Geçmişten sızan bilgiler nasıl yönetildiğimiz ve yönetilmekte olduğumuzu ifşa etti – Alpay Durduran

5163

Çok dikkat edilir anlaşılmasın diye ama bilgiler durmaz sızar. İsteyen ve görmesini bilen görür ama korku miskin değil miskin eder ve unutur. Psikologlara göre rahatsız edici bilgiler unutulmak istenir ve bir kenarda bekler.

1977 yılında eski yönetimin hukuka bağlı memurların tasfiyesi için açık bir çaba vardı ve emeklilik yasasının yapılması sırasında kolay ve erken emeklilik ve tabii yüksek haklar sağlanarak onlardan kurtulmayı başardıydılar. Çok azı siyasete dayanarak kalmıştı ama yüksek emeklilik ki Rauf Denktaş’ın kişisel baskısıyla alelacele meclisten geçirilmişti, sıkıntılar yaratmıştı. Onun için emeklilerin yeniden istihdamı engellenmek istenmişti. Liyakat denilen şeyin önemi hiç kalmadığı için kişinin emeği de düşülmeden aldığı maaş çok görülmüştü. Ancak arkalı biri olunca çare tükenmezdi.

Bu kez Denktaş adamı Halil Fikret Alasya’yı memnun etmek için Ankara’ya uzanmış ve Bakanlıklararası Kıbrıs Koordinasyonuna başvurarak onun emekli olmasına rağmen ödenmesini sağlamıştı. Bilgiler TAK’ın ünlü kurucusu Sait Terzioğlu tarafından arşivinde sakladığı belgelerden yayınlandı. Tipik istihbarat belgelerinde aynı konuda bir istihbarat belgesi de UBP’nin Denktaş’ı yanız bırakıp güçsüzleştirmek isteği için de olay ihbar edilmekte idi. KTFD bir parlamenter rejime değiştirilmişse de seçimin galibi ve kendisinin kurduğu UBP bir başbakanla yürütmeyi devralmışsa da Denktaş ipleri bırakmamıştı. Ondan kurtulmak için UBP’nin muhalefet ile dirsek teması kurduğu ileri sürülerek erken emekliliğin sorunlarını çözme çabası komplo olarak tanımlanmakta idi.

Tipik ve herkesin bildiği ama boyun eğdiği gerçek de istihbaratla ortaya serilmekte idi. Kıbrıs’taki siyasi olaylar Ankara’dan izlenip düzenlenmiş ve Alasya’nın ücreti temin edilmişti.

Şaşılacak bir şey yok. Çünkü bugün de bakanlıklar arası koordinasyon vardır ve bazen sektör sorumluları diye anılmaktadır. Ancak onların bakanlıklarımızın bağlı olduğu TC görevlileri olduğuna göre bizim bakanlar işsiz kalmaktadırlar ve sorumluluk Türkiye’nindir diyenlere kızıp bağırılmaktadır.

Şimdi de devletin üç yıllık programı Türkiye’de hazırdır ve bizimkilerin gidip imzalamaları için takvim konuşulmaktadır. Lakin sorumluluk Türkiye’dedir diyene bizimkilerin muhalefeti bile hayır bizimkiler sorumludur diye eleştirmeye devam etmektedirler. “davul benim omzumda tokmak elçinin elinde, o vurur bize gürültü etme derler” deyip istifa eden Özker Özgür’ün partisi bile sorumluluğu ve sorumluyu gizleme yarışındadır. UBP ve diğer muhalefetten de sesler kurnazca kolay olan yerli siyasileri suçlamayı zor olan Türkiye siyasilerini suçlamaya tercih etmektedirler. Belgelerde itham edilen UBP de arada bir hükümette olsaydık Türkiye’den paraları alırdık diye övünmektedir.

Şimdi sırada polisin muhaliflerimizi Türkiye’den gelen emirle kovuşturmasına geliyor. O istihbarat raporları çalışıp insanlarımız tüm bilgileri çoktan Türkiye’ye gönderildiği için kolayca suçlanabilecektir. Bize ne diyecek olan sıcak suya elini sokmayanlar da bilsinler ki bu duru yargıyı da saracaktır. Yargı da ayak uydurmaya başladığında sıranın ne zaman ve nasıl bir bahane ile geleceğini bilemeyeceklerdir.

İstihbaratın kaynağı Vehbi Serter kim derseniz çok ilgisi varmış gibi o Kıbrıs Türk Tarih Kurumu yönetim kurulu başkanı idi. 5 Temmuz 1977’de ihbarını kişiye özel yapmıştı.

Başkanlık rejimini tercih edip bizi tekrar pusulalar devrine indirgemek istiyorlar. Ancak başkanlık rejimine döndürmek isteyenlere bir sürpriz oldu, Anastasiyades de başkanlık rejiminden yana tercihini koydu ama hemen o gibiler karşı çıktılar. Bize başkanlık şart ama Kıbrıs’a olmazmış!