Suriye ile ilgili gelişmelere iyice kapıldık. Akdeniz veya Ortadoğu hegemonya alan savaşının elbet etkileri burayı da sarsacaktır. Taabi ki hem duyarsız K. Kıbrıs kamuoyu hem de uluslar arası çok yönlü gelişmelerin de kısgacında kaldım. Sonuçta, sadece Suriye deyil, birçok gelişme olmaktadır. Üstelik, bazıları da K. Kıbrısta olmanın sonucu, direk alınacak dersler de özde olmaktadır Tam da Suriyede ateşkes ilan edilip geçici zamanla da işaret edilirken “tabi ki savaş demenin tehlikesi gibi ateşkesi de resmi siyaset ret eksenine koyma gerçeği de etkili manipüle oluşturdu” öteki olaylara da deyinme olasılığını artırdı. Üstelik, K. Kıbrıslı olmanın da bazı gelişmeler bize öz olarak daha önemli olanları da gerçekleşiyordu. Bunalrdan birisi de ispanyanın Katalon bölgesi olmaktadır…..
Hafta sonuna doğru, yeniden Katalonya sorunu dünyada gündem olmaya başladı. Bağımsızlık referandum sonrası tırmanan ve sonradan yargıyla durulur gibi olan süreç, açıklanan mahkeme kararıyla yeniden alevlendi. Katalonyanın bazı liderleri hapsedildi. Buna yanıt, başta Barselona olmak üzere Katalonya şehirlerinin sokaklarına yansıdı. Bu konu direk bizim de öğreneceğimiz bilgiler de vardır. Çoğunluk diyecek ki “Katalonya bizi ırgalamaz” fakat, yapı nedeniyle ve hele tartışılan siyasal bazı gelecek kavramlar bakımından can alıcı durumlar savrulmaktadır.
Katalonyada sokaklar ısınıp, hapsedilen liderler protesto ve bağımsızlık talebi gerçekleşirken, K. Kıbrısta başta günümüz koltukcuları bir yandan Türkiyeleşme içeleşmesini yoğunlaştırıp, siyasal talep olarak da “iki devletliği” savunma duruşu sergileniyordu. Garip gelecek paradoks, Katalonlar bağımsızlık isterken, K. Kıbrıslılar ayrı devlet adına Türkiyeleşmenin yasalaşmasını dayatıyorlardı. Her iki kesimin de ortak noktası AB içinde kalma ile görünüşte bağımlı yasal devletlerden ayrılma duruşları oluyordu. Bu benzerlik ile önemli farklar ise konuları daha dikatli izlememizi de dayatıyordu.
Fakat, bizim teslimiyetci, ezberci hamasetci siyasiler her konudaki saçmalamaları Kataalonya ile yeniden kanıtlanıyordu. Ne diyordu başta Ersinin atarları veya Kutretin hak lafları: “iki ayrı devlet ile AB içinde olma” konumu. Oysa. Bu tip konuları izleyenler, başta AB kurularının önemli siyasal mesajları kuralaşarak tekrarlanıyordu. İskoçya olayında olduğu gibi Katalonyanın da ayrılması halinde AB üyesi olmayacağı kararı çoktan alındı. Ersin şurekası ise bilgisizlikle cihalet hamasetine oynadığı için, sanki bunlar yokmuşcasına, hem K. Kıbrısın ayrılmasını hem de AB üyesi olma seçeneğini vurguluyor. Tabi, burada başka konu da var; Katalonya resmen bağımsızlık isterken, K. Kıbrıs, Türkiyeleşip ilerde ilhak seçeneğinin de olduğu yolda tamamlama peşindedir. Zaten, Katalonya bağımsızlık veya demokratik ispanya talepli siyasetler izlerken, bizde ta baştan, önce ingilterenin kalması ve sonra Türkiyenin müdahale edip adaya gelmesi politikası uygulandı ve başarıldı!
Bunları resmi eksen hep açık net olarak söyledi. Bazen fedaral bazen de bağımsızlık adıyla politik arenada kulandılar. Katalonya bölgesi ise ispanya iç savaşından beri ya anti faşist veya son dönemki bağımsızlık ekseninde hareket yaptı. Konunun başka farkı da şu: Kıbrıs klasik sömürgecilikten yeni sömürgeciliğe geçiş ve kurgulanan taksim teziyle aslında bağımsızlık hedefi yoktu. Nitekim; “KKTC” ilanında da ikili oynandı. Dünya kamuoyunu aldatma adına federal seçenek konulurken, öte yandan yine bağımsızlık denilirken daha bir Türkiyeye yakınlaşarak günümüz sonucu oluştu. Oysa Katalonya süreci banbaşka eksende hareket geliştirdi. İspanya iç savaşında aldığı rol dışında, özellikle Neoliberaleşme ile birlikte devletlerin ekonomik gücü piyasalara ve siyasal bazı olguları da uluslar arası örgütlere vererek, yerel, özerk bölgelerin de gücünü artırarak yeni bir yapı oluşturdular. Sonuçta, devlet baskısıyla tutulan etnik kimlikler birden oluşan ikilemde bağımsızlık veya daha fazla haklar talebiyle politikalar geliştirdiler. Özellikle, sosyalist hareketlrin sınıfsal özünün boşaltılıp piyasalaşmalarıyla da ortak ezilen eksen zayıflığı da oluştu. Ezilenlerin sınıfsal ortaklığı kırıldı. Bu milliyetciliği de tetikledi.
