Yönetim sorunları ele alırken ilkelere bağlı hareket etmekten cayamaz. Medyada şikâyetler yer aldı diye günü birlik işler yapmamalıdır. Esaslara bakarsak üç yıllık programlar ve ona uygun diye onaylanan bütçe yasası vardır ona ters uygulama yapmak suçtur. Meclis bunu hemen saptamalı ve önlem almalıdır. Dikkatle izlenmesi gereken dar ve sabit gelirlilerle devletçe koruma altında olanların gereksinimleri öncelikle göz önünde tutulmalıdır. Onun için devletin her kuruşu önceliklere göre harcanmalıdır. Para bitti diye konuşana hemen karşı çıkılmalıdır.
Onun için öncelikli konular için bütçede sıkıntı yaratılmaması için hemen alarm verecek bilgiler meclise rapor edilmeli ve vekiller rapor nerede, neden hastanede klimalar durdu, neden acil ilaçlar bitti, neden para bitiyor diye uyaran olmadı diye ses etmeye başlamalıdır. Bunlar olmuyorsa yönetim iyi çalışmamaktadır. Dolar kaç para olduysa olmuştur. Görevliler ödenmekte ve görev yapılmamaktadır ki konu gözden uzak kalmıştır.
Devletin desteklemediği sektör yok gibidir. Kumarhaneler bile devletten ayrıcalıklar alarak dahi olsa desteklenmektedir. Öyleyse devlet onları denetleme görevini de almış olmaktadır ve olanaklar da elindedir. Çıkıp da yerli çalışanların oranı %42’de kaldı diye ağlamak suçtur. Görev yerine gelmemiş ve devlet desteği boşuna harcanmıştır.
Tarım sıkı destek almaktadır. Devlet üste para vermese ihracat yapılamaz ve ihracat yapılmasa üretim yerlerde sürünmektedir. Ama devlet desteğinin amacı üretimi artırmak ve piyasadaki fiyatlara göre üretim yapabilmeleri için üreticilerin iyileştirilmiş usulleri uygulaması ve gerekli şeyleri yapmasının sağlanması olduğu programda yer almıştır. Peki bu gerçekleşmiş midir? Konu hakkında nasıl bir rapor kime verilmiştir?
Üretimin canının devletin elinde olduğu hayvancılıkta nesil ıslahı için öngörülen değişiklikler nasıl olur da onlarca yıldır gerçekleştirilemez? Yıllarca hayvanların kulaklarına soylarını gösteren kimlikleri asılacaktır diye programlar yapılmış ama program sonunda başarısızlık itiraf edilmiştir. Nasıl oluyor da kimse başarısızlığın hesabı vermemiştir?
Halkın parasını tehdit ve baskı ile alan devlet halka neden hesap vermez. Hesap vermek için değerlendirme raporları hazırlayıp ilgililere ve basına dağıtmakla görevliler vardır ve onun için maaş almaktadırlar. Ölenlerimizin kayıtlarını bile tutamadıklarından nüfusumuzu bile bilemediğimizi, istatistiklere bakılsa doğandan çok ölen olduğunu görürsek nüfusumuz çoktan tükenmiş olmalıydı.
Laçka bir idare için ücret kavgaları yapılır ve ücretin TL ile eridiği gerçeği acı bir durumdur ama o ücretlilerden bir kısmı da TL’nin erimesi karşısında alınacak önlemleri de saptaması gerekenlerdir. Döviz’e bağlılık azaltılacaktır diye önlemler açıklanırken Döviz mevduatları rekor kırdı ise görevliler kime ne değerlendirme raporu vermiş ve yeni yollara ve hatalara işaret etmiştir?
Halk artık kimsenin önlem alacak hali yoktur sonucunu çıkardığı medyada baş köşeye oturmuştur. O kadar ki muhasebe sistemini ele almak bile kimsenin aklına gelmemektedir.
Dövizin etkisi dış ticarette önlemez ama resmi para olarak başka bir ülkenin parasını kullanan bir ülke olduğumuza göre ancak fiyatlandırma ve dış ticaret için döviz kullandığımıza göre alaturka sazla senfoni, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalar gibi yapmak akıllıca geliyor mu?
Üreticiyi koruyacak diye ithalat yasakları uygulayacaksan sonuçta piyasada yerliye de yakışmayan ürünleri ithal ürünlerinden bile pahalıya sattırıyorsan durup düşünmelisin. Piyasada yerliye benzeyen tek ürün sarımsak mı? Onun bile satılıncaya kadar ve belki de tarlada iken çürümüşlüğüne ne diyeceksin?
Para ile arz ve talebin sonucu ortaya çıkan fiyatlar arasındaki gerçek para değeri ister lira ister döviz olsun göz önünde olmalıdır. Milli paran yoktur, milli diye ilan ettiğin para başka bir ülkenin ticari işlemlerinin yarattığı bir değerdedir. Onun için zaman içinde döviz bulundurmak ve dövizle ticaret yapmak serbest bırakılmıştır. Öyle ise vatandaş seçsin deyip milli parası olmayan bir ülke olarak yapılması gerekenlere odaklanmalıdır.
Soru şu? Acaba Türk lirasının etkisini azaltmak için ne yapmalıdır? Bugün lira muhasebenin de temelidir ve o günkü kura göre bir değeri vardır. Lirayı elde tutarsanız her gün değeri aşağı iner ve size bağlı bir durum değildir. Ancak bizim elimizde olduğu gibi örneğin Londra’da lira birikir, ticaret için gereklidir onun için oraya da bakmak gerekir. Açın telefonu Londra’daki bir bankaya kaça satar, kaça alırsınız diye sorunuz. Yetmez vadeli vadesiz kaç para faiz verirsiniz diye sorunuz. Lirayı konvertibl yani başka paralara serbestçe çevrilebilir diye ilan etmediler mi, sorun usulünü ve anlayın durumu. O zaman dövizden uzak durun diye politika açıklayan yetkililerin ne yaptığını da anlarsınız. İngiliz de riskin karşılığı olan faizi bilir Türk ise bilir ama onun yerine algıya bağlıdır diye iddia eder çünkü gerçek anlamını yitirmiştir. Her şey algıya bağlıdır derler. Ama kimin için kendileri için algıya bağlıdır. Gerçek dünyada algı değil gerçek egemendir. Algı ile gerçek koptuysa doğruyu yapmak hayal olmuştur. Algının gerçekten koptuğunu fark edenin gık çıkarmaması için düşmanlarımızın komploları algısı gerçeğin önünde engel olan algıların yaşamasına ve körleşmeye neden olur.
Susma sustukça sıra sana da gelecek. Susarsan gülleden kaçınamazsın. Statüko devam ederse susmazsan sadece bilerek lades olacaksın. O kadar. Yoksa kendini kurtaracak değilsin. Enseyi karartma umut et. Paralılar da sıradadır.
Çareye ne kullanırsan kullan kendini savun, yönetime bakma. Kamu yararının senin de yararına olduğunu gün ola anlayacaksın. Aslında senin olan paranın devlet tarafından dikkatli kullanılmasını ve her kuruşun hesabını açıklanmasını dert edin. Kime ne için verdin, amacına uygun sonuç aldın mı diye hesabını sor. Mahkemede hükümete senin işin değildi nasıl olur da üç kuruşa benim/halkın malını peşkeş çekersin diye yürütmeyi durduğunu görüyorsun; onun için umut olduğunu gör.
İlkelere bağlı icraat, ilkelerin yer aldığı raporlarla halka hesap vererek yapılır, gerisi popülizmdir ve kanser demektir. Para sadece göstergedir.