Hem Türkiye’de hem bölgede hem de doğu Akdeniz’de karışıklıklar – Ulus Irkad

963

Aslında belki daha önce de yazmıştım. 2014 yılına kadar güya liberal ve özgürlükçü değilse bile ılımlı, sakin politikalar uygulama zorluğu geçirdiler.Birçok konuda sessiz kaldılar. Sonra Kürt Sorununda fire vererek, kendilerinden talep edileni yerine getiremeceyeceklerini anladılar ve masayı devirerek Türkiye’de 12 Eylülde benzerini gördüğümüz baskıcı bir idareye doğru yol almaya başladılar. Önce “Hendek” dediler ve  Kürtleri ezmeye çalıştılar. Hendek operasyonlarında yüzlerce Kürt gencini öldürdüler. Sonra ansızın bu sıkışma devam ederken bir gece beklenmedik bir  şekilde darbe yaşandı. Tuhafı şu ki her görüşten insanı cezalandırmaya başladılar. Aslında FTÖ’cüler kendileri içindeydi ama siyasi kanadı bulunmayan bu hareketin bir şekilde birçok üyesini hapislere atmaya başladılar. Onbinlerce insan hapislere atıldı.  Gene asker içinde büyük bir temizlğe giriştiler. Asker sola karşı acımasız olurken bunların karşısında boyun eğdi. 2014 yılında sertleşmeye başlayanlar, darbe senaryosuyla daha da sertleştiler ve nitekim arkasından da “Tek adamlı Başkanlık Rejimi” geldi. Anayasa da buna uygun olarak sertleştirildi, halka verilmesi gereken söz, yetki ve karar tek bir kişi üzerinde toplandı. Herkes artık internette bile yazdıklarından hesap verir duruma geldi. Bu arada Meclis pasifleştirildi ve meclisin elindeki haklar tek adamda toplandı. Tek adam ise elbette istikrarsızlık demekti ve Türkiye bu istikrarsızlığın bedelini  elindeki maaşın alım gücü azaldığında, önündeki tabak küçülmeye başladığında anlamaya başladı.İçteki huzursuzluk Türkiye ekonomisini de sarsmaya başladı.Belli oldu ki FETÖ’cü denilen darbe olayı sadece bir kurguydu ve Türkiye’yi daha fazla baskı altına alıp, baskıcı bir rejim getirme planıydı. Herşey kılıfına çoktan uydurulmuştu.

İçteki huzursuzluk bu defa bölge ülkeleriyle temas ve huzurun düzenini dağıttı. Suriye sorunundan ötürü kendi güvenliklerini sağlamaya çalışan Suriye Kürtleri bu defa da bir Kürt Cumhuriyeti kurulmasından korkan Türkiye’yi her bakımdan önlerinde buldular. Türkiye, El-Kaide’nin bir kolu olan “Isid” kanadına destek ve silah vermeye başladı. Oysa bu örgüt tüm dünyanın tepkisini üzerine çeken katillikleri, cinayetleri ile meşhur bir güçtü. Isid bölgede kontrol kurunca bu defa da mazlum azınlık ve farklı unsurlara karşı acımasız olmaya başladı. Yezidiler ve Süryaniler bu canilerin hedefi oldular. Binlerce Yezidiyi öldürdüler, kadın ve çocukları esir alıp pazarlarda sattılar, onların ırzlarına geçtiler.

Aslında tüm bunlar Türkiye’deki egemen kesimin stratejik Derinlik dediği vizyonla olmaya başladı. Erdoğan BOP’un Orta Doğu’daki mimarı olarak övünmeye ve Suriye’de hak iddia etmeye başladı ama dediğimiz gibi Kürtler tüm bu gerici ilerlemeleri engellediler. Bu kafa yapısı Türkiye’de ekonomik sorunlara da neden oldu. TL döviz karşısında değer yitirmeye başladı. Dolar, sterlin ve Avro oldukça değer kazandılar çünkü Türkiye tümüyle istikrarsız bir ülke haline geldi. Türk halkı İstanbul seçimlerine ikinci defa bu gerçekler eşliğinde gitti. AKP ve RTE’nin aldığı yenilgi aslında bilhassa 2014 sonrası görülen başarısız politikaların ve de çağa ayak uyduramamanın bir yansıması oldu. Mursi’ye ağlayanlar, onun gibi halklarının insanca yaşamasını engellediler ve onun durumuna düşmek için  hızla hedefe onun gibi vizyonsuz ve çağa uygun olmayan politikalarla ilerliyorlar. Tek adam maalesef faturanın esas müsebbibi kendisi olmasına rağmen faturayı başkalarına kesmeye çalışıyor. Zahiri sebepler arıyor. Sorunun göbeğinde kendisi olduğunu göremiyor. Şu anda belediyelerin birçok etkin hakkını ellerinden almayı yürürlüğe koymaya çalışıyor. Aslında yenilgisini politik alanda da yaygın  bir şekilde hızlandırmaya çalışıyor.

İstanbul seçimleri domino etkisi yaratacak ve Türkiye demokratikleşme sürecini yaratarak tekrar çoğulcu demokrasi ve ekonomik yükselme olarak yol alma sürecine yeniden başlayacaktır.

Unutulmasın umut önemlidir ve her doğan gün yeni bir umudu da başlatır ve yeşertir.