Tohum özgürlüğü ve GDO yasası – Yılmaz Parlan

4426

Mecliste görüşülen Tohum ve Üretim Materyalleri yasa tasarısı oybirliğiyle sesizce geçirildi ve resmi gazetede yayınlanmadığı gibi önceden neden halkın görüşüne sunulmadı? Neden resmi gazetede tüm yasa tasarıları yayınlanmaz? Burada saklanmak istenen nedir? Hepimiz biliyoruz ki oybirliğiyle geçen yasalar halkın menfaatine olmadığı gibi burada halka bir çelme vardır, bir geçirme vardır. Hatırlayınız kısa bir süre önce Anayasanın değiştirilmesinde de siyasi parrtiler oybirliğiyle hareket etmişlerdi ama halk %66 ile reddetmişti bu yüzden işlerini sessiz sedasız yapmaya özen gösteriyorlar bizim refikler.

Dikkat edin nerede bir oybirliği var orada halk mağdur olmaktadır. Bir defa bu Mecliste tartışma olmadığını göstermekte o tasarının emir komuta zinciri içerisinde geçtiğini gösteriyor. Hiç kuşkunuz olmasın bu tasarı da Ankara patentli. Bu tasarı 2011 yılından beri TC yardım heyetinin protokol çantasında hep vardı . Suyun Kıbrısa gelişi kesinleşince tasarı da raftan indirildi ve yasa geçirildi. İşte bu yüzden tartışılmadı, seissiz sedasız oybirliğiyle geçirildi ve resmi gazeteden saklandı.

GDO ile birlikte dünyamızdaki tohum çeşitliliği ciddi bir tehlike altına girmekle kalmadı insan sağlığını da ciddi şekilde tehdit altına aldı. Bu yüzden tohum özgürlüğünü savunmak farz oldu

Ülkede parti enfilasyonu var ama konuya Meclis dışından bir tek Yeni Kıbrıs Partisi tepki gösterdi.

Mecliste geçirilen yasayla komşunuza ödünç tohum bile veremiyorsunuz

Tohum özgürlüğü ve çiftçi bağımsızlığı tohumu şirketlerin tekelindeki bir metaya dönüştüren yeni teknolojiler ve yeni mülkiyet hakları tarafından tehdit edilmektedir.

Tohumlar tüm insanlığın sağlıklı yaşamı için paylaşılacak ve gelecek nesiller için saklanacak ortak mal varlığımız ve zenginliğimizdir. Bu nedenle mülkiyet altına alınmaz patentlenemez. Tohum saklamak ve bunu paylaşmak ahlaki bir görevdir ve bu görev tohum saklamayı ve paylaşmayı bir suça dönüştürmeye çalışan ulusal veya uluslararası yasaların müdahalesine uğramaktadır.

Mecliste geçirilen yasayla komşunuza ödünç tohum bile veremiyor bir sonraki yıl için tohum ayıramıyor stok yapamıyorsunuz.Durum bu kadar vahim yani! Pekala neden bunları yapıyorlar isterseniz bir bakalım.

Tohumu kontrol ettiğiniz zaman fiyatını da, karını da pazarı da kontrol altına almış oluyorsunuz.

Dahası var Tohumu kontrol ettiğinizde Çifçiye de kontrol ediyor bütün yiyecek zincirinin üzerinde bir monopol yani tekel oluşturuyorsunuz.

Kıbrıs Rumları GDO yasasını reddetti

GDO’nun fikir babası İsrail devleti. Çok sistematik bir şekilde bu konuda dünya da mesafe katederken kendi içinde ise organik tarımı teşvik etmesi insanı fazlasıyla düşündürüyor. İsrail GDO’lu ürün satarak herkesin sağlığını tehdit ederken kendi vatandaşının sağlığını ve varlığını güvence altına almış oluyor.

GDO ürünleri dünya da hızla yayılırken buna itiraz eden ülkeler de yok değil mesela AB ülkelerinden Lüksemburg, Malta ve Kıbrıs Cumhuriyeti bunu uygulamayı reddetti insanlığa karşı bir tehdit olarak gördü.

GDO zaten iddia edildiği gibi dünyayı doyurmakla ilgili bir sistem olmadığı gibi aslında büyük firmaların yiyecek zincirini kontrol etmesi ile ilgilidir. Yani Asya, Afrika ve gelişmeiş ülkelerdeki halkın açlığı değil tamamen tohum üzerinde Tekel oluşturmak için oluşturulmuştur..

İlaç firmaları her yerde tekel oluşturdu

Düşünün tohumu kontrol ettiğiniz zaman ilaç dünyasını da kontrol edip tekelinize alıyorsunuz.

Örneğin GDO’lu bir ürün için geliştirilen bir zirai ilaç tüm ürünlerde kullanılmak zorunda olacağından ilaçlı bir yiyecek zinciri oluşturulacak. Toprağın kendisi zaten bir süre sonra ilaca bağımlı kılınacak. İnsanlar da bunu kaçınılmaz olarak tüketeceğinden başka, başka hastalıklar dünya da kol gezecek ölüm hepimizin ensesinde olacağından bu kez de insanlar için üretilen ilaçları tüketmek zorunda kalacaksınız. Tüm bunları düşündüğünüzde dönen parasal rantın boyutunu düşünebilirmisiniz? Bu arada dünyamız da kanser hastalığına çözüm bulan doktorların bir bir öldürüldüğünün farkındamıyız? Çünkü kanser önlendiği takdirde ilaçları satamadıkları gibi bu alanda tekel oluşturan ilaç firmaları n’pacak? Bu seneryolar size hayali, biraz ütopik gelebilir ama peş peşe gelen ölümler insanlığın doğal olarak bunu sorgulamasına yol açıyor. Tohum mücevherin aslında kendisidir. Yerel tohum biçimleri binlerce yıldır dünyayı besliyor ve beslemeye devam ediyor. Dünyamızda şuan da ‘’Tohuma özgürlük’’ altında kampanyalar yapılırklen bizim Meclisin GDO ile ilgili yasayı sessiz sedasız geçirmesi insanlığa da bir hançerdir. Bu yanlış mutlaka düzeltilmelidir yoksa yok oluşumuz hızlanmakla kalmayacak ölüme koşar adım gideceğiz.

Hayatın mücevheri: Tohum

Basın dünyasında 30 yıl emeği olan Lalehan Uysal tehlikeye dikkat çekmek için Oxford üniversetisi ve dünyanın çeşitli yerlerinde tohuma özgü sergi düzenleyip GDO yasasının tehlikelerini anlatmak için yollasra düştü ve bakın ne diyor. ‘’Hayatın mücevheri: tohum, dünya doğanın döngüleriyle ahenk içinde dönüyor, tohum da. Hayatın özü tohum! İnsanoğlu fark etse de fark etmese de bu gezegende hayat var olduğu sürece tohum toprakla buluşacak, yeşerecek. Yeter ki tohum olsun.’’

Herdaimdostlar: Cumhurbaşkanı bu yasayı reddetmeli

Dünya da başka kampanyalarda var mesela Seeds of freedom yani tohumun özgürlüğü belgeseli dünya çapında gösterimde. Kıbrıs da ise bir çok konuda farkındalık yaratmaya çalışan Herdaimdostlar ve ruhani lideri Yusuf Şentuğ ‘’bu yasaya karşı olduklarını Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bu yasayı imzalamayıp iade etmesi gerektiğini’’ söylüyor. İşte bu nokta da Sn Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı devreye girebilir tasarıyı imzalamayıp Meclise bir daha tartışılmak üzere geri gönderebilir son zamanlarda zedelenen prestijini, itibarını da bir nebze olsun giderebilir diye düşünürüm Unutulmasın ki seçilirken sadece Kıbrıs konusu değil insanlığı ilgilendiren tüm konulara parmak basacağı açıklaması hala hafızalardadır. GDO’nun reddedilmesi bizi bu tasarıyı reddeden Rumlarla eşit konuma da getirecek ortak bir payda da hepimiz ve insanlık buluşmuş olacaktır…