Derinya da kapı aralanırken küçük esnaf – Yılmaz Parlan

4365

Derinya’da kapı aralanırken tarihe not düşme açısından bu yazıyı kaleme alıyorum. Evet, kapı açılıyor ama insanlar çok çabuk unutuyor. Derinya kapısı için 3 buçuk yıldır mücadele edildiğini, kimin engel olup hangi engellerin tek tek nasıl aşıldığını hatırlatmakta fayda var. Açılması için herkesin ta başından hem fikir olduğu ama bugüne kadar hemfikir olunduğu halde bir türlü açılmayan kapıdır Derinya kapısı.

Demek ki herkesin hemfikir olmasıyla kapılar hemen açılmıyormuş.

Derinya kapı mücadelesi bir çok ilklere tanıklık etti: Örneğin siyasi partiler tarihinde ilk kez hükümet ve muhalefete mensup ilçe teşkilatları birlikte hareket edip ortak eylem bile yaptılar. O dönem Hükümetteki CTP- DP kanadının kapının açılmasına destek vermeleri absürd idi ve ülkeyi yönetemediklerinin de en somut kanıtıydı. Çünkü hükümetler eylem yapmaz, icra makamı olduğundan gerekeni yapar.

Herşeyin bittiği, umutların tükendiği anlarda, umutların tekrar yeşermesinde hep küçük esnaf vardı

Bir başka ilk ise küçük esnafın 3 kez kepenk kapatıp tam kadro eyleme katılmasıydı. Kapının açılmasına giden yolu aralayan da bu oldu zaten. Kapının açılmasına sivil toplum örgütleri de destek verdi ama onların argümanlarının merkezinde de hep küçük esnaf vardı. Kısaca küçük esnafın varlığı, güneyle ticaret yapma arzusu, istenci, ısrarı kapının aralanmasında ve sürekli konunun gündemde tutulmasında en belirleyici rolü oynamıştır dersek abartı olmaz.

Ama gelin görün ki herkes herkese teşekkür ederken unutulan da yine bu küçük esnaf olmuştur.

Halbuki teşekkür etmek için sıraya girdikleri kurumlar 3 buçuk yıl boyunca konuyu unutturmak, soğutmak, gündemden düşürmek için ellerinden gelen herşeyi yaptılar.

Herşeyin bittiği, umutların tükendiği anlarda, umutların tekrar yeşermesinde hep küçük esnaf vardı.

Kapı mücadelesi bir ilke daha imza attı. Birçok insanın maskesini düşürmekle kalmadı, Meclisteki siyasi partilerin de maskesini düşürdü. Kapı konusunda birlikte eylem yapmalarına rağmen samimi olmadıkları da ortaya çıktı. Meğer sadece fotoğrafın içerisinde görünüp barış ve demokrasi havarisi olmak istemişlerdi. Tümü de defalarca hükümet olmalarına rağmen somut adımlar atmaktan hep kaçındılar ve 2003’te sabahtan akşama açılan kapılar bu kez tam 3 buçuk yıl beklemek zorunda kaldı.

Derinya kapısı tek başına çözümün şifresi gibi

Bugün gelinen noktada ise, kamuoyu baskısı ve özellikle küçük esnafın siyasiler üzerinde kurduğu muazzam piskolojik baskı, 44 yıldır kilitli olan kapının aralanmasına ve duvarda bir delik daha açılmasına vesile oldu. Tabii kapının açılmasında uluslararası etkenler de rol oynadı. Onlar olmasa olmazdı zaten. BM ve Güvenlik Konseyinin baskısı, AB’nin iki kapı için projeye ciddi paralar akıtıp finansman sağlaması, dolayısıyla sürekli gözetim ve denetimde olduğunu hissertirmesi kapının sürekli sorgulanmasına ve gündemde kalmasına vesile oldu. Yoksa kapıların açılması hayal bile edilemez bizim siyasi haramiler ve statüko geriletilemezdi.

