Türkiye’nin terörle ve büyük suçlarla mücadelede EUROPOL ile iş birliği konusu irdelendi. Bir rapor ezici oy oranıyla kabul edildi.
Konunun önemi büyük ama Türkiye halkına bilgi verilmedi. Dünyada tek başına kalıp mücadele eden bir ülkede yaşadığına inandırılmak daha doğrusu inanmış ülkede yaşadığına emin kılmak için haberler de ona göre düzenlendi. Görünen o ki yalnız Cumhuriyet gazetesi gibi bağımsızlığına özen gösteren gazeteler haberi verdi. Ancak o da Türkiye’nin neden böyle raporlarla suçlandığını, bunda devletinin etkisinin ne olduğunu irdeleyecek anımsatmalar ve alıntılar verilmedi.
Raporda EUROPOL ile Türkiye’nin anlaşmalarını ve AB ile ilişkilerde uymayı kabul ettiği ilgili şeyleri yapıp yapmadığı konusunda anımsatmalara yer verilmedi. Sonunda gene tek yanlı ve AB’nin verdiği sözlere ve (örneğin RUM tarafının suçlarına işaret edilmedi gibi boş laflarla tepkiler göstermekle yetinilecek gibi görünüyor.
Raporda terörizm ve büyük suçlarla mücadelede EUROPOL ile işbirliği yapılabilmesi için gerekenler derken Türkiye’nin EUROPOL’a ilişkisini düzenlemesi için üyesi olduğu için imzaladığı antlaşma gereğince yapması gerekenler ve yapmadıkları sıralanıyor.
Yapmadığı ne? Söz verdi bilgi paylaşacak ama yapmaz. Yapsa vize serbestisinden de yaralanacak ama suçluların iadesi kuralları için ceza yasasındaki sakatlıkları da iyileştirecek. Ama yapmaz çünkü kanıtlayamayacağı suç isnatlarıyla insanları (gazetesi, Alevi, Kürt ve muhalif başkalarını) süründürecek. Sürekli de delil uydurulacak ve insanların yabancı düşmanı olmasını sağlamaya veya olmasına uğraşacak. Üye olmak ister ama AB üyeliğinin istismarına uğraşacaksa da üyelik şartlarını yerine getirmediği gibi kabul ettiği şartları da uyduruk gerekçelerle yerine getirmeyecek. Kıbrıs’ın garantörüdür ama anlaşmanın temellerini yıkan statükoyu korumak için çözüm görüşmelerine mecbur kaldığında uzlaşmacı görünmek için kılıktan kılığa girecek, görüşme sürecinde ise konuları karşı tarafın sorunlar çıkaracağı noktaya getirip iki tarafın da sakatlık çıkaracağı yerde kapacak manevralar ile uğraşacak. EUROPOL gibi tüm Avrupa ülkelerinin katıldığı örgütte yer alacak ama üyeliğin gerektirdiği yükümlülükleri Kıbrıs’a uygularken Güneydeki hükümeti tanımadığım için uygulamam diyecek. Gümrük birliğinde bile anlaşma bakarsak açıkça tüm Kıbrıs’a uygulamayı kabul ettiğini görürüz ama o iddia eder ki Kıbrıs denilen yerlerde bizim için KKTC demektir, biz öyle uygulayacağız. Tanımadığı bir hükümet olsa bile uygulamaya mecbursa uygulamak için bir yol aramaya da yanaşmaz.
Daha da önemlileri ise raporda AB müktesebatının birçoğunun uygulanabilmesi için Türkiye’ye yasalarını ona göre değiştir denilmesidir. Çünkü Türkiye de bazı geri yönetime sahip üye ve aday üyeler de AB yasalarının uyumu için çaba sarf etmez.
Güney’e de benzer tutumu için uyarılar yapılır.
Raporlarda uyarılar yapılınca da AB organlarına taraflılık, Türkiye’nin büyüklüğünden ve nüfusunun çokluğundan dolayı korku ve Müslüman olmalarını hazmedememe suçlamaları yapılır. Buna inanacak bir ahali de seçime muhtaç eden rejim nedeniyle sağlanması gerektiğinden halka başka bilgi verilmemesi ve gerçeğin ortaya çıkmaması sağlanır. Muhalefet de böyle bir durumda araç olur ve susar. Oy hatırına a çok az insan korkusunu yenerek doğru bilgi vermeye çalışır.
Türkiye AB üyeliğini sevdi ama halk hem ister hem de milli menfaatlere aykırı olduğunu düşündüğü anda gözü kararır. AB temel insan hak ve özgürlükleri konusunda uyarı yapınca FETÖ’yü savunduğunu iddia edecek kadar utanmayı atanlar meydanı doldurur ve Türkiye’yi zayıflatmak tek amaçmış gibi AB suçlanır.
AB bir ortaklıktır. Ortağını batırmaya çalışan bir ortaklık olur mu? Ancak tek amaç şahsi (ülkesel) çıkar olsa ortaklık çoktan batardı. Bunu bile bile ortak oldu, Türkiye… biz de hoşlandık ama değerlendirme bile yapmadan sürüklenerek ortaklığa girdik. Gene de AB kuralları bizi ilgilendirmezmiş gibi nedirler diye düşünmedik. Anayasadan alın yasa tüzük yönetmelik ve sair deyip düşünün AB kurallarının yeri nerededir. Uyum çalışmaları başlattık ama başlatan nedir? Aysa mı nedir? Onun için bizim ki de geri kalmış adı hukuk devleti bir yönetimdir.
Adı hukuk devleti deyip bir hukukçu ekibine inceleme görevini verin işin içinden çıkamayacaktır. EUROPOL ile ilgimiz var mı? Türkiye Kıbrıs’a yapılmasını istediği muameleye uyacağını AB’ye söylese biz ne diyeceğiz? Bunu sormayana devlet adı layık mı? Halkımız bu insanların sorumluluğunu alır ama ne de? Yumun gözünüzü oluruna bırakın der mi? Bulsam ben soracağım ama telefonunu da adresini de bilmem! Ey halkımız neredesin? Türkiye AB’den daha doğru dürüst adını ile öğrenemeden uzaklaşmaya başladı. Bana göre sen AB’yi sevdin ama gık diyecek misin?