Ahmet İlktaç – Kıbrıs Gazetesi
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Genel Sekreteri Murat Kanatlı ve bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, meclisten oy birliğiyle geçen ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın onayına sunulan Tohum ve Üretim Materyalleri Yasası’nda bir dizi eksiklikler olduğunu savundu.
Örgütler, yasanın tam anlamıyla ne genetiği değiştirilmiş tohum ve tohumluğun ithalatına, ne de genetiği değiştirilmiş tohumların ülkede üretilmesine yasak getirmediğini ve hatta çeşitli maddelerin tüm bunların önünü açtığını belirtti.
GDO ile ilgili yapılan son değişiklikte bazı ifadeler koyulduğunu ancak o ifadelerin teknik olarak GDO’lu tohum ithalatını engellemeyeceğini öne süren örgütler, yine yerli üreticinin kendi ürettiği ürünlerden elde ettiği tohumları artık kullanamayacağını dile getirdi.
Örgütler, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dan yasayı onaylamayıp meclise geri göndermesini ve ardından ilgili herkesimin görüşleri alınarak yasanın son halinin verilmesini talep etti.
KKTC Çiftçiler Birliği ise, yasayı inceleme fırsatını yeni yakaladıklarını, ilk incelemelerinde de 3-5 maddede çekincelerinin ortaya çıktığını bildirdi. Çiftçiler Birliği, incelemelerini tamamladıktan sonra çekincelerini Tarım Bakanlığı ve hükümetle paylaşacaklarını açıkladı.
Özgürün: Bu yasa değerli hazinemizi yok edecek
Yeryüzü Tohumları İnisiyatifi adına konuşan Anıl Özgürün, mecliste oy birliğiyle kabul edilen Tohum ve Üretim Materyalleri Yasası’nın yerel tohumlara sertifika alma şartı getirdiğini söyledi.
Anıl Özgürün, bu yasaya göre sertifikalı olmayan tüm tohumları bulunduranların asgari ücretin 2 katına ve veya bir aya kadar hapis cezasına çarptırılabileceklerini kaydetti.
Yerel tohumlarımızın ülkemizin olduğu kadar, dünyamızın da mirası olduğunu ve yüzlerce yıldır bu topraklarda ekildiklerinden iklim şartlarına, toprak koşullarına ve hastalıklara dayanıklı geliştiklerini belirten Özgürün, bu özelliklerinin biyo çeşitlilik ve sağlıklı gıda açısından çok önemli olduğunu bildirdi.
Anıl Özgürün, ticari tohumların yaygınlaşması ile birlikte, ki bunların çoğunlukla hibrit tohumları olduğunu, sahip olduğumuz yerel tohumların büyük bir kısmını kaybettiğimizi aktardı.
Yerel tohumlarımızın özellikle de yaşlı insanlarda ve küçük üreticilerin elinde olduğunu anlatan Özgürün, bunu cezalandırmak ve sertifikalarla sınırlandırmak değil desteklemek gerektiğini dile getirdi.
Anıl Özgürün; “bu yasa ile özel arazilere girip müfettişler tarafından imha etme yetkisi vardır. Bu tohumlar nenelerimize nenelerinden ve belki de daha eskiden gelen atadan kalma çok değerli tohumlardır. Bu yasa bu değerli hazinemizin yok edilmesi anlamına gelir. Biz bu yasayı var olduğu bu şekli ile Yer Yüzü Tohumları İnisiyatifi olarak kabul etmek istemiyoruz” diye konuşarak sözlerine son verdi.
Çavuş: Yasayı inceliyoruz, bazı çekincelerimiz var
KKTC Çiftçiler Birliği Balkanı Hüseyin Çavuş (Kelle), Tohum ve Üretim Materyalleri Yasası çıkmadan önce 1 kez meclise çağırılarak görüşlerinin alındığını söyledi.
Hüseyin Çavuş, ancak bu görüş alımının ardından Çiftçiler Birliği’nin bir kez daha görüşmeye çağırılmamasının kendilerini üzdüğünü kaydetti.
