yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKarabasan hikayeleri dinler gibiydim! – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Karabasan hikayeleri dinler gibiydim! – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yılın en büyük günü ile en küçük gecenin yaşandığı Cuma gecesinden yazıyorum. Önümüzdeki Pazar Türkiyede adından çok daha yük alan seçim de gerçekleşecek. Daha doğrusu, Sandık darbesiyle tekrarlanacakdır. Haftanın akışkan son günü olan Cuma ikindini, peşpeşe akışkanlıkla haber banyosu yapıyorum. Gelip geçen haberlerle, hem yerel hem de genel sunuşları dinliyorum. Garip Paradoks Kıbrıs Türkiye eksenine bir Karabasan gibi oturdu. Onca önem yüklenen, rejim imajıyla büyütülen İstanbul tekrarlanan belediye seçimi, nedense onca Türkiyeleşmeye ve işbirlikci yalaka yarışına karşın, K. Kıbrısta bu önemli siyasal konu karşılık bulmuyor. Tıpkı öteki Türkiye gerçekleri veya tam aksi Kıbrısdaki yaşanan olguların Türkiyedeki konumu gibi…..K. haberleri Saray ile dış makam kılıç oynuna veya hep arada köpürtülen köpük halindeki gerçek adı Varoşa Türkçeleştirilip Türkiyeleştirilen imgesiyle Maraş yeniden gündeme konuldu. Tuhaf gelecek, ancak, K. Kıbrıs gündem gerçeğine uygun akışkanlık haberlerde harmonileşiyor. Türkiyede ise her şey Pazara adeta eksik kalmama adına yarışa konuldu. Hele bu ikili eksende yalanın fiyatı ve büyüklüğünü ölçecek araç bulmak da zor! Ama, yaşam da bunlarla şekileniyor. Bir Karabasana girilip, gerçeklerin pandoraya sokulup, sıkı sıkı kontrol edilen, yalanlarla Göbelsi yeniden tekrar tekrar dirilten hikayeleri yeniden dinlemek de zorunda kalıyoruz. Bunun da nedeni, okuyucuya bir şeyler yazıyorsak, birielri de bu kısgaçtan farklı gerçeklerle yüzleşmek istiyorsa, onlara gereken önemi de verme adına, bu karabasanlaşan haber hikayelerini de dinleyerek gerçeklerle kıyaslama da bize kalıyor.

  1. Kıbrıs ve Türkiye hep kendi gerçekleriyle yabancı olan, fakat, siyasal yapı olarak saydamlaşma yolunda mesafe kaybeden iki coğrafyanın biütünleşme hikaye halinde yazılıyor. Artık şu basit ve anlamlı cümle Göbelsi mezardan diriltiyor! “Uluslar arası hukuktan doğan haklarımız”. Gerçekten de öyle. Önce Grantörlüğğü bulandırıp başkalaşıp yalanla kısırlaştırıp tedavi yapıldı. Şimdi, her şovenist veya başka amaçlı hamle ile de ayni kavramlar kulanılıyor. Nedense en gerçek olan teslimiyet ile Türkiye rejiminin gidiş yöne hep uzak tutulma korkusuyla çıkarın devamı sağlandırma kuralı tabulaştırıldı.

Son günlerde, Özellikle de Yıldızlarda gezip kendini “Türkiyeye anlatma” sevdasında olan Tufan dörtlü hükümeti Çavuşoğlu hamlesiyle yerlebir oldu. Ardından hep tartışmalı olup “Londra davetlerini ret eden” Ersin de makama geçer. Resmen girişi ile Dangadünga söylem dönemi de hemen başladı. Ayni cümlede birbirine ters kelimeleri kolayca bulma demeçleri peşpeşe geldi. Bunlar başta mizah veya önemsememe duygularıyla da karşılık buldu. Fakat, iş daha da önemsenecek karışık sözler uçuşunca, bu defa gündem şeklendi. Nede olsa, “Bakanlar kurulu denilen” kararlar ve yapılacak hamleler pratiği de karşımıza geliverdi.

Isıtılan ve ısıtıldıkça daha bir köpütülen esas adı Varoşa, Türkiyeleştirilen adıyla Maraş tekrardan gündeme sokuldu. Aslında, mesaj şu: Türkiyenin eğer fırsat bulunursa, K. Kıbrıs başta olmak üzere istenilen siyasi sonuca ulaşım haberi oluyordu. Anımsarsanız: Bayramın ilk günü Duvar Gazetesindeki Musa Özuğurlunun dört Türkiye Kıbrıs siyasi olasılığında bunun ikisi için son kararlar gayet münasipti.

