yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYakalanamayan gelişmeleri ile Çin ve Suriye – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yakalanamayan gelişmeleri ile Çin ve Suriye – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Peşinen itiraf edecem: bu makalenin başlığı seçilirken, ilgisiz veya konuların farkında olmayanlar göz önünde tutulmadı. Daha çok, ilgilenen veya ilgilenirmiş gibi görünüp, ezberli kuramın ötesine geçemeyenler için tamamlayıcı olguları olan yazının başlığı olarak anlaşılmalıdır. Onca gelişmem içinde, zaman zaman elbet medya teşvikiyle de önemli gelişmelerin de gereken haber niteliğine ulaşmaması sonucu, kaçırılan önemli haberler de mutlaka olacaktır. Hat ta, haberi dahi yapaılmama dereeesine sokulacaktır. Genellikle, tek eksenli, ezber kuramlı algılarla bilgileri karıştıranlar, çok yönlü taramayı pek sevmeyenler, sisemin veya tarafcıl eksenin de istemeden gündem tutsakları halaine gelirler. Dünyada bolca haberleştirilen, fakat, önemli gelişmeleri de ya yoğunluktan veya tarafcıl seçkiler nedeniyle, ötenelen birçok başka bilgielr de beraber gelişip, yok saydırtılma paradoksu da olmaktadır. Bu yazımı, Çin ve Suriye üzerinden, yoğun gündemleşmelere karşın, kaçırılan önemli bazı ek bilgilerle, kafanızdaki ezberin dahi değişme olasılığından anlatı bulacaksınız.***

Son dönemde ençok karıştırılan ülke Çin! Bazen abartılı gelecek belirsizliğinde dolaştırılan veya hala eski ezberle takılıp sömürge yeni ülke Çin karışıkları, tüm yorumlarda nerede ise kafalarda dolaşmaktadır. Hala, bazıları Çini, gerikalmış katagorili ve kalitesiz ürün üreten ülk boyutundan çıkaramıyor. Batının teknolojisi ile sömürgeleşip kendilerine has karşık Çin anlatan nice insana raslıyorum. Hat ta, Aynen ABD eksenli yapısal ölçeklerle de ölçüp ona göre yer bulmakla uğraşanlar da vardır. Çinin, öteki Kapitalist ülkelerle ilişkisini, Yeni Sömürgeler metropol tipi anlamında kavrayan önemli sayıda hem de adına sol diyen kesimler de vardır. Bundandır ki Çin üzerinden gerek aBD Rekabeti, gerek se gelişimiyle ulaştığı yeri ezbercilerle, aktarmacı bilgielrle sınırlayanlar yanlışlarla karşımıza Çin fenomenini çıkarmaktadırlar. Hala, hem de eski Maocuların bazıları Çinin Batıya bağlı olmasından söz etmeleri kadar yanlışların da olması eksra bir acayipliktir. Hele de Çindeki Kapitalisleşme ile devlet kontrolu kamusal ikilemleri, belli ki ezberlerde olmadığı veya Amerikan eksenli tek boyutun dışına çıkamayanların olması sonucu, bu düşünsel sancıları yaşamaya devam edeceğiz.Öyle ki Çinin hala teknolojik bağımlılığı veya geriliği ile Yükselen Çin kuramlarının ötesine gitme duvarları kırılamıyor. Buna bir de son dönem belirli Batı emperyalist sermayelerin ticari savaşa da girmeleri ile bu kağosa ek bir etken de katılmışken….

Bu kafa yapısı nedeniyle, son Çinin Ayın Karanlık bölümüne araştırma uydusu göndermesi dahi kafaları tetikleyemedi. Halbuki, bu girişimin sonucuyla Çinin bilinen klasik batı bağımlı düşük teknolojik algısının bu gelişme ile çoktan kırılması gerekirdi.Hele de “büyüyen dev” denilirken, yeni sömürge gibi sunma çelişkisi de sistemin ezber eğitim kuramının nedenli işlevde olduğunun kanıtıdır.

