26 Mayıs Pazar günü yapılacak AP seçimleri ayni zaman da bizim burda Avrupalılar ailesine katılmak istediğimizin bir göstergesi olacak. Pazar günü herkes kendi dünya görüşü çerçevesinde oyunu kullanacak kullanmalıdır da.
Bu çerçeve de seçime katılacak olan AKEL’in tabuları kırarak aday gösterdiği Niyazi Kızılyürek, Yasemin Hareketin’den Şener Levent ve arkadaşları. KSP’den Mehmet Birinci ve Kazım Öngün AB değerlerini bu ülke de hakim kılmak için aday oluşlarını selamlar hepsine başarılar diliyorum.
Farklı gruplardan insanların AB değerlerini bu ülkeye getirme iddiası için kollarını sıvaması demokrasinin olgunlaşmasını da beraberinde getirecektir
Kırmızı Pasaport hedefine ulaşıldı, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı aktive edildi
90’lı yıllarda Yeni Kıbrıs Partisi Alpay Durduran öncülüğünde bir avuç insan ile birlikte ‘’Kırmızı pasaport ve Avrupa’’ politikalarını gündeme getirdiğinde toplumda bir heyecan yaratmış, bazıları da ”Hayal görüyorsunuz” demişti. Çok iyi hatırlıyorum baba Denktaş bu politikanın önünü kesmek için ilk seçimde şu politika ile toplumun karşısına çıkmıştı: Dört dörtlük seçim ve Avrupa!
O günden bugüne Kırmızı Pasaport hedefine ulaşıldı sanırım almayan kalmadı. Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı aktive edildi ve uluslararası haklar insanımızın hizmetine sunuldu.
O yıllarda bu politikaları seslendiren insanlardan biri olarak herkesin bu seçime mutlaka katılıp oyunu kullanması Avrupalılar Birliği ailesine katılmak istediğimizin bir göstergesi de olacaktır.
Katılımın yüksek olması Avrupalılar ailesine ne kadar arzulu olduğumuzu göstermekle kalmayacak uluslararası camianın da hareketlenmesine yol açacaktır.
Seçime katılmak Avrupalılar Birliğine katılmak istediğiminizin göstergesi olacak, statüko’nun bilindik ayarlarını da bozacaktır
Kırmızı pasaport ve Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlağın’dan sonra sıra AB değerler birliğinin en üst halkası olan insanhakları ve evrensel değerlere gelmiştir. Bu hedefe ulaşmak bizi 45 yıldır içinde bulunduğumuz belirsizlikten kurtaracağı gibi karanlık tünelin dışına da taşıyacaktır.
Tercih bizimdir ya bu karanlık tünelin içinde kalıp yok olup eriyip gideceğiz. Ya da tünelden çıkıp AB değerleriyle buluşup çıtayı daha yukarılara insanca yaşamanın onuruna erişeceğiz…
Seçime katılmak ayni zamanda statükonun bilindik ayarlarını da bozacak kurulu düzeni ciddi şekilde sarsacak tünelin ucunda ışığın görülmesini sağlayacak çağdaş dünyayla buluşmanın adımlarını bize getirecektir.
Bilindik yöntemler ve bu siyasilerle çözüme ulaşamayacağımız artık ayen beyan ortadadır.
Suçlama oyunu ile Kıbrıs sorununu çözmek hayal ötesidir
Kıbrıs sorununu çözme iddiasında olanlar zaman içinde statükonun birer parçası haline gelmişlerdir .
Bu konudaki en son örnek Sn Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Seçilirse ‘’Kıbrıs sorununu çözemezse bir daha aday olmayağını’’ açıklamış seçildikten sonra da ‘’Kıbrıs sorununun aylar içinde çözülebileceği’’ mesajını vermişti. Fakat gelinen noktada her iki hedefden de ciddi şekilde sapmıştır. Bırakın çözümü artık görüşme bile yapılmamakta, gelmiş geçmiş tüm siyasiler gibi o da suçlama oyununa katılıyor 45 yıldır bilinen politikalara sıkı sıkıya sarılıyordu. ‘’Dünya yanlış yapıyor’’ açıklamaları gazetelerde çarşaf çarşaf yer alıyordu.
Tabi ki Dünya yanlış yapmıyor biz statükonun parçasına dönüşüp kurulu düzeni devam ettirmek için dünyayı suçlamayı bir politika olarak görüyoruz…
Gücü güçle dengeleme politikalarını hayata geçirebilir siyaset arenasını bu sorunu çözmeye zorlayabiliriz
İşte bu yüzden kurulu düzene çomak sokmak ve ayarlarını bozmak istersek bize çizilen bilindik politikaların dışına çıkmak Avrupalalar ailesine katılmak istediğimizi Pazar günü yapılacak seçimlerde yoğun bir katılımla gösterebilir
böylece gücü güçle dengeleme politikalarını hayata geçirebilir siyaset arenasını, güç merkezlerini harekete geçirebilir bu sorunu çözmeye zorlayabiliriz.
Bilinmelidir ki güç merkezlerini devreye koyamadığımız sürece statükoya hep mağlup olacağız!
Çocuğunun,göç etmesini istemiyor ailenin geleceğini düşünüyorsan sınırın ötesine geç ve oyunu kullan güzel kardeşim. Unutma belirsizlik kader değildir gelecek ellerimizdedir. Kırmızı pasaport ve Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığından sonra AB içindeki insanhaklarına, evrensel değerlere ulaşmak yoğun aktif katılımla mümkün olacaktır.