Asgari ücret saptandı. Bazılarına göre yüksek veya olabileceğinin en iyisi ama asgari ücretliler mutsuz oldu. Hem de daha fazlasını ummadıkları halde…
Bu arada haberlere göre OXFAM yani dünya refah seviyesinin hesaplarını yapan kuruluş da servet dağılımının araştırma sonuçlarını açıkladı.
OXFAM’a göre en zengin 26 kişinin serveti 3milyar 800 milyon yoksulun servetine eşit oldu.
Serveti 1 milyar $’ı geçen kişilerin serveti %12 arttı, 3milyar 8 milyon toplam serveti olan yoksulların serveti ise %11 azaldı.
Yani dünyada sefalet arttı.
Ülkelerde kamu gelirleri, servet gelirleri denilen servet, kurumlar ve örgüt vergileri gibi olanlarda gerileme oldu ki bu hükümetlerin suçudur. Bir ’doların vergisi 4 cent’e düştü. OXFAM adlı uluslararası kuruluş 43 zenginin servetinin dünyanın yoksul yarısına eşit olduğunu açıkladı.
Bu acı tabloda bizim tümümüz o zenginlerin yanında hiçe indik ama bizim yönetimimiz de kurucu meclisten başlayarak vergi yasalarını değiştirdi ve servet sahiplerinin vergi yükünü oransal olarak azalttı ve zenginlerden daha fazla vergi almayıp ekonomimizi hızlandıracağını müjdeledi. Şimdi de vergi yasaları elleniyor. Ancak kamu harcamaları için yeterli kaynak ayrılacak mı diye bir endişe belirtilmiyor.
Kazanç vergileri oranı kazanç arttıkça %90’a kadar çıkacak cetvel kaldırıldı ve her yıl dolaylı vergilerin hemen hemen her kişinin eşit ödediği hale gelmesi için arttırılması sağlandı. Kazı ürkütmeden yolacaksın taktiğini güdeceklerini tutanağa bile geçirdi idiler. Devam ediyorlar.
Yani bizi tek bir zenginimiz o çapta zengin olmasa da vergi cenneti olarak değerlendirdiler.
Böyle bir dünya barış yüzü görmez, mutluluk da soyut bir kavram olmaz. Büyük gelir dağılımı uçurumu yüzünden insan ne yapacağını bilemez çünkü refah için zenginlerin bol olduğu ülkelere özenilir ve onların adaletsiz ve insafsız politikaları bazı muhteris insanların çabalarıyla artan servetlere sahip olmak hırsıyla yoksulların ülkeleri de zengin ülkeleri izlerler. Önlerindeki rezaleti görmezler ve onların daha zengin olmaları için yapılacakları yaparlar. Sonunda da silah ve entrikalarla iktidarda duranlar ayakta kalmak için silahla elde edebilecekleri kaynaklara ulaşma amaçlarıyla savaş tehlikesini artırırlar.
Yani hem sömürüye çanak tutulur hem de savaş olasılığı artar. Adamız bunun güzel bir örneği etrafımızdaki doğal gaz rezervi uğruna donanma dolaştırmaya başladılar bile…
IŞID açıkça dini istismara da dayanarak terör yaratırken yapay zekâ gündeme geldi ama en zengin ülkenin içinde insanların sefaleti arttı. Azalmadı.
Türkiye Ortadoğu’ya batınca yoluna ABD çıktı ve Dolar TL’yi eritti. Biz de zenginlerin politikasına hayranlığımız yüzünden zenginlerin politikalarını uygulamaya başlayan Türkiye’yi izlemeğe zorlandık ve sosyal adaleti koruyabilmek için gereken önlemleri bir kenara koyarak ama ayni ülkelerdeki popülist politikaları da bırakmayarak sözde düşük gelirlileri koruyucu önlemler uygulamaya başladık. Hükümet yapabildikleriyle öğünürken halk acısının dindirilmediğini bağırmaya başladı ama kafa değişmedi.
Reagan- THACHER politikalarının alternatifi yokmuş gibi kamu gelirlerini azaltacak adımları attık, kazanç vergilerini artırıp çok az oranda uygulandığını bile bile asgari ücretten vergi artışını bile unutmadık. Artık uygulanmayan asgari ücretten %12 vergi keseceklermiş. Vergi kaçağı akıl almaz oranlarda (bazılarına göre %80) anlamsızlığını bile hesaba katmadık. Ne yapsalar genel kamu gelirlerinin adaletsizliğini etkilemediler.
Bu gidiş sefaletin artmasına ve savaşlara gidecek. Gazetelerimizde haberleri okuyoruz. Bilmem hangi diktatör veya ceberrut halkın dikkatini dış tehditlere çekerek sultasını uzatmak istemekteymiş. Bunların yüzde onu doğru ise başımız derttedir. Bakın bir ceberrut bir başka ceberruta çekil yoksa… demiş, diğeri de okyanuslar ötesine destek atışı yapmış. Şakası yok fırtına gibi tehditler etrafımızda… kaçıncı olduğunu unuttuğumuz konferansta bir bölgede düzeni sağlama konferansı düzenlemiş! Çare mi? Refah farkı azaltılmadıkça tehditler azalmayacak.
BM ve uluslararası kurumlar var güçleriyle hesap verebilir devletler olabilsin diye uğraşır ama çoğu yardımcı olmadığı gibi popülist dalganın sorunlarıyla da didişir. Onun için umut Kaf dağının ardında…