Çin, kendi kurallarıyla gelişip, Kamu kontrolu dış sermaye yatırımıyla da genişleyen bir ülke. Artık, Kapitalist genel ekonomik işleğişte Çinin gerçekliği imkar edilemez. Bunu nedenli görmezden gelinirse gelinsin, kendinen has kurallarıyla, Çin teknolojik olarak da oldukça geliştiği, Bilgisayardan uzaya, askeri alandan üretim boyutuna oldukça kendine has yapılanmayı da gerçekleştiriyor. En basitiyle, ikibinlerde Batı Emperyalist çevreler, Hindistan ve Çini kulanarak, orada Orta sınıf geliştirip tüketimi teşvikle krizi hafifletme planı ezberletildi. Unutulan, Özellikle Çinin kamusal denetim gerçeği, orada da üretim ilişkileri olup sadece dıştan gelecek sermayeye de bağımlı kalamıyacağı, düşünsel ve felsefi olarak Çindeki yaratıcılık hep yok sayıldı. Bu dıştalama ve sömürgesel tipi ülke görme karışıklığı, Aya hem de karanlık bölümüne gönderilen robotla, yapılacak araştırma gücüyle, birilerine aslında mesaj vermesi gerekiyordu. ABD resmi çevreleri bunu alsa da kendilerine bilimci ve özellikle iktisatcılar hala Çinin yerine araştırma metotlarında yerine koyamamaya devam ediyorlar.

Son yaklaşık 11 Finans Kapital kriz yaşanmışlığı ile kanıtlandı ki Çin dendiği gibi ne yeni sömürge nede tam ABD tipi kapitalist ülke olmadığı ortaya defalarca serildi. Yine, Çinin politik tutumlarıyla yaşanmakta olan genel krize dahi etki yapacak kapasitededir. Üstelik, Finansman ekseninde de Çinin gücü artık tartışılmazdır. Bunlar değişik dönemlerdeki vuran dalga krizlerinde anlaşılmasına karşın “AB krizindeki gibi” hala Çin gereken konumuyla yerine konulmadı. aBD düşmanlığı veya ezberci söylem sınırlarında asılı brakıldı. Son Çinin Ayaın karanlık yerine kondurtuğu uydu ile yeniden değerlendirilmesi gerekirken, bu haber kısa haberlikle geçirildi. Oysa, bu gelişmede başka Kapitalist ülke olsa, günlerce muhteşem söylemlerle iyice probagandalaşmada salanacaktı.Biraz ilgilenenler dahi Çinin uzaydaki bu son gelişmenin farkında dahi olamadı….

Tüm bu eksiklikler ve ısrarla hala tek boyutlu ABD hegemonik algı probaganda kısgacı sonucu, öteki rol nasıl ki Suriyede Esat kazanırken ve Rus iran etkisi ortadayken, bunlar yokmuşcasına hep ABD nin ne yapacağı algıyla kuşatılıyorsak, günümüz dünyasında da gerilemekte ve krizi yönetememesine rağmen, hala tek eksenli ABD cepesiyle bakışla sınırlı brakılmaktayız. Öteki önemli gelişmeler de ya küçümsenmekte veya hiç haberleştirmeyerek yok saydırtılmaktadır. Örnek, konumuz olduğu için de Çinin büyüme yüksekliği nedeniyle yaşanmakta olan Kapitalistfinans krizinde önemli dengeleme gerçeği fazla öne çıkarılmadı.

Kısaca; Günümüz dünyasında hem rekabet, hem kriz ve hem de eşitsiz işleyen “ki bunuda çoğu Marksis geçinenler dahi unutuyor” taşların sarsıldığı ve Çin olayının da gidrek kendini hisetirdiği ortaya çıktı. Son Ay hamlesiyle de denilen teknolojik zayıflık ezberi de çoktan bozulması gerektiği sonucunu da herkesin gözünün içine soktu. Yeter ki tüm gelişmeelri izleyerek yorum yapıp tamamlayıcı öngörü yapma şansını iyi kulanalım.*****

