Anti- Taksimci Türk Milliyetçileri -4- Ulus Irkad

841

AHMET GÜRKAN VE AYHAN HİKMET

Ahmet Gürkan ve Ayhan Hikmet’in Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmak için yeraltı faaliyetlerine karşı olmaları, bu konuda aynen Dr İhsan Ali gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin korunmasını savunup istemeleri onların bir gece evlerinde öldürülmelerini getirir. Çok ilginçtir, bu iki avukat başka bir ideolojiden veya başka bir yeraltı örgütü mensubu değillerdi. Şu da ilginçtir, araştırması yapılsa bu iki avukat, o kendilerini vurduranlardan ve vuranlardan bile daha da yurtsever ve gerçekten daha da milliyetçiydiler. Gelgelelim ki  canilere göre bir tek ayıpları vardı ve kendilerini, bilhassa vurduranlardan,Kıbrıs konusunda ayrı veya farklı düşünüyorlardı. Onlar milliyetçi düşünmelerine rağmen anti-taksimciydiler. Adanın bütünlüğünden yanaydılar. Hayır, sosyalist, Komünist değillerdi… Anti-taksimciydiler… Ve onları vurduranlar için bu öldürülmelerine uygundu. Çünkü bu iki avukatı vurduranlar gerçekten de taksimciydiler ve gerçekten Kıbrıslıtürklerin gelecekte yokolup yokolmaması onlar için bir mana ifade etmiyordu…Onları vurduranlar Kıbıslıtürklerin ortadan kalkmasıyla ilgilenmiyorlardı…Onlar Kıbrıs’ın bölünmesi ve başka bir ülkeye birleşmesiyle daha fazla ilgileniyorlardı. Nitekim bu istedikleri 1974 yılında gerçekleşecekti…

Çıkardıkları Cumhuriyet Gazetesi’nin ilk sayısında  (16 Ağustos 1960) şunlar yazılmıştı:

“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilanı gibi tarihi bir hadiseyle yaşıt olarak yayım hayatına atılan “CUMHURİYET” büyük Atatürk’ün

“Yurtta Sulh Cihanda Sulh prensibine ayak uyduracak ve yurdumuzun, Kıbrısımızın, Akdeniz’de barışın en güzel örneğini  vermesi için yayım yoluyla gayret sarfedecektir”.

Yukarıda yazdıkları ilke veya ilkeler etrafında mücadeleye başlayıp da bilhassa Bayraktar Camisi de Taksimciler tarafından bombalanınca, vurulmalarına sebep olan çıkardıkları Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazı ise şöyleydi (9 Nisan 1962):

“…Evet, tekrar ediyoruz:

Bomba hadiselerinin sorumlusu alçak, adi ve satılmış herifin kim olduğunu aklı selim sahibi herkes tahmin etmiştir. Bu alçağın, bu satılmışın kim olduğunu aklı selim sahibi herkes  tahmin  etmiştir. Bu alçağın, bu satılmışın yüzündeki maskenin indirileceği gün yakındır. Ve o gün geldiğinde bu alçakça bomba hadiselerinden dolayı Türk toplumunun sorumlu tutulamayacağını kat’iyetle ifade edebilecek olan yine biz olacağız”.

Ahmet Gürkan ve Ayhan Hikmet’le liderlik arasındaki fikir ayrımı 1962 yılında Bayraktar Camisi’nin bombalanmasıyla yukarıda da görüldüğü gibi ayyuka çıkar. Özker Yaşın bu konuda Nacak Gazetesi’nde “Bayraktarım” diye bir şiiri yayımlanır… Ama çok yakın arkadaşı olan Ayhan Hikmetle aralarında geçen konuşmalar ilginçtir (Sf.727):

“Nacak’ta şiirimin yayımlandığı günün gecesinde Peristerona’daki evimize Ayhan Hikmet ile eşi Sabiha misafirliğe geldiler.

Sabiha Peristeronalı olduğu için Ayhan özellikle hafta sonlarında arada bir köye gelir kayınpederinin evinde kalırdı. Köyde kaldığı gecelerin çoğunda eşi ile bizim eve misafirliğe gelirlerdi. Çeşitli konular üzerinde konuşup tartışırdık.

O geceden aklımda kalan izlenim, Ayhan’ın Nacak gazetesinde “Bayraktarım” adlı şiiri yayımlamamı eleştirmesi ve bunu bana “hiç yakıştırmadığını” söylemesidir.

Ardından söylediklerine ise iyice şaşırdım:

-Sen o şiirini yanlış bilgilere dayanarak, yanlış bilgilerle kandırılarak yazmışsın. Çünkü Bayraktar ve Ömerge camilerine bombaları Rumlar değil Türkler koydular. Bu söylediğimin doğruluğunu kanıtlayacak belgeler var”(sf.727).

Ahmet Gürkan ve Ayhan Hikmet de aslında milliyetçi aydınlardandılar ve onlar da anti taksimci kanattandı. Daha sonraları Dr İhsan Ali ile bir parti kuracak olan Ayhan ve Ahmet Muzaffer Gürkan aynı zamanda bilindiği gibi Cumhuriyet adlı bir de muhalif gazete çıkarmaktaydılar.

 

-DEVAM EDECEK-