Kıbrıs’taki olayları NATO talimnamelerine veya özel harp psikolojik savaş yöntemlerine göre yorumlamak -8- Ulus Irkad

1095

Özel Harp Dairesi-TMT ve Türkeş-MHP İlişkisi

Türkiye Kontrgerillasının 6-7 Eylül 1955 tarihlerinde de faaliyet gösterdiği ve o terör dalgasından sonra artık azınlıkta olan farklı kültürlü insanların Türkiye’yi terketmeye başladıkları bir gerçektir.Olayların kilit ismi Oktay Engin adlı şahıs devlet memuru olarak 1980 darbesine kadar görev yaptı (Kılıç,2007,89). MHP, Özel Harp Dairesi ve Kıbrıs’ta kurulan TMT ve Mücahit Ordusu  arasında da direk ve indirek bağlantılar vardır. Bu konuya girerken bunları da görmek ve Özel Harp Dairesi örgütlenmesi içinde MHP’nin bayağı önemli bir yeri olduğunu vurgulamamız gerekmektedir. Aşağıdaki tarihsel kronolojik sıralama da bizleri haklı çıkaracaktır. Türkiye’de MHP’nin güçlendiği bölgelerde farklı mezhepsel grupların olduğu görülmektedir.”1980’de cezaevlerinde yapılan bir ankette, “sağ militanlar yani  “Bozkurtlar” arasındaki memur oranı %14.2 idi (solcular arasında bu oran %8.8’di) ve bu oran devlete MHP’nin militan kadrolarını yerleştirmenin boyutlarını göstermesi açısından dikkate değer. Yine MHP ve Ülkücü Kuruluşlar iddianamesine göre, “Çeşitli toplumsal kesimlerin maddi yönden güçlük içinde bulunan bireyleri üzerinde cezbedici bir görünüm kazanmasına, ülkücülüğün adeta bir meslek haline gelmesine neden olmuştu”. MHP’nin hükümette bulunduğu dönemlerde elde ettiği büyük güç sayesinde yandaşlarına iş, para, eğitim olanakları sağlaması militan sayısını arttırmasında belirleyici bir unsurdur”(Parlar,2006,116).

“Paramiliter “ölüm mangaları”nın 1965’ten itibaren tırmandırdığı “terör” eylemleri ne bir “sapma” ne de “özerk” programa dayalı stratejidir, “Kapitalist sınıfın, iktisadi kaynaklarını halk kitlelerinin zararına tasarrufu mücadelesinde gerekli görüldüğünde kullanmak üzere saklı tuttuğu bir silahtır (Parlar, 2006,118). Ülkü Ocaklarının Kültür Komitesi Başkanlığının bir raporunda aşağıdaki yazı ilginçtir.

“Toplum içinde kendini yalnız hisseden ve dayanacak bir çevre arayan kişiler ve toplum içinde horlanan, aşağılanan kişiler bir teşkilat içinde yer alıp, onun gücüne ve dayanışmasına ortak olmak isteyebilirler… Yöneticiler bu konuda hassas davranmalı ve bu tip kimseleri teşkilat bünyesinde bulunsun veya bulunmasın milletimizin menfaatleri doğrultusunda kanalize etmesini bilmelidir”(Parlar,2006,120).

“Kontrgerilla yöntemleriyle emekçilere karşı sürdürülen savaşta Özel Tim, JİTEM, Çevik Kuvvet gibi askeri örgütlenmelerin yanında yarı askeri bir örgütlenme olan MHP’nin de önemli bir görevi vardır. Her kademesinde istihbarat örgütleriyle içli dışlı olan bu parti, örgütlenme modelinden mücadele yöntemlerine kadar tamamen üzel savaşın ortaya çıkardığı bir partidir. MHP’nin değişmez lideri Alparslan Türkeş, Özel Harp Daresi’nin önceki kuruluşu olan Seferberlik Tetkik Kurulu’nun önceki ilk subaylarındandır. Yine Türkeş, Amerika ve Almanya’da özel eğitimden geçmiş bir özel harpçidir”(Hiçyılmaz,1997,111)

Özel Harp Dairesi’nin ilk illegal gizli, eylem sahası 6-7 Eylül olaylarının çıkış noktası olan Kıbrıs adasıydı. Özel Harp Dairesi olaylardan üç ay önce adada sivil unsurları örgütlemeye başlamıştı. Özel Harp Dairesi’nin subay ve astsubayları özel harp tekniklerini adada pratiğe dökmeye başlamışlardı (Kılıç,2007,92). Yani demek ki buradan çıkardığımız sonuç şudur, Özel Harp Dairesi Kıbrıs’ta EOKA’dan da önce faaliyete geçmiş durumdaydı ve emekli Albay İsmail Tansu’nun da dediği gibi “Aslında Hiç kimse uyumuyordu”.

Aynı şekilde Yunanistan Özel Harp Dairesi de adada örgütlenmeye başladı. 1955 yılında Yunan “Koyun Postu” (Gladio) mensubu Grivas’ın “Rumlardan bir yeraltı örgütü kurmak için adaya geçmesiyle başladı”. Kısa sürede adadaki Rum gençlere özel kamplarda gerilla eğitimi veren Grivas, Kıbrıslı Savaşçıların Ulusal Birliği (EOKA) örgütünü kurdu”(Kılıç, 2007,93).

“EOKA’ya karşı Özel Harp Dairesi’nde görevli subaylar da gizlice ve başka kimliklerle adaya gidiyorlardı. Özel Harp’çi subayların öncülüğünde Kıbrıslı Türkler de, bu sürede Kara Çete, 9 Eylül ve Volkan gibi örgütler kurdular”(Kılıç,2007,93).

