gün cinayet, vurma ve de şiddet olayları da Kuzey Kıbrıs’ta normal karşılanır oldu.

İstabulda iki taksici kavga ediyor ve ansızın eller tabancalara gidip, sokak veya yol ortasında şöförler birbirlerini vuruyor. Dünürcülüğe giden veya gelen insanlar ansızın bir cinayet olayıyla karşılaşıyorlar ve hepsi de öldürülüyor. Bir kızı seven bir genç adam, kız ona artık yüz vermiyor diye sevgilisini öldürüp o da canına kıyıyor. Haraç toplama işleri artık Türkiye’yi bırakın, buralarda da meydana gelmeye başladı. Türkiye’den gelen haraççılar buraları da mesken tutup insanlardan hava parası ,güvenlik parası veya haraç topluyor. Vermeyen olursa da işi tamam, temizleniyor, ayaklarından dizlerinden vuruluyor. İki mafiya grubu arasındaki kavgada onlarca insan öldürülüyor. Türkiye’de okulların önünde uyuşturucu kavgaları oluyor. Uyuşturucu ilkokullara kadar iniyor. Kuzey Kıbrıs’ta da bu haberler olağan hale geldi. Karı-koca birleşip bir adamı birlikte öldürüyor. Birkaç genç birleşip bir Afrikalı öğrenciyi linç ediyor. Afrika Gazetesi önünde toplanan onlarca YDP’li kalabalık, Afrika Gazetesi’ne linç girişiminde bulunuyor. Suçlular bazı yetkili otoriteler tarafından kurtarılmaya çalışılıyor ve bu arada aranan altı kişi ise bu ülkede bulunamıyor. Nereye gidiyoruz? Bu ülke nereye döndürülmeye çalışılıyor? Durmadan her şehirde AKP’nin şubeleri açılmaya çalışılıyor ve bu normal karşılanıyor. Halbuki aynı AKP İngiltere’de ,Avusturya’da veya İsveç’te aynı işi yapabilir mi? Sınırdan bile içeri sokmazlar. Nitekim geçen sene oldu da…

Suriye’nin Kuzey’inde TC’nin iddialarına gore, PKK bağalntılı YPG ve YPJ güçlerine karşı dünya kamuoyunun da uyarılarını dinlemeyerek operasyon başlatılıyor. İki ay sonra Türk Ordusu Afrin’e dayanıyor ve sırf fazla insan ölmesin diye YPG şehri boşaltıyor. Yüzbinlerce insan bir anda göçmen durumuna düşüyor ve Türkiye buraya Kürt değil ama Sunni Müslüman Arapları taşıyacağını söylüyor. Açıkça etnik temizliğe parmak çalıyor. Rusya olayları seyrediyor. Putin ile RTE arasında gizli bir uzlaşma var. Putin YPG’nin bombalanmasına ve yokolmasına silah ticareti ve menfaatleri hilafına karşı çıkmıyor. RTE, Menbüç’e de, Sincar’a da dayanacağını ve YPG’ye operasyonlarını devam ettireceğini bildiriyor. Bu arada Fransa tepki gösteriyor ama ciddiyeti ne kadardır bilinmiyor. Suriye, Rusya tarafından esaret altına alınmış gibi.

Kuzey Kıbrıs Kıbrslıtürklere bir cehennem haline getirilmeye çalışılıyor. Kuzey Suriye’nin Kürtlere getirilmeye çalışıldığı gibi. Birkaç yıldır Türkiye’den de daha fazla varlıklı insanlar Batı’ya kaçmaya devam ediyor. Bunları TC’deki egemenler veya egemen olduğunu taslayanlar görmek istemiyor.

Türkiye’deki iktidarların, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası gelen merhametsiz hükümet veya iktidarları yokolmaya doğru götürüyorlar toplumlarını da, ülkelerini de. Vaktinde çözülemeyen sorunlar artık bir çığ gibi başka ülkelere operasyon yapmaya bile dümen kırıyor. Türkiye’de, bölge de, kuzey Kıbrıs da bir hesaplaşmaya doğru gittikçe yaklaşıyor.

Quo Vadis Türkiye, Quo Vadis Kuzey Kıbrıs mı demeliyiz? Gerçekten bilmiyorum….