Gelelim daha yakına; Son günlerde Suriye yine gündemde. Ağırlıkla Türkiyeleşme gerçeğimizi de düşünürsek, daha somutlaşan Doğu Fırata nezaman girileceği çevresinde konu dolaştırılıyor. Öyle ki karışık mesajlı ve kendi içinde dahi tutarsızlıklarla dolu ABD çekilme hamlesi ile artık Türkiye ve ilgilendirme derecesine göre bizde Suriye, Doğu Fırrata Türkiyenin girip hem de Kürtleri “tertipleme” politik kahramanlık gündemine takılıp kaldık. Brakın nasıl olacağını, ABD çevrelerindeki çelişkili haberler veya Türkiye Amerikan diplomasisinde olanların direk aktarımı dahi silikleştirildi. Suriye demek, Amerika madem çekiliyor, buraya Türkiye girecek probaganda ezberinde sonuçlar konuşuluyor. Hele de Türkiyede, böylesi bir gelişmede muhalefet partileri de hemen Hazırola geçtiler. Daha da kısırlaştırma şu: Hem Türkiye hem de Amerikan yetkilileri tutarsızca konuşuluyor ve bunların yansıtılması bile yok edilme çabasında. Türkiyede daha ileri gidilerek “Amerikaya hat bildirme” yalanına dahi baş vuruldu…

Ziyaretler, yeni çıkış aramalar ve Doğu Fıratla Kürt anticiliği uçuşup ordan oraya savrulurken, kimse gerçekten Suriyede ne olduğunu, şimdilik belirleyici hale gelen kesimlerin ne yapmak istediğine kimse bakmıyor. Dahası, tartışılan yerin Suriye olduğu, IŞİD karşıtlığı denilirken, gerçekte Kürtler konulduğu da gizlertilme kandırmacası da yapılmaktadır. Geziler ve demeçlerle hangisi doğru hangisi yalan dahi ayrışamayacak açıklamalarla Suriye oynunda politik aşmaz sahnesi oynanırken, gerçekte başka önemli gelişmeler de oldu. İdlip!

Şimdi de kafamıza Doğu Fırat denetimi ve Kürtler konulup, hegemonik hesaplar görmemiz engelenirken, başka gelişmeler de yaşandı. Herkesin kafasındaki idlip adeta sildirtildi. Oysa. Astana zirvesi ile idlip anlaşması yapılıp, Türkiyeye görevler verilip, ordan da “başarı” hikayeleri çıkartıldı. Şimdilerde şu idlip Anlaşmasını soran yok.

Algı Doğu Fırat üzerinden Suriye oynanırken, biraz ötesinde Batı Fırat banbaşka gerçekler yaşıyor. Hani Türkiye cihatcıları silahlandıracaktı ya, bu işler karıştı. Türkiye bu görevi alıp yandaş oluşturduğu yapıyla Nusranın devamı olan yapıyı tasfiye edeceği yerde, çıkan çatışmalarla yeniden Türkiyenin desteklediği ve “ılımlı” dediği cihatcılar ordan oraya savruldular. Oysa, birçok yandaş askeri uzman durmadan “idlipte kurulacak tanpon bölgede etkin olacak yandaşlarla, Doğu Fırata yönelik de” saldırılar hesaplıyordu. ÖSO tipi eğitilen Suriyeli ve dış Cihatcılar, bu defa yine öteki hakiki radikal cihatcılar karşısında yine yenildiler….

Tankları ve başka askeri araçları da alan Nusra devamlı Elkaydeciler, şimdi idlipte önemli hakimiyet kurdular. Bu önemli gelişmedir. Rusya, Suriye ordusunu durdurup, Türkiyenin isteği ile bölgenin Silahsızlandırılmasını kabulendi. Türkiye bu rolu alarak, Cihatcıların yok edilmesini belki engeledi. İdlipin Suriye ordusuna geçişini erteledi. Fakat, istediği kendi kontrolundaki cihatcılaştırma veya “ılımlılaştırma” politikası da iflas oldu. Bu önemli gelişme nedense medya alanında tartışılmadı! İdlipteki emirliğin cihatcı gerçeği ile ÖSO tipi yeni yenilginin sorgusu yapılmadı. Ama, Doğu Fırat Kürt hamlesi ısrarla isteniyor. Tabi ki Amerikan onaylı! Rusyanın da ışık yakması da şart.

Unutmayalım: Afrin işkaline de Rusya ışık yakmasa olmazdı. Buda bizim yandaşlama haberciliğine girmedi. Kimse konuyu Suriyenin geleceğine de yönlendirme eyliminde değil. Ama, herkes Doğu Fırat derken, şu unuturulan idlipte alınan yenilginin de sorgusundan kurtulunmuş olundu. Suriye girdabı da böyle bir şey.oyuncu durumunun da farkında olmama sonucu da oluştu.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
357AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin