Helsinki, Filandiyanın başkenti olduğu kadar; uluslar arası birçok zirvenin de gerçekleştiği simge şehir olarak da anımsanmaktadır. Nitekim, son Trump Putin zirvesi de bu şehirde yapıldı. Birçok beklentilerle beklenen ve tam da sorunların yoğunlaştığı, önemli alanlarda kavşak aşamasına gelinen noktada; Helsinki toplantısından bazı kararların anlaşılmasına da yoğunlaştı. Hem karşılıklı rakip olmaları, hem de tıkanan sorunlarda birbirlerine ihdiyaç duyma gibi paradoksal politikalarla yapılan Helsinki zirvesi de sonuçta gerçekleşti.. Sadece, açıklamalardan pek de bir şey anlamak oldukça zor. Politik kıyaklı karşılıklı sözler kulanıldı. Ama gerçek, özellikle iki konuda Rus Amerikan ekseninde mutlaka hamlelerin beklendiği günlerden de geçiyoruz.
****
Helsinkide buluşan Trump ve Putin, elbet bir aryaya geliyorlarsa, öncesi bazı probaganda algılar yayıyorlarsa, gündemlerinin de söylenmese de yeni kriz olguları alta çekeceklerinin de malumu gibiydi. Ukrayna veya Venezuela işkal etme politikaları baş köşede olmayacaktı. Üstelik, bu toplantıya gidilirken, önemli siyasal nluklar da vardır. Suriyede ve genelde Ortadoğuda tıkanan ABD projesi ile atılacak Rus gerçeği yanında, bölgesel güçlerin de hesapları giderek yoğunlaşıyor. Darmadağın ve çıkarlara göre her köyün nerede ise itifak değişimi yaşanan Suriyede mutlaka hamle gerekiyordu. Öteyandan, ABD resmen Çin ile ekonomik ticari rekabeti yoğunlaştırdı. Burada Rusya ile yaklaşım noktası oldukça önemli. Kisincır Brezniski stratejisiyle Rusyayı en azından tarafsızlaştırmaya mı gidecek, Yoksa, Çin ile birlikte karşıt yere mi koyacak sorulara da yanıt aranıyordu.
Bunlara ek olarak, ABD özellikle Doksanlardan itibaren gerileyen güç olup hegemonya gerilemesi yaşarken; Rusya Sovyet dağılması sonrası enazından askeri ve politik denklem olarak dünyaya geri dönüyor. Böylesi iki karşılıklı duruşun yanında; Putin Rusya içi gücü elinde tutarken, Trump hala devlet içi kurumsal birliği sağlayamadı. Halen Klintın taraftarları kaybetikleri seçimi hazmedemediler. En tuhafı şu: herkesin bildiği ABD tüm dünyada seçimlere ençok müdahale eden ülkeyken, gerilemesine karşın dünyanın süper gücü olurken, bu defa Hileri taraftarları ve bazı istihbarat veya sermaye kesimi hala Trumpun üzerine gitmektedirler. Oysa, Demokratlar resmen oy saydırtmayarak kaybetikelri Algor seçimine böylesi bir tepkiyi göstermediler. Israrla dünya seçimlerinin müdahale eden ve en güçlü devleti ABD, ısrarla Rusyanın müdahalesi ile Trumpun kazandığı saldırısına devam etmektedir. Tabi ki güçlü taraftarlık ile kurumsal parçalama sonucu bunlar devam etmektedir. Çünkü, Hilerinin prokramında Rusyaya karşı ilk önemli düşman imgesi belirleyiciydi.
Neyse; Helsinki zirvesi yapıldı. Ortak açıklama dahi yapılmadı. İki lider birbirine övgülerle ve bolca algı yaratacak sözcükleri kulandılar. Bunun ilk sonuçlarını elbet Suriyede yakalayacağız. Boşuna bunlar sadece görüşmek için görüşmediler. Belli ki ABD Ortadoğu ekseninde Suriye yelpazesi çıkışında iran karşıt kartını israil ve Sudielrle birlikte oynayacak. Burada önemli bazı sancılar vardır: Örneğin:Türkiye Suriyeden çekilecek mi? Esatla ilişkisini nasıl düzeltecek. Alslında Suriye gibi politikalarda salt ABD Rusya değil, bölgesel güçler ve onların eksenleri de önemlidir. Türkiye örneğinde olduğu gibi, Kürt antiliği önemlidir. Suriye yönetimi ile Kürtlerin belirli özerklikte anlaşmaları Rusya ABD için pek de sorun değildir. Oysa, Türkiye, hem şu anda işkalci, hem de Kürtlerin lehine olacak insani yaşama dahi karşı! Ayni şekilde iran gerçeği ile ABD israilin irana karşı saldırı stratejileri de bölge ülkelerinde Sudiler dışında direk karşılık bulmuyor. Bunlar, Suriye politikasında dahi nedenli karşık sonuçlara gelindiğinin işaretidir.
Hem ABD hem de Rusya salt kendi çıkarları için değil, mütefiklerinin de hesaplarını düşünerek iş yapmak zorundadırlar. ABD ve mütefikelri irana karşıyken, Rusya özellikle bazı noktalarda iranla mütefiktir. Ayni durum Çin ile de gerçekleşti. Amerikadaki ikilemde Trump ekseni, enazından Çin ticari savaşında Rusyayı tarafsızlaştırarak bu ülkeye karşı ekonomik savaşı sürdürmek isteyenlerin temsilcisidir Trump.Bu konuda Putinin tavrı şimdilik Amrikancı değildir.
Helsinki zirvesindeki anlaşılanların pratikte görülmesi ile konuşulma şansı olacak. Fakat, zirve yapılırken ve bitişinde, direk eleştirisel karşılık bizat ABD Hileri taraftarı kesimlerden gelindi. Buna seçimdeki Rusya müdahalesi de eklendi. Neyazık ki Hileri dış politikada etkinken Kadafi katliyamından öteki direk ABD müdahaleleri nedense çoktan unutuldu. Hani birzamanlar, Amerika bonba yağdırırken, işkal ederken, yerlebir gerçekleştirirken, reklamlarla sunarken, öldürülen bir işkalci Amerikancı temsilci veya asker de olunca, köpürüp saldırılarla haklılık ilan etme versyonu aklıma geldi. Tekrar edecem: Şu ABD Demokratlar bir tuhaftır: Dün kazanacakları seçimi, oy saydırtmayarak elerinden alınmasına bu denli tepki göstermediler. Şimdi, Hilerinin kaybetmesi ile suçu Rusyaya yüklenerek görülmedik şekilde ABD devlet içi parçalanmalar yaratıldı. Tabi bu konuda CİA veya bazı güçlü sermaye kesiminin de oluşunu gözden kaçırmayalım
KimseTrumpu savunduğumu zanetmesin. Bunun daha gelmeden faşist duruşunu yazıp fakat kazanacağını da söyleyenlerdendim. Ayni şekilde, Hileri taraftarlarının da keskin Şahinler olduğu ikilemini de birlikte gelecek Amerikası diye yazdım. Doğrusu, haklı da çıktım.Şimdi, Hala ABD içi devlet egemen kurumsal ve sermaye çelişkileri özellikle hegemonya gerilemesi nedeniyle şideti daha bir özendirici politikalar yaratılıp piyasaya sürülmektedir. Bunlar, gericilikle beslendiği için de Trump gibi lider veya Hileri gibi muhalif yelpazeli politik seçenekleşmelere dek gelinir.
Kısaca, bir Helsinki liderler zirvesi daha yapıldı. Somut açıklamalar yok. Övgüler se algılarla reklamlaştırılıp imajlara doğru kaydırıldı. Ama, sorunlar devam ediyor. Çinle ABD ticaret savaşı büyüyor. İranla ABD krizi de derinleşiyor. Çatlaklıklar AB eksenine dek yansıdı. Suriyede Esat kontrolu ele geçirirken, işkalci Türkiye, içsel Kürt durumu ve ABD Suriye denkleminden çıkarken, iran karşı hamlesi ile kazancı arama peşinde! Bunlar Helsinki zirvesinde nedenli ele alındığı kesin değildir. Yaşananlar bize yanıt bulma şansını verecektir. Fakat, Helsinki zirvesinin en yoğun tartışması da bizat Amerikan devlet ekseninde yapılıyor. Buda, sisgtemin genelde nereye dek geldiğinin kanıtıdır.
Bir garip ironi;Her zirvede bizim kurgucular veya işbirlikci kesimelr, araya “Kıbrıs sorunu” diye bir konu da koyuyorlardı! Dikat etinizmi; bu son zirveyle alakalı böylesi bir beklentili haber dahi yapılmadı. Bu nedemek oluyor? kavşaklarda kırılma beklentielri veya yakınlaşma zoru.