Mağusa Belediyesi’ndeki Toplantılar
Geçen hafta bayağı yoğun geçti. Öncelikle başlığa almadım ama daha önce de Belediye Meclisi toplandı. İmar Planı yanında bazı kararlar alındı. Bazılarına red oyumu verdim. Mesela su atıklarının anlaşmasının yenilenmesi olayına katılmadım. Romandis Şirketi ile olan andlaşma konusunda YKP ve TDP ittifakı olarak soruşturma gensorusu ve ihale dosyalarını görmemiz konusundaki talebimiz reddedildiği için, bu konuda “evet” oyumuz olamazdı zaten. İmar Planı’nı destekledim. Çünkü Mağusa’nın betonlaşma ile kısa zamanda Girne gibi betonlar içinde kalma riski her geçen gün artmaktadır. Belediye içindeki Kooperatifin de, bütçe detaylı açıklanmadığı için oluşumuna evet oyu vermedim, bunun detaylı tartışılması konusunda konsensüse varıldı. Bisiklet projesinin ise muhakkak ihaleye çıkılması konusundaki önerim de anlayışla karşılandı. Belediye Çatısı altındaki kooperatifin ise daha şeffaf olmasını istedim ve bunun tartışılması daha sonra yapılacak.
Dünya Bankasıyla İlgili Toplantı
Birkaç gün sonra geçen hafta Perşembe günü de Mağusa Kaleiçi konusunda bizleri aydınlatmak, Mağusa Kaleiçin’deki ekonomik potansiyeli harekete geçirmek için, Dünya Bankası ilgilileri biz Belediye Meclisi üyelerine bilgiler verdiler. Bazı projelerle olabilecek hizmetleri birlikte tartıştık. Dünya Bankası ilgilileri ile konuşurken şu prensipler de ortaya kondu:
-Bu etkinlik otantiktir.
-Paydaşlar arasında ciddi bir korporasyon olmalı
-Mağusa şehrinin canlanması ve hayatın geri gelmesi gerekmektedir.
-İstek-Motivasyon
-Güvence-İşletmecilik ve yetenekler gerekmektedir
-İnsan kaynağı açısından istek ve bilgi birikimi var.
-Buradaki Sivil örgütlerin herhangi bir örgütten daha da hızlı olması gerekir.
-Kültürel mirasla ilgilenen iki toplumlu komiteler ve üniversite(ler) var.
-Bu konularda fonlar mevcuttur ama verilecek krediler konusunda, bunların doğru yolda kullanıldıklarına emin olmaları gerekir.
-Planlama,Finans ve uygulama gerekiyor.
-Yapılandırma 20-30 yıla yayılabilir.
-Bunun yanında Kale-içinde taşımacılık da önemli.
-Bununla ilgili olarak Kaleiçin’de nüfus yapısı da önemli.
Bunun yanında Dünya Bankası ilgilileri bizlere Hindistan’daki Ahmedabad ile ilgili örnekler verdiler ve bu şehrin 1960 yılında hazırlanan projelerle değişmeye, 1997 yılında ise sonuç alınmaya başlandığını belirttiler.Mağusa Kaleiçi’nde ileride kurulacak kafeteryaların katı atıkları için sorunlar oluşacağı,ciddi problemlerin olabileceği de konuşma ve tartışmalarda eklendi.Lübnan’da da 2000 yılında benzer sorunlar oluştu.Mağusa şehrindeki tarihi eserlerin bilhassa ziyaretleri sırasında vergilerin alınmasıyla Belediye için ayrı bir kaynak oluşturulacağı da konuşuldu. Atıl durumda olan evlerin pansiyon ve moteller şeklinde kullanılması, bunlardan alınacak vergiler de gene tartışmalarda yer aldı.Yine bu bilgilendirme toplantısında politik liderliğin de önemli olduğu vurgulandı. Buradaki küçük başarılar aslında peşinden büyük başarıları da getirecektir. Mağusa Kaleiçi için ileride bir vakıf kurma da gerekebilir. Ortak girişimler ve insanların katılımı da oldukça önemlidir.Risklerin ya bertaraf edilmesi veya minimize edilmeleri gerekiyor.