“Gizli örgütün kurulması çalışmalarına başlayan İsmail Tansu, detaylı bir proje hazırladı. Özel Harp Dairesi’nin kuruluşunda da temel alınan Amerikan askeri yönergelerine göre hazırlanan ve Kıbrıs İstirdat Planı adı verilen projede örgütün lideri ve diğer kadroların tespiti, kurulacak gizli karargahlar  ve diğer bilgiler yer aldı”(Kılıç, 2007,94).

Tansu’nun, “Aslında Hiç kimse uyumuyordu” adlı kitabında da Alparslan Türkeşle arasındaki ilişki kitapta şöyle anlatılmaktadır:

“Milli Savunma Bakanlığı’ndan isteklerimiz genel olarak silah ve mühimmat konusunda olurdu. İhtiyacımız olan silah ve mühimmat listesini Salih Coşkun Paşa’ya verdiğimiz zaman, hemen onların kayıttan düşülmesi işlemlerini tamamlatır, Bakan Ethem Menderes’e onaylattıktan sonra bize verirdi. Biz de, bu evrakla Milli Savunma Bakanlığı depolarından teslim aldığımız silah ve mühimatı güney kıyılarımızda tesis ettiğimiz gizli sevk merkezlerine gönderir depolardık.

Bu normal olmayan işlemlerin silah depolarıyla temas ettiğimiz sırada, öne sürdüğümüz maske hikayelerine rağmen, bazı subayların dikkatini çekeceğini ve kuşku uyandırabileceğini düşünmüyor değildik. Nitekim, 27 Mayıs 1960 ihtilalini yapmaya hazırlanan subayların kulaklarına bu konu; “Adnan Menderes özel sivil militanlarını  silahlandırıyor” şeklinde fısıldanmıştı.

Bu sebeple de ihtilalci subaylar başarılı oldukları takdirde, ilk planda, başta Daniş Paşa omak üzere, Özel Harp Dairesi’nin bütün subaylarını göz altına almayı önceden kararlaştırmışlardı.

Ben, 27 Mayıs İhtilalinin ilk günü bunu öğrenince, hemen Milli Birlik Komitesi’ndeki arkadaşlarımla ve bu arada o gün Başbakanlık Müsteşarlığı’nı üstlenen Komite üyesi Alpaslan Türkeş ile görüşerek, Özel Harp Dairesi’nin fonksiyonunu ve ne gibi işlerle meşgul olduğunu anlatmıştım. Komiteyi tam zamanında uyarmak suretiyle büyük bir skandalı önlemiştim”(Tansu,88-89).

1 Ağustos 1958’de oluşturulan TMT’nin en üst seviyedeki dört kişilik ilk hücresi içinde, Bozkurt kod adıyla Yarbay Rıza Vuruşkan, Ağrı kod adıyla Fazıl Küçük, Toros kod adıyla Rauf Denktaş ve Kıbrıslı Doktor Burhan Nalbantoğlu bulunmaktaydı (Kılıç, 2007,95).

Vuruşkan’ın elinde, Genelkurmay İkinci Başkanı Cevdet Sunay’ın imzası olan bir görev talimatı vardı:

“TMT lideri Vuruşkan; Kıbrıs Türk toplumunun Rumların EOKA örgütünün saldırılarına karşı can ve mal güvenliğini sağlamak ve TC Hükümeti’nin izlediği Kıbrıs politikasını desteklemek maksadıyla, Kıbrıs’ta gizli silahlı bir yeraltı örgütü kurmakla görevlidir.

-Lider (Rıza Vuruşkan) bu örgütü Türkiye’den emrine verilecek uzman muvazzaf ve yedek subaylarla kuracak, eğitecek, silahlandıracak ve yönetecektir.

-Lider, bu gibi gizli yeraltı örgütlerinin kendilerine mahsus ve nizami olmayan özel kuralları çerçevesinde, görevin gerektirdiği her türlü yetkiye sahip bulunacaktır.

-Gerek Türkiye’den gönderilen subaylar ve gerekse Kıbrıs’ta örgüte alınan kişiler liderin bütün emirlerine kayıtsız ve şartsız uyacaklardır.

-Lider Kıbrıs’ta, TMT’ye veya Türk toplumuna yönelik; hainlik, casusluk, bozgunculuk, soygunculuk, gasp veya eşkiyalık gibi girişimlere fırsat vermeyecek önlemleri önceden alacaktır.

-Bu gibi faaliyetlerin olması halinde, suçları sabit olanlar, liderin oluşturacağı özel bir kurul tarafından cezalandırılacaklardır. Ancak,ıslah edilmedikleri için ortadan kaldırılması olursa, bunun için Özel Harp Dairesi Başkanı’ndan izin alınacaktır.

Talimat açıkça örgüt lideri Vuruşkan’a istediği kişiler hakkında ölüm fermanı verme yetkisi veriyordu”(Kılıç,2007,95-96).

 

KAYNAKÇA

Kılıç, Ecevit (2007) Özel Harp Dairesi, Türkiye’nin Gizli Tarihi, Güncel Yayıncılık,İstanbul.

Hiçyılmaz, S. (1997) Susurluk ve Kontrgerilla Gerçeği, Evrensel Yayınları,İstanbul.

Tansu,İ (?) Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu,Galeri Kültür, Lefkoşa.

-DEVAM EDECEK-