Yasanın özünde çok yararlı bir yasa olduğunu ifade eden Çavuş, hafta başı ellerine ulaşan yasanın son halini incelemeye başladıklarında 3-5 maddede çekincelerinin doğduğunu belirtti ve sivil toplum örgütlerinin yasaya göre yerli üreticinin kendi ürettiği ürünlerden elde ettiği tohumları artık kullanamayacak oldukları görüşü de olmak üzere yasadaki incelemelerine devam ettiklerini açıkladı.
Hüseyin Çavuş, yasanın tamamını inceledikten sonra çekincelerini gerek Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali’ye gerekse de hükümete ileteceklerini dile getirdi.
Kanatlı: AB’de böyle bir yasa yok
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Genel Sekreteri Murat Kanatlı, Tohum ve Üretim Materyalleri Yasası ile ilgili en çok kullanılan sözlerden birinin gıda güvenliği ve gıda sağlığı olduğunu söyledi.
Murat Kanatlı, bu yasanın tam anlamıyla ne genetiği değiştirilmiş tohum ve tohumluk için ithalatına ne de burada üretilmesine yasak getirmediğini, yasasa çeşitli maddelerin tüm bunların önünü açtığını kaydetti.
Bu nedenle GDO ile ilgili yapılan son değişiklikte bazı ifadeler koyulduğunu ancak o ifadelerin teknik olarak GDO’lu tohum ithalatını engellemeyeceğini anlatan Kanatlı, yasada bunun önemli bir eksiklik olduğuna vurgu yaptı.
Murat Kanatlı, yine tohumun yaşamın kaynağı olduğunu, çiftçinin tohumdan tohum alıp takas yapabilmesinin gerektiğini ancak bu yasanın maalesef yerel tohumlarla ilgili olarak takasa izin vermediğini gibi yerel tohumun dağıtımını da yasakladığını dile getirdi.
Yerel tohumlara sertifikasyon yapılmazsa herhangi bir şekilde dağıtıp satılamayacaklarını anlatan Kanatlı, bu yasanın çiftçi olmanın esaslarına aykırı olduğunu söyledi.
Murat Kanatlı; “yasanın içinde bizim önerdiğimiz takas hakkının da olmasaydı. Günün sonunda tohum, patentli ürün haline geldiğinde çiftçi bunu sürdüremez hale gelecektir. Biyolojik çeşitlilik açısından bu tür uygulamalar dünyanın her yerinde işin sonunda tek tip bitkiye ve tek tip ürüne yönlendirir. Tek çeşit. O da hibrittir. Dünyanın her yerinde bu yasalar geçti ve sorun yarattı. Türkiye’de bu yasa geçmiştir. Çiftçiler bu yasa ile ilgili büyük sorun yaşıyorlar. Yasa AB ile uyum iddiasıyla geçirildi ancak AB’de bu konuyla ilgili tek bir politika veya yasa yoktur. Bu yasa AB uyum yasası olarak geçmesi gerekmeyen bir yasadır” dedi.
Tohumları kimin teftiş edeceği konusunda muğlâklık olduğunu savunan Kanatlı, yasanın yine çok fazla konuyu tüzüğe havale ettiğini, bunun da anayasanın ilkelerine aykırı olduğunu dile getirdi.
Murat Kanatlı, umutlarının Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yasayı yeni baştan meclise iade etmesi olduğunu ardından da sivil toplumun katılımı ile birlikte yasanın tekrar konuşulup ona göre şekillenmesi olduğunu sözlerine ekledi.
Şentuğ: Yerli üretici kendi tohumunu kullanamayacak
Her Daim Dostlar Grubu Lideri Yusuf Şentuğ, meclisten geçen ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın huzuruna giden Tohum ve Üretim Materyalleri Yasası ile ilgili bazı endişeleri bulunduğunu söyledi.
Yusuf Şentuğ, birinci endişelerinin yasanın hayata geçmesiyle biyolojik çeşitliliğin yok olması olduğunu kaydetti.
İkinci endişelerinin ise yerli üreticinin kendi ürettiği ürünlerden elde ettiği tohumları artık kullanamayacak olması olduğunu anlatan Şentuğ, yasada GDO’lu tohumların ülkeye girişlerinin engellenecek gibi görüldüğünü ancak ıslah kelimesinin içerisinde genlerinden faydalanılabileceği şekilde cümleler mevcut olduğunu bildirdi.