Brexit’le İlgili Geothe Enstitüsü’nde Yapılan Toplantı
Brexit’le ilgili daha fazla çoğunluğunun İngiliz Üniversitelerinden geldiği öğretim görevlileri ile Almanya Büyükelçiliği’ne bağlı Geothe Enstitüsü’nde bir tartışma programı oldu. İngiliz Büyükelçisi de buraya avdet ederek bir konuşma yaptı ve hükümet olarak Brexit’i desteklediklerini söyledikten sonra belki de gelen bilimadamlarının Brexit’e karşı olduklarını bildiğinden (Fazla tartışmaya sebep olmamak için, benim düşüncem,u.ı) hemen toplantıdan işlerinin yoğunluğunu öne sürerek ayrıldı. Büyükelçi Stephen Lillie AB’den ayrılacaklarını ama Avrupa’yı terketmeyeceklerini konuşmasında vurguladı.İkinci bir referandum olmayacağını söyledi. İngiltere’nin Kıbrıs’ın üretmiş olduğu hellim ürününün %45’ini aldığını, Kıbrıslı resmi ilgililerle hizmet alışverişi olduğunu, 70,000 İngiliz vatandaşının devamlı olarak Kıbrıs’ı ziyaret etmekte olduğunu, İngiltere’de 300,000’ne yakın Kıbrıslının yaşadığını konuşmasında vurguladı. Daha sonra konuşan bilimkadını ve bilimadamları ise, İngiltere’nin AB ile işbirliğine açık olduğunu, Brexit uygulanırsa İrlanda’da şimdiki barış sürecinin de tehlikeye uğrayacağını ve Brexit’in birçok önemli sorunlar yaratacağını belirttiler.Bu arada Brexit’in uygulanması durumunda üslerin de çalışma ve uygulamaları ile 1960 yılından beri süren bazı koşulların da değişmeye açık olduğu katılımcılar tarafından öne sürüldü. Bazı yasaların değişmesi gerektiği söylendi. Kuzey İrlanda’daki Sınır Bölgeleri, barış süreci, bu uygulamadan dolayı tehlikeye düşecek diye iddia eden ve bunları istatistik verilerle ortaya koyan bilimkadını ve bilimadamları da oldu. Bir katılımcı zaten şu anda İrlanda’da 1998 yılından beri uygulanan barış sürecinin pozitif değil negatif bir barış süreci olduğunu,bunun da bozulabileceğini ortaya koydu ve sonuçta ya bir ikinci referandum olasılığı veya bir seçim olasılığı olduğunu, bu gelişmelerden sonra İngiltere’nin AB içinde kalması gerçekliğinin ortaya çıkacağını söyledi. Gene konuşmacılar aslında Bayan May’in AB’de kalma taraftarı olduğunu ama maalesef kararı alanların hükümeti terkederken onu çok kötü durumda bırakarak kucağına bir bomba bıraktıklarını belirttiler. Belli ki Brexit konusu İngiltere’de hala daha günün konusu ve tartışılmakta.
Sizlere Pazartesi günü açılacak olan Derinya Kapısı konusundaki görüşlerimi ve izlenimlerimi de yazacağım ama olması gereken barış süreci içinde, elbette kapıların açılması, ekonomik temasların da barış sürecine kaçınılmaz olarak hizmet edeceği gerçeği ve şartlar da bizi buna sürüklemektedir. 15 yıl önce olası bir andlaşma gerçekleşseydi, bir çözümün olması durumunda ortaya çıkması gereken sonuç, şu anda ekonomik şartların da bizi bu doğal sonuca sürüklemesiyle gerçekleşiyor. Barış ve çözüm süreçlerine, hizmet faktörü bakımından, şu andaki ekonomik temas da katkıda bulunuyor. Bilhassa Mağusa-Kaleiçinin ekonomik şartlarının iyileşmesiyle, barış ve çözüm süreci bir o kadar daha ilerleyecek, bu sonuçlarla, Maraş’ın açılması, sınır üzerinde de tavizler verilerek, adanın birleşmesi sürecine, yeni yeni katkılar ve de bir bütünsellik, daha da kendini isbat edecek. Tek bir bütünsellik içinde bir ülke, barış içinde yaşayan insanlarıyla huzura daha hızlı bir şekilde varacaktır.