YKP Sekretarya üyesi Alpay Durduran Kıbrıs sorunundaki son gelişmeleri değerlendirdi. Açıklama şöyle:
Akademik bir çalışmada yaptığı konuşmada dışişleri bakanı 35 yıl istemedikleri bir yapıyı görüştüklerini açıkladı. Görüşmeler iki bölgeli federasyon amaçlı yapılmıştı. Ancak tarafların aslında öyle bir federasyonu kendilerinin göre yorumlayıp ilerlemeye çalışmışlar ve gene ayni noktada imişler. Yani bundan sonra da görüşürlerse istemedikleri bir amaç için uğraşacaklarmış. BM ise onlardan hazır olduklarını kanıtlamalarını istermiş ki onlarla temasta imiş. Nitekim temaslarda o da hazır olduklarına ikna olmamış. Ancak hâlâ hazır olmayanı tespit edip ilan etmemiş. Hâlbuki BM sürekli iki tarafı da üstüne düşeni yapmamak ve bir iyi taraf görünme çabası ile diğer tarafı suçlatmak çabasıyla suçlama niyetiyle dolap çevirmekle suçlamıştı. Hem de BM genel sekreteri iki taraf liderlerinin arasında durarak basına bu değerlendirmeyi yapmaktan çekinmemişti. Taraflar ise BM özel temsilcisini suçlamıştı.
Bilindiği gibi BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda Kıbrıs’ta çözüm için BM görevlidir ve Kıbrıs’ta barış gücü görevi bulundurmaktadır. Dünyanın Kıbrıs ile ilgili devletleri de statükonun sürdürülebilir olmadığını belirten tarafları BM parametreleri çerçevesinde çözüm bulmaya çağırmakta ve desteklemektedir. ABD kendi kongresinin kararları uyarınca da çözüm için çalışmak zorundadır ve her yıl kongreye gelişmeleri rapor etmektedir. Onun için güney tarafına silah ambargosu bile uygulamaktadır.
Onun için dışişleri bakanı dünyanın istediği bir cins yani anlaşma sonrasında geriye bir Kıbrıs devletinin sakat olmadan yaşamasının sağlanacağı bir cins çözüm amaçlanmalıdır yoksa kandırmaca ile diğer tarafı suçlu gösterip dünyayı çözüm isteğinden vazgeçirmek bir konferansla değil büyük bir olayla olası olabilir.
Taraflar ise aslında 45 yıllık görüşmelerle veya olaylarla kendilerini oyalamış oldular. Özersay da dahil hep oyalamaya katkıda bulundular. Soruyor ‘Rum tarafının statükodan canı yanıyor mu?’ Hâlâ anlamadıysa anlatamaz da. Biz de ona soralım ‘Türk tarafını canı yanıyor mu?’ Yoksa canları yansa da zaman içinde daha avantajlı bir amaç için mi zamana oynuyorlar? Çünkü Türkiye ‘garantiler de masada olacak’ dedi. Ne demek oluyor da Türk tarafı asla vazgeçmeyiz diye bülbül oldu? Anlaşılmaz mı ki statüko sürdürülemez de olsa biz inat edeceğiz? Hâlbuki bizim tarafta açıkça çözüm ile refah ve ilerleme için bile federasyon desteklenmektedir. Kamu reformu için bile çözüm olmadan bir şey olmaz diyenlere yetkililer yanıt peşindedir.
Ne yazık ki Kıbrıs sorununu irdeleme konferansında bile sorun eksik boyutları ile ele alındı ve dışişleri bakanı da o boyutları ele alıp aydınlatıcı olmadı. Siyasetin yetiştirdiği en iddialı kişi olsa da aydınlatmadı.
Dışişleri bakanı aydınlatıcı olmağa gayret göstermelidir yoksa o da kurnazlıkla hem görüşüp hem de karşı tarafı tek sorumlu olarak göstermeyen diğerlerinin yanında yer tutmaya devam edecektir.
Evet Kudret Özersay Kıbrıslılara büyük zaman kaybettirenlerden birisi olmaya devam ediyor. Ben beceririm iddiasında idi belki ama sonuç sıfırdır.