Yusuf Şentuğ, bu iki seçeneğin kendilerinin kafasını karıştırdığını bu nedenle de yasaya kuşkuları olduğunu dile getirdi.
Mecliste 2 vekilin yasaya karşı olarak konuşmalar gerçekleştirdiklerini ancak oylama sırasında karşı olduklarını göstermediklerini ifade eden Şentuğ, yasayı acele ile geçirilmiş bir yasa olarak gördüklerini aktardı.
Yusuf Şentuğ, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dan yasayı yeniden meclise göndermesini talep ettiklerini söyledi.
Yasada ilgili tüm tarafların söz hakkı olması gerektiğini işaret eden Şentuğ, her kesimin görüşlerinin alınarak yasanın oluşturulması istedi.
Kurşun: Tohum çiftçi için çok önemli
Slow Food Salamis adına konuşan Umut Kurşun, tüm gıdalarımızın temeli olan tohumların biyo çeşitliliği korumak ve tanıtmak için çiftçilerin cephaneliğinde önemli bir silah olduğunu söyledi.
Umut Kurşun, çok uluslu biyo teknoloji şirketlerinin piyasadaki tohumların tedarikine hâkim olmaya çalıştıkça, gıda egemenliğinin çiftçilerin elinde tutmak için tohum stoklarındaki çeşitliliği korumaya ve sürdürmeye devam etmemiz gerektiğine dikkat çekti.
Kurşun, en önemlisi kanserden sapır sapır dökülen insanımızın sağlığı, ada tarımı, toprağı, suyu ve ekolojisi için de bunun son derece önemli olduğunu dile getirdi.
“Gıda, tohum haktır, yaşam patentlenemez”
Umut Kurşun, yasayla ilgili özet görüşleri, nedenleri ve ilgili yasa maddelerini de KIBRIS okurları için şöyle paylaştı:
“Biyolojik çeşitlilik doğanın ve insan sağlığının korunması adına hibrit ve GDO’lu tohumlar yerine, bulundukları iklime, toprağa, coğrafyaya ait, binlerce yılda uyum sağlamış güçlü, farklı stres ortamlarına dayanıklı ve daha besleyici yerel tohumlarımızın desteklendiği bir yasanın geçmesini umuyoruz.
Biliyoruz ki topluluklara dayanan yerel tarımın başarılı biçimleri, bin yıldır ekolojik bütünlüğü koruyarak dünyanın çoğunluğunu beslemiştir ve gezegenin birçok bölümünde de beslemeye devam etmektedir. Ancak bu uygulamalar hızla büyük firmaların kontrolündeki, teknolojiye dayanan, monokültürel ve ihracat yönelimli sistemlerle değiştirilmektedir. Bunun çiftçiler üzerindeki yıkıcı etkilerine tüm dünyada tanık olmaktayız. Ayrıca gezegenin yaşam destek sistemleri aşındırmaktadır.
Gıdanın geleceği üzerine ve tohumun geleceği üzerine manifestolarında açıkça durum ortaya konmuştu:
- Ticari patentlenme biyoçeşitlilik ilkelerinin ve dünyanın her yerindeki yöresel halkların ve çiftçilerin meşru mirasının ihlalidir.
- Yüzyıllardır tohum çiftçiler arasında bedelsiz değiş tokuş edilmesi gıda güvenliğinin yanı sıra biyo-çeşitliliğin korunmasının da temeli olmuştur.
- Günümüzde tohum çeşitliliği ve geleceği tehlike altındadır. Gıda için kullanılabilen 80.000 yenilir bitkiden bugün yalnızca 150 tanesi yetiştirilmekte ve sadece 8inin küresel çapta ticareti yapılmaktadır.
- Tohum özgürlüğü ve çiftçi bağımsızlığı tohumu şirketlerin tekelindeki bir metaya dönüştüren yeni teknolojiler ve yeni mülkiyet hakları tarafından tehdit edilmektedir.
- Unutmayalım ki tohumlar doğanın ve farklı kültürlerin bizlere armağanıdır, şirketlerin bir buluşu değildir.
