Gerçekleşen birçok konuda olaylar olur. Bunların genel yaklaşımı da ortada. Fakat, ne genel yaklaşım nede öz bakışta hiçbir zaman ayni refleks gösterilmez. Neden sonuç ilişkisi aranmaz. Gündem oluşturma potansiyeli hiç ayni gerçekleşmez. Bu sadece siyasal tepkiler, yaşanan felaketler veya doğal afetlerde fark etmez. Özellikle, Neoliebraleşme ile birlikte algısal esirleşme sonucu, istenen olay veya direk alakadar eden yerde gerçekleşme olursa, bakışa göre gündem hale gelinir. Örneğin, son orman yangınları yer olarak Yunanistan değil de daha uzak ülkede olsaydı, burada pek de haber dahi yapılmazdı. Orman yangın felaketinin dahi yerine göre istenen algırlrla değer kazandırılan bir dünyada yaşıyoruz. Dün, Japonya görülmemiş şekilde önemli sel felaketleri yaşarken ve ilkler olup odaklanma gerekirken dahi, pek de önemsenmedi. Burada, girişte de belirtiğim gibi, olayın yaşandığı yer ve o bölgelere bakış değeri, sorunu da gündemleştirme koşuluna da etki yapar.
Bunlara ek olarak, konular eğer gündemleştiyse, yaşanan yer kadar, bu noktaya bakışın da konuya damıtılıp yayılması da muhtemeldir. Sosyal medya gerçeği de insanların olayla ilgi kadar, ilgili yere bakışın da şeytani yönünü de buluruz. Yunanistandaki son yangınların K. Kıbrısa yansıma şekli, yaşanan yerin Yunanistan olması ve Kıbrısta yerleşen faşist şeytanın belirli yerde dışa vurmasının da sosyal medyada yansımasını neyazık ki birlikte yaşadık. Hani derler ya: sizi ilgilendirmez denilen konuda birden içinizdeki şeytanı dışa vurmaya dek etkisi olma tehlikesi her zaman geçerlidir. Yunanistan orman yangınları ile K.Kıbrısta içteki şeytani faşizmin de dışa vurma sosyal medya yayılması da acı şekilde yüzleşilecek kendi gerçeğimiz olarak da yaşandı…..
Sırf karşıt ve düşman değerlerle sunulan halkın, yangında yanışından dahi zefk alıp “oh” diyecek bir kesimi yetiştirmeğe başarıldı! Başka benzeri deYunanistanda karşımıza geldi. Kıyaslayınca, ayni dinsel idolojik kültürleşmenin de buradaki ve Türkiyedeki birçok olayda yaşandığını da anımsarız! Bazı Yunanistan papazları” Siprasın başkan olması nedeniyle bu yangınların tanrı tarafından yaratıldığı” sözleri de söylendi. Hiç uzağa gitmeyelim: Türkiyedeki Soma katliyamından birçok doğal afetlere Türkiye din çevreleri “kader” veya “fıtratında vardı” dememişmiydi! Demek ki öylesine insani konularda dahi gericiliğin dışa vurulma gerçekleri de bize nedenli gericilikle faşizimle iç içe yaşadığımızın da acı kanıtları olarak yüzümüze keskin bıçak gibi vurmaktadır.****
Son dönemlerde sadece savaşlarla yaşamıyoruz; doğal afetlerden yangınlara, göçmen kfelatketlerinden ekonomik krize varan, “zengin” bir olaylar dalgalarına kapılıp gidiyoruz. Bunalr bir yanda ilgisizlikle veya urufeli bakışlarla kaderleştirimelerle karşılaştırılıp, gerektiğinde uydurma kahramanlıklarla sunulurken, dünyanın resmen şeklinin de değiştiğinin direk damgası vurulmaktadır. Son Yunanistan orman yangınları münferit olay değildir. Hat da Yunanistanda da raslantı değildi. Sık sık orman yangınları olmaktadır. Bunların haberleri ise artık önemsenmiyor. Yer Yunanistan olması, Yunanistanın değişik anlayışlarla beyinlerde yer bulması ile yangın sonuçlarının oldukça kabarık olması, konuyu isteristemez öne çıkardı. Yukarda belirtiğim yanlış algılarla da adeta içsel gelinen anlamsızlıkların da kendileri ile boğuşma zorunluluğunu da getirdi.
Şöylesine kısa bir gündemi tarayalım: Akdenizde hem de bizim Karpaz açıklarında batan tekneyle insani felaket yaşandı. Bu dibimizde olması nedeniyle burada da haberi yapıldı. Ancak, nedense, yanına, bu insan ticaretinden, mafyalaşmasından K. Kıbrısın da yeri geldiğinde rantını yediği söylenmedi! Oysa, durmadan Akdeniz, batan teknelerin cesetleriyle dolup balıklara yem olunuyordu… Sonra, Japonyada alışılmadık haberler geldi: ilkerle anılan seler ülkenin felaket derecede etkisi oldu. Bu pek ele alınmadı. Sık sık değişik ülkelerden orman yantın haberleri geliyorken, bizde buna yönelik pek de haber yapılmıyordu. Hat ta, her yaz yaşanıp da ihdiyaç nedeniyle seslendirilen “helikopter” konusu dahi bu yıl konu olmadı. Ama, Yunanistan orman yangını, öylesine sert oldu ki Yüze yakın kişinin yanarak ölmesi veya dumanla boğulması sonucu, bunu görmezden gelemezdiler. Üstelik,kiminin içinde bir Yunanlık kini de vardı….