Konu yine Maraşın sonuçta açılma politik girişiminin ilk sözleri gibi geliyordu. Doğrusu, Türkiye baştan şu ikili tutumu hep korudu: Birincisi, Maraşı aslında 74 Fetihcilik hareketinde ele geçirmemesi şartı da vardı. Bunun zaten tutumu, Tüm bölgelere nifus yerleştirilirken, Maraşa yerleştirilmedi. Etrafı telelerle örülüp resmen B.M. kararlarıyla da direk sorumluluk Türkiyeye verildi. Fakat, Türkiye zamana oynayarak ve alınan Güvenlik Konsey ile yapılan anlaşmalara uymayarak, Varoşayı vermeyip, tam aksi yağmaladılar. Buna yönelik 84 ve 92 Yılındaki Güvenlik Konsey kararları dahi alındı. Denktaş Kipriyano anlaşmalarında da bu mevcut. Yetmez se, birçok görüşmede ve geçici kararlarda hep Maraş ayrı konu olarak konuldu. Türkiye direk olmasa da zaman zaman K. Kıbrıs yapısıyla isgana denetiminde aşma girişimi yapıp sonra geri adım da attı.

Tüm bunlar yokmuş gibi, yeni pişkinliklerle ve yalanlar da tatlılaştırıp zehir gibi sunarak, bu bölgenin açılıma girmesi ve Kuzey Kıbrıs yönetimince denetlenmesi tekrar tekrar ısıtılıyor. Kocaman yalan la resmen “uluslar arası hukuk hak” denilip de Göbels yeniden diriltilmektedir. K. Kıbrısta Yıldızlarda dolaşan Tufanı hayalinde boğup yeniden Dangadüngalı Ersin koltuğa oturunca, hem Varoşa hikayesi hem de Türkiyeleşmenin gidişatı tekrardan hızlandırma perendesi alındı. Hele de muhalefetin öylesine bir çizgiye çekildi ki konuşacak sözleri ve içerkli geleceklerinin politik tükenmişlik zamanında da oluşunun etkisi de çoktur.

Bu arada, K. Kıbrıs resmen önümüzdeki yılın saray seçimi sürecine de resmen çoktan girdi. Kutretle bazı çevrelerin flört yapış şekli veya Akıncının saray eksenindeki kıpırtıları bunu canlandırıyor. Fırsat kolayan başta Mehmedali de sahaya indi. Dikat edin, hepsi resmi eksenin değişik oyuncuları olarak soyundular. Ozaman, konu bulmak ve saldırmanın da rejime dokunmadan kalan alanında bulunması da gerekiyor. Öyle bir örnekle başlandı ki evlere şenlik! Kutret Hazretleri hükümeti dahi bozarken düştüğü tuş, muhalefet olmama ve gerçeklerle ilgilenmeme sonucu, kolayca atlatıldı! İstenen krizli yönetim de kuruldu. Kutret daha önce de kendine has görüşmeler yaptı. Özellikle de Türkiye yetkilileriyle gelecek hesaplar için işbirlikci pazarlanma adına gerçekleşti. Ozaman, akıncıdan tıs çıkmadı. Fakat, Anastasiyadis ile yenilen yemek sonrası, saray kızıyor bazıları da şahlanıyordu! Kimse şu soruyu soramadı: Neden ayni tutun TC yetkilileri olunca gerçekleşmedi? Örnek; Hükümeti değiştirme adına dahi Kutret Çavuşoğlu görüşmesi saray tarafından neden görmezden gelindi?

Her olaydaki paradoks tekrarlandı: Güneye veriştir, Türkiyeyi görmezden gel! Ayni tutum K. Kıbrıs geneline dek uzanır.Buranın defaktosu değiştirme veya direk müdahaleler Türkiyeden yapılırken, eşitlik istenme veya müdahale etme sözleri duyulmazken, olsun olmasın hele de Türkiyeye yaranma adına Güneye veriştirme senfonisi bozuk akorlarla sık sık yapılmaktadır. Egemenlikten tutun asimilasyona dek yapan değil karşıta veriştirilerek böylesi kültürleşme ve politikleşme oluşturuldu.

Akıncı elbet kızacak! Yalnız, Ayni tavrı hele de kendine yine bilgi verilmemesine karşın Kutretin yaptığı görüşmelerle de durulacaktı. Oysa, iş Güney olunca öfke ortaya çıkmaktadır. Kutret se birieri itiverdikçe yapmayacağı çam devirme kalmayacak. Bunu hep gösterdi. Zaten, makamı da böyle aldı, politikaya da öylesine girdi ve sarayı da hedefe korken bakışı bu oluyor. Değişen bir şey yok. Sadece teslim olan muhalefetin eleştirisel alanı daraldı, duyarlığı cılızlaştı.*****

Girişte de dedim: K. Kıbrıs 21 Haziran gecesine dek Türkiyedeki siyasal önemi oldukça ağır olan İstanbul yerel seçimine pek odaklanmadı. Hat ta, batı basınındaki önemi derecesinde yer bulmadı. Tabi ki bu bir şeyi değiştirmiyor: Türkiye 23 Haziranda yeniden yapılacak İstanbul belediye başkan seçimini yapmaya çalışacak. Çalışacak diyorum ki yapıldıktan sonraki yaşanabilecekler de başka bir kuşkularla dolu karabasanlık hikayeler yazdıracaktır.