- Tohumlar tüm insanlığın sağlıklı yaşamı için paylaşılacak ve gelecek nesiller için saklanacak ortak mal varlığımız ve zenginliğimizdir. Bu nedenle mülkiyet altına alınmaz patentlenemez. Tohum saklamak ve bunu paylaşmak ahlaki bir görevdir ve bu görev tohum saklamayı ve paylaşmayı bir suça dönüştürmeye çalışan ulusal veya uluslararası yasaların müdahalesine uğramaktadır.
- Zorunlu kayıt yasaları ve “tohumları her seferinde yenileri ile değiştirme” politikaları çiftçilerin tohumlarını saklama özgürlükleri çiğnemektedir.
- Unutmayalım ki tohumlar içlerinde hem geçmişi hem de geleceği barındırır.
- Genetik mühendisliği, gıda ışınlanması, sentetik gübre ve böcek ilaçları gibi bazı teknolojiler gıda ve çevre güvenliğiyle uyumlu değildir. Bunlar kamu sağlığını kabul edilemez biçimde tehdit ederken, çevre üzerinde de geri dönüşümü olmayan etkiler bırakırlar ve çiftçilerin yerel alanlarını kirletici maddelerden koruma haklarını çiğnerler.
Dünyaya dayatılan endüstriyel tarım ve araçları ile sağlıklı gıda tüketme olanakları azalmıştır, buna dolaylı veya direk bağlı kanser vakaları artmış, alerjik hastalıklar yaygınlaşmıştır. Bu “yeni” tarım modelleri ile çiftçilerin zirai ilaçla, hibrit veya gdolu tohumla, gübreyle bağımlılığı artmış kendi kendini sürdürebilmesi imkanları ortadan kaldırılmıştır. Bu küçük üretici yok eden bir tarım modelidir. Bu gıda güvenliğini çokuluslu tohum-zirai ilaç şirketlerine bağlılık ile tehdit eden bir uygulamadır.
Tohum ve Üretim Materyalleri Yasası 8 Ekim, Pazartesi Meclis gündemine toplum gündemine getirilmeden, geniş kitlelerle tartışılmadan alelacele taşındı, bu kabül edilemez. Böylesi bir yasa taslağının yalnızca Komite toplantılarındaki değerlendirmelerle sonuçlandırılması demokratik de değildir. Ülkede hızla yaygınlaşan yavaş şehir politikasını benimsemiş seçilmiş belediyelerin bünyesinde kurulan bir sürü tohum merkezi varken onlara konuşmadan kararlar alınması da seçilmişlerin iradesine müdahaledir…
Bizler yasanın Komiteye iade edilmesi ve geniş kesimlerce yeniden tartışılmasından sonra yeniden gündeme alınmasını öneriyoruz, tüm kesimleri de destek veremeye çağırıyoruz
Çünkü bu yasa;
Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) tohum üretimini ve ihracatını önlemez, GDO’lu tohumla sağlıklı gıda elde edemezsiniz…
Madde 2: “Islah”, elde bulunan çeşitlerin korunmasını ve devamlılığını sağlama, bunların üzerinde çalışarak özelliklerini daha da iyileştirme, genetik kaynak ve stoklardan yararlanarak çeşit veya çeşitler elde etme amacıyla yapılan çalışmaları anlatır.
[genetik kaynak ve stoklardan yararlanarak çeşit veya çeşitler elde etme GDO’lu tohumu tarif eder]
Madde 25: “Bilimsel araştırma, ıslah veya seleksiyon çalışmaları amacıyla az miktarlardaki tohumların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine getirilmesi ve bu çalışmalar sonucu elde edilen yeni ırkların tescili ve ıslahçı hakları kurallara bağlı olarak düzenlenir.”
[yeni ırkların tescili GDO’lu tohumu da kapsar]
Yaşam patentlenemez ama bu yasa yaşamı hem patentleyip hem de dağıtımları dahi kısıtlar
Madde14(1): Tohum, sertifikalandırılmadığı sürece piyasaya arz edilemez.
Madde 19(3) Tohum ve üretim materyalleri sertifikasyon işlemine tâbi tutulmadan ve standart tohumluk şartlar.”