Kıbrıs sorunu çözülmedikçe sorunlar çözülmez diyenler ilk kez belki de benim Kıbrıs sorununa dayanmayan çözüm yolu bulmak çok zor demem ve örneklemem üzerine saldırıya geçince duyulmuştu. Kimdi saldırıya geçenler derseniz başta CTP idi. Sorunların nasıl çözüleceğini bilmeyenler ve sorunların çözülmesinden zarar görecek olan çevreler bunu uydurdular ve UBP’nin değirmenine un taşıyorlar demeye başlamışlardı. Daha da ilginci TKP içinden de onlara katılanlar vardı. Hatta TKP içinden çıkan sesler giderek artmıştı.
TKP içindeki sesler daha da iddialı idiler. Onlara göre Kıbrıs sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülmez diyenler çözümü de Rum uzlaşmazlığına cesaret verdiği için engellemekte idi.
Aslında çözüm olmadan hiçbir soruna çözüm bulunamaz diyen hiç olmamıştı ve olacak da değildir. Koltuğu kapan ve koltuğu kapma yarışında herkesten oy almak için ilkeleri çiğneyenler aynı yolda buluşmuşlar bir birlerini suçlarken kullanıyordu.
Örneğin YKP çünkü deyip çözüm olmadığı için sorunların çözümüne engel olan sakatlıkları sıralıyordu ama Kıbrıs sorunu gibi bir dünya sorunu dururken sorunları çözeceğiz vaadinde bulunmanın sakatlığını bilyordu. Ayrıca çözümsüz ortamda tüm politikalarını Türkiye iktidarına havale etmiş bir idarenin Kıbrıs gibi başka bir yapıdaki ülkede ve yöneticilerine hesap soramayacak halde iken hangi halk sorunlarını çözebilmiş ki!
Ülke baştan sona yanlış yerleştirilmiş ve yağmur diye ağlayan ülkede yağmurdan dehşetle ürkülmeye başlanılmıştır çünkü yollar TC karayollarının mater planına göre yolları planlar, karayolu planlaması da ülke fizik planına göre planlanmıştır yani arazi de yollar da ithaldir. Tafik polisin işidir ve o Ankara’ya bağlıdır. Üniformasından usullerine ve aldığı emirlere göre trafik yürür. Keşmekeş dünyada en çok kişi başına araba sayısına sahip ülkelerden biri yaptı bizi ama araba başına yakıt tüketiminde en azlardan biri iken kilometre başına yakıt tüketiminde rekor kırdık ve en kirli çevrelerden birisi de ülkemiz oldu. Toplu taşımacılığın olmadığı tek ülke mi diye araştırılan olduk.
Gene de ülkemiz en çok toplu taşımacılık projesi palavrası atılan ülkedir de…
Dünya çapındam büyük lider diye konuşulan ilk Denktaş her derde rağmen havamızın temizliği ve denizimizin temizlik ve güzelliği eşsizliği diye konuşurken ABD dünyada çevre kirliğliğine sanayisi olmadan en çok katkıyı yaptığımız için uyardı. Arkasından da dış yardım alarak sürekli hava kirliliğini ölçmeye başladık. Ğlkemizin havasının kirliliğini bile görememiş körler diye damgalanmışız da haberimiz yok!
Sırayı bir izleyin ve görün ki her cins bilgide sakatlığımız var.
Bu kadar karmaşa ve gerçeklerden kopuk yaşama şunu anlatır: ülkenin işlerini yabancılara ihale ettik, dertlerini sıraya koyup da öğrenmeye bile vaktimiz olmuyor.
Bunu izlerken bir de başbakanın üniversitesinden hukukçu diye mahkemelere bilirkişi raporu ve ifadesi veren rütbeli öğretim görevlileri yarışa katıldılar ve bize ülkesinin hukukunu öğrenme zahmetine bile katlanmadıklarını ama Kıbrıslara hukuk dersi ve notu verdiklerini gösterdiler. Nasıl olsa çözüm dedikleri hayale kavuşunca ortadan kalakacak bir KKTC için bir de hukuk derdi mi çekecekler!
Başbakan hukukçu imiş. Bir de kitap yazdı. Aradım içindeki yerli hukukun karakterini bile zahmet edip göstermemiş! Ne gerek var? Nasıl olsa geçici…
CTP de zaten Türk partisi. Adı Cumhuriyetçi Türk Partisi değil mi?
Elbette Kıbrıs sorunu çözülmeden ülke sorunları çözülmez. Çünkü etkisiz yetkisiz bir idare var. Siyasilerin işleri “kimdir be bunlar” demek yani onlar seçim kazanır da biz kazanmasını bilmez miyiz?” sözüyle kendini anlatıyor. UBP dalkavukluğuyla seşim kazanır, biz daha iyisini yaparsak biz de kazanırız sözüyle anlatılabilir. Seçimlerde bunu ifade etmekten de çekinmezler.
Onun için kim ağzını açsa eninkiler de aynını yapmadı mı ulan diye tepki yaratır ve susturucu olur.
Efendiler sizin bu halinizle çözüm mözüm olmaz. Çözüm diye bir adlandırılabilecek şey gerçek bir Kıbrıs devletine izin verir. Onu tartışmayı bile ihanet sayan insanlarla çözüm gelmez.