Gerçekten, son Türkiye İstanbul tekrarlatırılan seçim, dünya litarütürüne önemli bir sayfa olarak yazıldı. Seçimin tekrarlanma hikayesi oldukça reytink adaylı filime adaydır. Probaganda dönemi de bu seçimdeki anormaliklerin kurallarını yazma belgesi olarak kolaylaştırılır.Devletin tüm olanaklarıyla Binali yanında yer alışı, Valilerin dahi devlet değil de Binali yandaşı olarak çalışması, gerektiğinde baskı ile polis kulanım esrumanları hepsi seçimdeki yapılış şekil bakımından önemli belgelerdir. Seçimlerdeki başka olma özeliklerdir. Bağımsız Kızılayın yandaş adaya destek veya bağımsızlık andı içen Cumhurun hem de en sert diliyle porobagandada sahada oluşu, bazı önemli başkaların ilk örneklemleridir.

Konuyla alakalı birçok yazı yazdım. Son dönemdeki hem de onca reklama rağmen protokol ile de hiçeleştirilen karşılıklı tartışma prokramı yeni bir örneklem oldu. Son günlerin herkesi ona bağlı terörist diye hapse dahi atan devlet, birden bir aday lehine Öcalan kulanım itifak garnütürü oldukça tarihsel ibret sayfasıdır. HDp desteğini kırma adına yapılan girişim ile probaganda aygıt kulanımı, devletin nedenli itifaksal kayganlıklar içinde olduğunun son kanıtlarından birisidir. Pazar gün sonrası, geriye dönüldüğünde söylenecek çok örneklem bilgisi dolu dolu olarak tarihseleşecektir. Daha seçime iki gün var ve nelere gebe olunduğu da tam net değildir. Eğer, bir ülkede devlet ve görevlileri seçimin iyi geçmesi için uğraşması gerekirken, tam aksi bir aday peşinden tüm olanaklar kulanılıyorsa, bu seçim gerçekten tarihi önemi çok. Yapılış süreci ise İstanbul basit belediye başkanlığının da çok ötesine geçtiğini işaret etmektedir.

Nerden bakarsan tutarsızlık şarkısı artık bu seçimle roman haline geldi.Hele de kalkan başbakanlık gerçeğine rağmen, Başbakanlık kiralık aracının seçimde kulanılma normaliği karikatürlerin hayalini dahi aşar. Tüm bu olumsuzluklara karşın da oyların yarısı enazından karşı kulanılma gerçeği ile de bildik otoriter rejim kitle taplosuyla da çelişen başka bir yaşanmışlık da gerçekleşmektedir.Kutsal yargı lafı da tıpkı Uluslar arası haklıyız hikayesi gibi artık anlamsız hale sokuldu. Ayni şartların dahi tekrara neden olmama veya bir zarfta dört pusulaya karşın tekinin iptali, bildik hayal ezberleri dahi çoktan yerlebir yaptı.

Bu koşullarla yapılacak seçim elbet yapılış şekliyle sonu da ileriye yönelik fay hatlarını zorlayacaktır. Birçok sorun hem de önemlileri dahi seçim sonrası beklentisine konuldu.Böylesi ağır yük sonrası hem iktidar hem de muhalefet bloklarında kırılma gayet normal hale şimdiden geldi. Bunların devlet eksenli oluşu ise ilerde başka muhalefet eksenlerin de doğmasına fırsat veriyor.Bunları seçim sonrası daha net gözleme şansımız var. Fakat, acı olan, tüm anormalerin normalmış gibi kabulenme tehlikesi de vardır.

Karmaşanın çok, yalanların gerçekleri teslim alması ve bilgisizlikle hareketli tepkilerin oluşu, karabasan zeminini derinleştirmektedir. Bol hikaye yazılsa da bunların gelecek yanıtında siyasal karşıt  örgütlenme eksikliği nedeniyle öngörmeme kuralı da güçlü hale geldi. Buda, Krabasandaki derinleşmeleri fark ederken, çıkış ışıklarını da bilsen, bunun yaşamsal karşılığı siyasal örgütlenişteki eksiklikle tamamlanmamış hikaye şeklinde filmin sonunun belirsiz olmasını da oluşturmaktadır. Bakalım. Pazardan sonra gözlerimizi yeni haftaya açarken, sonuç veya sonuçsuzluk nedeniyle nasıl bir dünyayı konuşacağız? Dikat ederseniz, yaşanılanlarla ve biriken süreç gerçeği sonuçsuzluk kelimesini de gayet normal şekilde eklemek gereksimi çıkmaktadır. Demokratik ve aydınlık bir umutla Pazartesi yeniden klavye başına geçme umudumla.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
360AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin