Her ne kadar, havalar limoni olup, yağıştan sıcağa, rüzgardan sisliye geçip, yazı direk hala yaşamıyorsak dahi; mevsim icabı girilen tatil dönemine de gelindiği için, tatilden, düşünsel donukluğa varan bir sürece girdik. Yerel seçimler de tamamlanınca, artık donuklaşma, ilgisizleşme modu iyice artı. Brakın etrafımızdaki gelişmeleri, güncel önemli sarsıntılar dahi konu edilme ekseninin dışına çıktı. Hele de elde telefonla malum resim seyretisi veya abuksabuk izleme refleksleri artık yaşamın bir parçası olarak, kaçmanın da kolaycılığı oldu. Ne iç, nede başta Türkiyedeki gelişmeler, burada pek de ilgi alanına girmiyor. Siz zanederseniz ki trilyonluk et kaçakcılık olayı sarsıntı yapacakmış, duygusu olursa, yanılırsınız! Üstelik, bu et yakalama olayında Polonya etiketiyle de geliştirilip, daha dün ayni ülke etlerinin bizat Polonya yetkilieri tarafından sağlığa aykırıdır uyarısının da anımsanacağını umuyorsanız, çok hem de çok aldanırsınız! Dahası, her duyduğunuz önemli et kaçakcılığında, yine trilyonların mühürsüz etin nasıl kimler tarafından mühürlendiği bilgisi de çoktan havıza kaybına uğradı! Ama sistemce de konuşma izni müsadeli olsa da verilmesine rağmen,gazeteler de rahatca yazmalarına karşın, yukardaki bilgilerle sorgulanması hiç yapılmadı…
Yukardaki örnek dahi basit şekilde güncel denilince buradaki kavrayışın ve gümdemleşmenin gerçeğini haykırmaktadır. Tüm Yerel seçim sonrası yapılan medya zaman içi tartışmaların da güncel sohbetlere hiç konamadığı da ortada.Eğitimdeki durumu sendikalar açıklarken de gelmekte olan fırtınayı işaret ederken dahi onca etkilenecek kesime rağmen de fazla tartışılmadı. Çünkü, ilgisizlik yanına bir de konuşunca birilerine de dokunma korkusu da epey etki yaptı. Ama Türkiyeleşme gerçeğimize de aynen konuşulmuyor. Dünyanın hala tartıştığı 25 Haziran yeni Türkiye gerçeği burada yorumlanmadı. Sadece, rakamsal AKP ve Erdoğan kazanması üzerinden kıyaklı makaleler arada sırıtmaktadır.Son olarak ingilteredeki haftalık Ekonomis dergisi de seçim sorası Türkiyeyi yazarken, bir gerçeği “artık Yeni Türkiye dönemine girildi” sonucunu belirtirken, yine de K.Kıbrısta tüm sarsıntıları, gelişmeleri direk yaşayacağına karşın, yine de pek de güncel gerçekliklerle yorum dahi yapılmadı. Yağ ve kıyakların uçuştuğu durumla yetinilmektedir. Üstelik, ilahiyat KOlehli Diploma Türban resminin tartışması, kesilen eğitim yatırımları gerçekleri de burada yaşanmışken…..
Azınlıkta olsa da özellikle ben Ratyo Mayıs veya internet TV yayınında bunu kimilerine sordum: onlardan aldığım yanıtlar daha da düşündürücü! Erdoğanın şöyle veya böyle rakamsal resmi açıklamalarla kazandığı seçim sonrası, banbaşka hayalere kapılanlar da vardır. Hele şu düşünce artık ürpertiyor! Kıbrıs için çözüm adına hamle yapma olasılığından söz edilmekteydi…Gerçeklerle, kendi kurgularının yeniden çakışmadığı pratikle yüzleştim. Öyle yüzleştim ki “Erdoğanın biraz demokratikleşeceğini” bana bazısı aktarırken, ayni anda Türkiyede eski CHP vekili Eren Erdem tutuklanıyor* üstelik Eylülde olan davası da ilgili güne çekilerek gerçekleşiyordu! Daha da Türkiye gerçekli adımların da sesi duyuluyordu: içişleri bakanı, önce HDP eş Başkanını açıkca suçlayıp ülkeden kaçmalarını söylerken, ardından bunu yumuşatma yerine, “şehit cenazelerinde CHP yetkililerin katılmaması genelgesini yayınladığını” da belirti. Ama, K. Kıbrısta bunlar pek karşılık bulacak yorumlar değildi. Kimisi yalakada, kimisi sesizlikte ve kimisi de kendi hayal gerçekleşme noktasında çakılıp kaldı!