Yunanistan orman yangınlarında değişik eleştiriler yanında, uygulanan politikalar da eleştiriliyor. Orman yangınlarının önemli kısmının kundaklama veya değişik yanlışlıklarla çıktığı artık kesin. Rant kaynaklı orman yakmalar da epey normaleşti. Yeni bazı argümanlar daha duyulmaya başlandı. Eskiden, orman yakarak arazi elde etmek veya otlaklık açma amaçlı yakılmalara artık daha yükselen kundaklama veya intikam alma aracı olarak da Yunanistan tipi yangınlar çıkarılması artı. Sistemin günahlarının da ormanlar yangınla bedel haline sokuldu. Nitekim, son Yunanistan, Portekiz gibi yaygın orman yangınlarında iklim ısınmasının da katgısının olduğu söylendi.
İklimlerin bozulmasının, toprak ısınması ve nem dereceleri kıskacında, yangınların büyümesi veya hızla yayılmasında etken yaptığı da söyleniyor. Bunlar,pek de resmi araçlarda kulanılmıyor. Son yıllardaki Yunanistan orman yangınalrında başka bir ekonomik uygulamanın da etkisinin olduğu ısrarla vurgulanıyor! Orman kurumsal kamusalıktan özelleştirme ile maliyet hesabı sonucu, gereken güvenlik önlemlerine de önem verilmemesi sonucu, yangın başlangıcı veya alınan yol gibi tetetbirsizlik sonucu bu yangınların başlangıçta gerektiği gibi engelenemediği, önceden korunamadığı sözleri de vardır.
Sistemsel olarak, Neoliberaleşme ile özelleştirme sonucu ormanların kamusalıktan özel sermaye ekseninde hizmet alma noktasına gelişi, iklimlerin bozulmasıyla başta toprak refleksinden nemsel ve ısısal değişkenlikler, yangınalrın daha kolay yayılan alanlar olarak karşımıza gelmesine neden oldu. Hele de kundaklamaların giderek mafyalaşıp uluslararsılaşması da örgütlü orman katliyamı veya düşmana zarar verme amaçlı çıkarılan yangınlar da bu yapıda daha da tehlikeli hale geldi.
Şimdi, Yunanistan orman yangınları, oldukça can alıp, yerleşimler yakarken, ağaçları katlederek çığlıklarla ateşler yükselirken, kaçınılmaz tartışmaları da yoğunlaştırıyor. “Kundaklama veya sabotajlar* Özelleştirme nedeniyle oluşan maliyet hesaplı eksik önlemler* iklimlerin bozulma işaretleri” gibi birçok alanda herkes taşlarını dökmekle meşkul olacak. Felaketin yıkımı artıkça, bunlar yükselen sesle tekrarlanacak. Tabi, burada da direk yaşanan, gericiliğin veya faşizmin şeytanı da ortaya çıkıp “Kaderciliği veya seçilen sol liderin günahı” olarak da kendi gerici, dinci ve cahil kesime hitap edip neyazık ki belrli bir destek de buluyor. Tıpkı burada sosyal medyada yanan Yunanlı insanlar için “oh çekenler” gibi…….
Kısaca: son yıllarda yangından selere varan olaylar oldukça hem yıkıcı hem de yoğunlaşarak artıyor. Çeşitli nedenler de ielri sürülüyor. Belli ki sermaye karı adına kirletilen veya rant işdihına sokulan dünyamız, kendi benzinini döktüğü felaketleri yaşamaya devam ediyor. İşin acı tarafı, bu konuda hiç katgısı olmayan gariban insanlar bedelini ödüyor. Yunanistan yangınları bize çok konuşturacak derslerle doludur. Dileyen dilediğini alır. Unutmayalım; burada yaşanan Beşparmaklar yangınının nedeni hala söylenmedi. Unutup gitik. Şimdi, Yunanistan yangınarını günlerce dinlerken de nasıl bir dünyaya geldiğimizin de acı resmini dünya haritasına koyup yenisini beklemeye devam ediyoruz. Hele, bazı siyasal kirli sözler veya yapmacılklıklarla dolu insani anlamsızlıkların da alay etmenin ötesine gidemior. Rant, ihmal, küresel ısınma, sabotaj, kundaklama ve nice nedenlerin, ormanların yakılması bedelini, bu defa Yunanistanla yeniden gündeme geldi. Buda unutulup, gereken dersler de alınmadan, yenisiyle yeniden insani manzümeler dizip yaşamaya devam döngüsünde dönüp duracağız. İşte, değişim denilen siyasal gerekçenin, orman penceresindeki yüz de bu. Sistem siyasal değişim olup kurumsal yeni olgular ve insan düşünce şekli oluşturulup devrimseleştirmedikçe, bu tip mafyalaşıp rantlaştırılan ve sermaye karlı eksende orman alanında da yağma yangınlarla yaşamaktan başka çare de olmayacak.