İspanyada Katalonya sorunundaki özellikle solun aşmazı burada yatıyor. Aynen, Kattalonya solunda yaşandığı gibi. Üstüne üslük kapitalizim girilen ekonomik durgunluktan çıkamadı ve ispanyada bu derin etkiler oluşturdu. Bu kaçınılmaz olarak Katalonyadaki milliyetcilikle ayrışmayı tetikledi. Halbuki K. Kıbrısta, hep sistemsel sıkışmada daha bir Türkiyeleşerek çözüm aranma noktasına taşındı. Buna yönelik de yapılanış oldu. Katalonların aksine, burada, yasa dışılığın yasalaştırma ve Türkiyenin kalıcılaşma amaçlı garip tutarsız politika izlenmektedir. Nitekim, bunun en net örneğini, şu anda “iki devletlilikle, anavatan bütünleşmesini” savunan Eroğlu yaptı. Tıpkı Mehmedali ve Akıncının tam aksi, daha bir Türkiyeleşen talepleri masaya sürerken, Eroğlu da saraydaken imzaladığı belge Akıncısından daha fedaaral ilkeler vardır. Fakat, okumayan, yorumlamayan ve taraftarılıkla davranan kitleler de bu denli olguyu yakalamayıp, söylemlerle atıp duruş sergilenmektedir.
Uluslar arası konuma bakacak olursanız, yine de Katalonyanın bağımsız olma halinde sorunların daha az olacağı da kesin. Katalonyada K. Kıbrısa göre daha normal olan koşulalr vardır. Birkez, Katalonyada mülkiyet sorunu veya taşınıp hala vatandaşlıkları yasal olmayan olağanüstü nifus yok. Tek sorun Uluslar arası koşullardaki sıkıştırma ve örneklem olma tehlikesi. Oysa, K. Kıbrısta, mülkiyet şekli ganimetle oluşup, nifusun çoğu yerleştirilen veya kaçak nitelikte oluşu zaten kurallara uymayan koşuldur. Gerçi, hamaset ve çıkarla bunalr hep örtülüyor. Bundandır ki ister Katalonya, ister İskoçya, daha doğudaki Karabağ, Apazya ve nice konumları sorun olan yerlerden, K. Kıbrıs daha karışık hale getirildi. Bağımsız olmak için değil, Türkiyeleşme hedefli yapılanış, şimdiki Katalonya yörelerine göre daha karışık hal alındı. Aslında, AB onca eleştirilere karşın, enazından mülk konusunda altın tepside Tazmin Komisyonu ile çözüm yasalık kılıfını sundu. Bu dahi Türkiyenin istediği yerlerin koçanını alma fırsatına dönüştü.
*****
Katalonya meclisi ve sonra halk referandumu ile bağımsızlık kararı alındı. Bazı Katalon liderler kaçtı. Yine de hapsedilenler oldu. Şimdi, krizin etkisiyle de öfke sokaklara yansıdı. K. Kıbrısta ise televizyonda alahın günü şu ezberi söyleyerek Göbelsi anımsatıyorlar: “iki devletli ve AB içinde kalma” seçeneği… Hiç dünya kararları umurlarında deyil. Zaten, uluslar arası çevreler de K. Kıbrısın bu hale gelmesini brakın engelemey, tetiklediler. Göz yumdular. Boşuna değil, bazı kişiler “uluslar arası hukuk” derken, karşılarında partizan milisli paramiliter birisi geçip, hem de sterlinle satığı arsa sonrası “Rum hala malımdır desin” deyip, birasını yudumluyor. Onun için, uluslararsı hukuk burada geçmez. Katalonlar bağımsızlık istedi diye hapisteyken, garantörlüğe uymayan garantörlük yanlışı ise K. Kıbrısta Kıbrıs Cumhuriyeti deyil de başka bir dünya yapılandırdı Sonra, danga dungalarıyla iyi bir güldürü veya sevinç yaratan Ersin bey ne dediğinin farkında olmadan “siyasi eşitlik yetmez, siyasi egemenlik de paylaşılması” safsatasını da siyasal seçenek olarak haykırıyor. Dedik ya: uluslar arası kararlar falan burada sökmez. Öyle sökmez ki Kıbrısın bütünlüğünü savunan ülke yurtaşları dahi buranın ganimetinden nemalanmaktadır.
******
Zaman zaman belirtim: bazı konular vardır ki K. Kıbrıs koşulları nedeniyle bizim daha duyarlı olmamız şart. Ayni şekilde içeleştiğimiz Türkiyenin de duyarsız kalması gerekir. Aynisi başka ülkeler için de geçerli. Burası yasa dışı ve belirsiz bir yer. Türkiye gibi yasal devletler ise hesapta kendi bağlı oldukları hukukları varmış. Bundandır ki biz izlememiz gereken ayrıcalıklı yerleri Türkiye duymamazlığa getiriyor. Birçok ülkenin Katalonya tipi koşulları vardır. Ona göre davranıyor. Tıpkı Kosovanın bağımsızlığı veya Apazya gerçeği gibi. Kıbrıs salt sistemin yeni sömürgesi değil, K. Kıbrısın ilhak amaçlı yapılanışı ve Türkiyeleşen özgün koşulları da vardır. Bunlar da bilinince, örneğin Afrinde yaşanan veya Doğu Fırata yapılmak isteneni K. Kıbrıslılar daha somut olarak anlamaları gerekirdi. Halbuki, hedef bağımsızlık değil de Türkiyenin adaya getirlmesi olunca, Türkiye ile bütünleşme hedefi de epey yol alınca, normal koşul duruşu da gerçekleşmiyor.
Kısaca, Katalonya hafta sonu sokakları ile K. Kıbrıstaki “AB içinde iki devlet” şiyarı benim aklımı da yukardaki makaleyi yazmama yardımcı oldu. Dünya dönüyor, neyazık gericilik daha bir yerleşip savaş ve yalanla yeni hegemonya kavgası da yükseliyor. Katalonyadan K. Kıbrısa gelen yelerin hafif sesleri de bana bunları söyletiyor.