2015 yıında Akıncı Cumhurbaşkanı seçilirken kampanyasanın ana temalarından biri Derinya kapısının açılması ve kapalı Maraş’ın yasal sahiplerine iadesi idi. Bundan dolayı kamuoyundan ciddi destek aldı.

Konulan hedef, seçimden hemen sonra Sivil toplum örgütleri ve Siyasi partilerin tümünü buluşturdu. Derinya kapısı tek başına çözümün şifresi gibi dururken, Cumhurbaşklanı Akıncı ‘’Aylar içinde çözüm’’den bahsediyor hatta bazıları ‘’Çözüm oluyor kapıya ne gerek var’’ bile diyebiliyordu. Kısa sürede kapının açılacağı müjdesi bile geldi. Herkes ‘’Teşekkür’’ etmek çin sıradaydı, şahsım hariç. Kameralar dükkanıma kadar gelip ‘Niye inanmadınız’’ diye sorduğunda ‘’Kararın tarihi yok, tarihi olmayan bir durumla karşı karşıyayız’’ diye yanıtladım. Ardından eyleme 5 Bakanla destek veren CTP’nin ruhani lideri Sn. Talat ‘’Yeni kapıların açılmasına karşı olduğunu’’, söyledi. CTP- DP, CTP-UBP hükümetlerinde AB’den finansman çok kısa sürede sağlanmasına rağmen geçen 2 yıla rağmen ne ihaleye çıkıldı, ne de bir çivi çakıldı.

Dünyada da her radikal değişim ticaretle başlıyor

Umutların tükendiği anda küçük Esnaf yine devrede idi. Mağusa kara giriş köprüsü KTÖS ve Yeni KIbrıs Partisinin de aktif katılılımıyla bir eylemle kapatılıp da Suriçindeki tüm dükkanlar kepenk indirince, UBP- DP hükümeti AB’ye kapının açılacağına dair tahahütname vermek zorunda kaldı. Böylelikle AB verdiği parayı serbest bıraktı ve eylemin hemen sonrasında da ihaleye çıkıldı. Fakat çok yavaş hareket ediliyor, işler olabildiğince savsaklanıyordu. Açılacağı söyleniyor ama yine tarih verilmiyordu.

Yapılan açıklamalar sadece kamuoyunun gazını almak, sakinleştirmek, olayı soğutup millet uyutmak içindi. İşte bu noktada küçük Esnaf yine devrede idi: İş yapma umudu, güneyle ticaret yapma arzu ve beklentisi, 44 yıldır kapalı olan kentin birleştirilmesi için sokakta olması, siyasi haramileri ve statükoyu geriletiyor ve dünyaya mesaj verererek siyasileri kapı için adım atma konusunda zorluyordu.

dünyada da her radikal değişim ticaretle başlamadı mı? Devlet Başkanlarının toplantılarında ticaret ilk sırayı almıyor mu? Zaten Küçük Esnafın baskısı neticesinde bir önceki Liderler toplantısında 3 buçuk yıl sonra ilk kez ‘’1 Temmuz da açılacağı’’ müjdesi verilince herkes yine teşekkür yarışına girdi. Tam bu noktada ilk itiraz Lefke’den geldi: ‘’Aplıç bitmeden kapı açılamaz!’’. 3 buçuk yıl içerisinde kapı için kılını kıpırdatmayanlar Derinyanın açılışına itiraz ediyor ve ta baştan benimsedikleri Mağusa’yı rehin alma stratejisini zirveye vurduruyordu.

BM ve AB devreye girince kriz dolayısıyle sıkışan Ankara geri adım atarak beklenen onayı verdi

Ardından Eylül ayı içerisinde ekonomik sıkıntının ayyuka çıkması, küçük Esnafın piskolojik baskısı siyasileri bir kez daha harekete geçirdi. ‘’Kapı açılıyor’’ havası bu ortamda bir kez daha pompalanarak insanlar bir kez daha yanıltıldı. Pek çok çevre yine ‘’teşekkür ‘’ yarışına girip avuçlar patlarcasına alkışlarken kapı yine açılmıyordu. Çünkü Ankara’dan onay henüz gelmemişti.