Zaten, seçim gecesi özellikle de Lefkoşada sokaklarda olanları da söyleyen bazı kesime, başta hükümet kesimi “bunları büyütecek pek bir şey yok” yanıtıyla da geçiştiriliyordu! Şimdi, günlerdir batı basını konuyu yorumlayıp alınması gereken Türkiye tavrı üzernden yorumlar yaparken, K. Kıbrısta öyle bir eserin çalınıp söylenmesi yoktu.
Eklemeden edemiyecem: Türkiye seçim sonrası yeniden Anti Kürt kartı masada dolaşıyor. Özellikle de bu kart, resmen konu üzerinde hala devletci ve milliyetci eksende oturan CHP üzerinde dolaştırılıyor. HDP oylarında CHP etkisiyle PKK kartı salanıyor. Tekrar edelim: Türkiye Kıbrıs gerçeği ile Kürt halk bakışını değiştirmedikçe, devletci partiler ve gericilik bu silahı hep demokratik uzlaşma önünde duvar gibi dikecektir. ****
Etrafımızdaki gelişmelerle makale yazmakla meşkulken, ABD silah saldırısı ile Çarşanba günü istanbulda bizat dinlediğim seçim geceki silahların patlama olayları yan yana dizildi. Biliyorsunuz veya duydunuz umuduyla: Seçim gecesi istanbulda birielri elerinde silahlarla ateş açarak kutlama yaptı. Bunlar pek de sorgulanmadı kazananlar tarafından. Ardından, Amerikada beş gazetecinin ölümüne neden olan silahlı saldırı da gerçekleşti. Yanyana koyulduğunda, silahların serbes olup kulanma lüksü sonucu, hem toplumsal baskı korkusu yerleştirirken, gün gelir bunlar kontroldan çıkıp kitlesel kriminaliğe dek ulaşır. Hele de Faacebokks yoluyla ilişkiler de eklenince, ABD gazeteci tarayıcı olayları da gerçekleşir. Şimdilik Türkiyede iktidar yanlısı milisten paramilitere varan yapılarla bu gerçekleşip, kitlesel korkutmaya yönelik hareket noktasındadır. Onun için resmi kanallar pek de haberi yapmadı.
Tetbir alması gereken “içişleri bakanı” ise Pervin Buldana onu destekleyenlerle yurt dışına kaçması söyleniyor, CHP yöneticilerinin şeyit cenazelerine katılmaması genelgesi vurgulanıyor ve akabinde Bursada CHP çenegi parçalanıyor! Bunların elbet işbirlikci ruhiyesinde anlamı yoktur.Aktaracak Medya da sınırlı. Bundandır ki ben Mayıs medyasının benim istemememe rağmen neden önemli gelişmeler olup bilgilendirmenin şart olduğu günlerde tatile koymasını da anlayamadığımı ekleyecem.
Türkiyede seçimlerle birlikte artık, önceden yazdığımız gibi 25 Haziranla siyasal tarihte sıçrama yapıldı. Örgütsüz olma ve yerinde tavır koyamamanın da yeniden dersiyle bu yol alındı. Buraya da sarsıntıları hemen geldi. Daha, 24 Haziran gecesi bunu birçok K. Kıbrıs sokaklarında yaşadık. Varsın birileri övsün veya kimisi de küçümsesin! Aynisi, Türkiyede gerçekleşmedimi, hem de göstere göstere?
Şimdi, biz buradaki gelişmeleri izlemek istemeden yaşamaya girerken, ABD dibinde yeni bir seçimle sonuçları belki tartışılır veya bazı durumalrı gelişmelerle üzleme zorunluluğu da getirecek. Meksika seçimlerinden söz ediyorum. Seçimin kendisi tek başına yeterli değildir. Tarihte salt seçimlerle Sosyalizme geçilemeyeceği de kanıtlandı. Yalnız, bazı koşulların buluşmasıyla birlikte değişim veya diktatörün gideceği de yaşandı. Şili, Barışçıl yoldan sosyalizim deneğimi kadar, bir diktatörün tüm oyunalrına rağmen, gidişinin de derslerini yazdı. Kamuoyunun sokaktan çekilmemesi ve Uluslar arası önemli kesimin de denetiminin kırılması veya onların da ilgili diktatörü istemese de gözden çıkarmasıyla, bazı ülkelerde diktatörlerin de yolandığı örneklerle yakın tarihimiz doludur. Oysa, Türkiyede en basitiyle seçim gecesi olanlar, muhalefet liderlrinin etrafta olmaması ve gelişmelerden koparken, boşlukta hamle sonucu Erdoğanın tekrardan ilanı Üsgüdar atıyla yapmasıyla da yaşandı.
Sanırım, yukarda son özet, bazı eksik kalan esrumanların da tartışma orkesrasına eklenerek değerlendirme yapılmasını iyi anlatmaktadır.