Anastasiades’in ta başından verilen taahütlere sadık kalarak iş programını aksatmaması ve ‘’Biz her iki kapının da açılması için 10 güne kadar hazırız’’ demesi, bizim siyasi haramilerin paçalarını tutuşturdu ve Ankara’yı harekete geçirdi. Çünkü onlar bütün senaryolarını Rumların işi geciktireceğiini düşünerek kurmuşlardı. 3 buçuk yılda yapmadıkları işleri tam 4 buçuk günde yaptıklarını bizzat Tolga Atakan açıkladı. Kusura bakmayın ama ben illa ki birini alkışlaycaksam hala daha devlet olmanın gereklerini layıkıyla yerine getiren Kıbrıs Cumhuriyetinin ilgili kurumlarını alkışlamak isterim.

Bu noktada devreye BM Güvenlik Konseyi girdi ve New York’taki toplantıda baskıyı artırınca kapıları finanse eden AB de devreye girip ortak tavır koyunca kriz dolayısıyle sıkışan Ankara geri adım atarak beklenen onayı verdi.

Buyursunlar madem itiraz yok, 1 ay içinde Lefkoşa’da ki Mağusa ve Baf kapılarını açsınlar

Evet biliyorum, siyasiler bunu kabul etmeyecek ‘’Biz karar verdik’ diyecekler ama ben kendilerini bir samimiyet ve kabiliyet testine davet ediyorum: İşte Lefkoşa Belediye Başkanı Mehmet Harmancı ‘’Mağusa ve Baf kapısının açılması için anlaştık, Güvenlik Kuvvetlerinin de itirazı yok, herkes hemfikir’’ diyor ama biliyoruz ki bu topraklarda hemfikir olunca da kapılar açılmıyor. 3 yıl önce de ayni müjdeyi vermemiş miydi Sn.Harmancı? Buyursunlar madem itiraz yok, 1 ay içinde bu kapıları açsınlar. Kendilerini bizzat ben alkışlayacağım, hem de ellerim avuçlarım patlayıp davul olana kadar. Bunu yaparlarsa Kıbrıs sorunun çözümünde umutlanmak için de ciddi bir sebebimiz olacak!

Kapının açılması için 12 Kasım 2018 tarihi belirlenirken herkes bir kez daha teşekkür yarışına girdi. Avuçlar bir kez daha patlamış mısır gibi. Kampanyaya başından beri taraf olan Mağusa İnsiyatifi Cumhurbaşkanına teşekkür ediyor, Cumhurbaşkanı Akıncı da işleri kolaylaştırdıkları için dönüp Asker ve Hükümete teşekkür ediyor! Yaklaşık 4 yıl boyunca sürüncemede bırakan sanki onlar değilmiş gibi ve onlar alkışları alırken, konuyu onca yıl gündemde tutan küçük Esnaf unutuluyor, hatırlanmıyor bile.

Derinya kapısının açılışını selamlıyoruz

Biz küçük Esnaflar isim bazında resmi hiçbir makama teşekkür etmeyeceğiz ama Derinya kapısının açılma mücadelesine katkı koyan herkese teşekkür edip şükranlarımızı sunacağız. O kahramanların hepsini biliyoruz, onlar da kendilerini biliyor. Derinya kapısının açılmasını selamlıyoruz ve mücadelenin ikinci safhasına geçiyoruz: Kapalı Maraş’ın yasal sahiplerine bir an önce iade edilip bölünmüş şehrimizin tekrardan birleştirilmesi ve Mağusanın ortak geleceği için kavgamız devam edecek. Yaşasın Özgür Mağusa!

Yılmaz PARLAN