yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKıbrıs İngiltere yörüngesinden – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kıbrıs İngiltere yörüngesinden – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Zaman zaman tarihi birikimlerin de günü kavramadaki faydasını bizat kendim de yaşıyorum. Son Berlin görüşmelerini izlerken, sonuçlarıyla oluşan kamuoyuna bakarken, ayni gerçeği tekrardan karşımda dimdik buldum… Yıl 1978: Bizim hareket ayni zamanda siyasi  ilkelerini ve görüşlerini de tartışarak yol almaya uğraşıyordu. Kıbrıs üzerinden sömürgecilik boyutuna gelince, öteki Yeni sömürge ülkelerinden farklılıkları da sırıtıyordu.  Sık sık kulanılan başka kuram ise “stratejiklik” oluyordu. Arkadaşlar bana bu kavramı doldurmayı önerdiler. Stratjik kuramı alarak Sömürgecilikle de tamamlayıp “Stratejik sömürge” kavramının içeriğini de doldurma araştırmalarına giriştim. Özellikle, Ortadoğu sömürgeleştirme üzerine birçok kitap okuturdum. Okuturtum diyorum; Çünkü benim göz zayıflığım nedeniyle okuma olanağım yoktu. Tabi, okurken de okuyucularla da sık sık konuşarak daha net bellek oluşturmaya uğraştım. Aslında, pek de kavramı doldurmakta zorlanmadım. Hele de Ortadoğu sömürgeleştirme konusunda epey kaynak ve özellikle bazı ülkelerdeki sömürgesel şekilendirme nedeniyle epey bulgu sırıtıyordu. Ayrıca, o  dönemlerde Kıbrıs, Doğu Timur, Batı Sahra veya Lübnandaki Filistinlileri ezme adına Yeni sömürge ülkelerin müdahaleleriyle işkaller de yaşandıydı. İranın Uman müdahalesini de eklemek gerekir. Hem Kisincır planı, genel emperyalist Yeni sömürge anlayışı ile bölgesel şekilenmeler, Kıbrıs konusunda epey bilgi bulup taşları yan yana taşlandırıp yol yapmaya yetiyordu.

Ortadoğu denklemindeki Sömürgeleştirme ile farklı özellikle ayrımına gelince de iki ülke sırıtıyordu: Kıbrıs ve Lübnan. Benzer devlet şeklerde örgütlenip, otoriterliğin zayıf ve daha dış müdahaleye açık ülkeler olarak karşıma geliyordu. Sonuçta, hazırladığım bilgileri Alpay Ertaçla birlikte Ortadoğu ünüversitesinde sundum. Ardından, Kıbrıs düzeyindeki işkal sonrası şekilenmenin de kurgulanması geldi. Bunun da ta baştan uyugulanan fırsatla ilhaklaşma kuralına yakın oluşu ve fırsat kolanma birlikteliği de geliştirdim. Hele de ozamanın AET Türkiye ve öteki cunta sonrası ülkelere üyelik önerisi ve sadece Türkiyenin ret etme gerçeklerinin de olduğu, Kıbrıs önerileri de eklenince, bu tezlerim beni daha bir cesaretlendiren hamleler oldu.******

Neden bunları anımsatıyorum: şu anda Berlin görüşmelerinin sonuçları uçuşuyor. Herkes kendince memnun. Ahali ise pek de dikate almıyor. Türkiye medyası ise basit magazin haberine verdiği önemi bu görüşmelere vermedi. Oysa, söz etiğim tarihlerde ben araştırma yoğunluğu yaşarken, Denktaş Kipriyano görüşmeleri ve ilkeleri açıklandı. Elimde iki deküman vardı. Görüşme ilkeleri ve AET Türkiye görüşmelreindeki Kıbrıs önerileri! Bunlar bizi şu eyleme yönelti: “Kıbrısta toplumlar arası görüşmeler çözüm getirmeyecek”* Bunun üzerinden Devrimci Gurup yurtlar kapanma eylemlerinden sonra, Türkiyede en geniş probagandalı yaptığı girişimdi. Şimdi ise açıklanan metne bakınca, ayni tekrar yanında, aslında net olarak onca denilen “iki lider” konusuna rağmen, Kıbrıs sorununun en azından garantörlerin tutsağı olduğunun da itirafı oldu. Beşli görüşme ve garantörlüğün ne olcağı, Türkiyenin Kıbrıs üzerindeki hegemonya durumu hepsi bana ilgili tarihteki Stratejik sömürge ve Türkiyenin ilhaklaşma politikasının güncel sonuçları olarak da kanıtlanmamı da tamamlamaktadır.

Tıpkı öteki görüşmeler gibi, Berlin görüşmesi de herkese konuşacak gaz olayı olarak kulanıma sunuldu. İnce diplomasiyi dahi yakalamadılar. Örneğin, atıfta bulunurken, özellikle durmadan lafazanlıkla hamaset yapan Eroğlunun imzaladığı belge gösterildi. Yine, açıkca konunun salt iki liderle sınırlı olmadığını da haykırdı. Nedense Zıplamacılar bu mesajı almamakta direnerek, hala “iki lider” demenin ötesine geçemiyor. Dahası, Berlin görüşmeleri Kıbrısa olmasa da özellikle önümüzdeki yıl ki seçim mavzemesi oldu. Şimdiden Akıncı çevresi başarı, CTP ekseni yeni itifaklarla saray oyunu ve UBP Kutret cepesi de statikolu duruşlar la bu alana inme çalışması yapıyorlar. Dikati çeken, Türkiye tarafının sanki habersiz gibi duruşudur.*****

Kıbrıs yelpazesinin önemli etkenlerinden birisi ingilteredir. Etrafta laf etmese de kime sorsanız nerede ise kendi hatalarının dahi sorumlusu bu ülkeyi tutarak aklanmaya çalışırlar. Kıbrıstan ingiltereye gidip yaşayan epey Kıbrıslı gerçeği de vardır. Dahası, özellikle eski İngiliz dönem yaşayanları, günümüz K. Kıbrıs rezlaetlerinden dolayı eski İngiliz hayranlıkları da arada duyulmaktadır. “İngiliz olsaydı, ingilize böyle yapamazlardı” sözlerini yaşlı insanlardan hala sık sık duymaktayız. Şimdiki görüşmelerdeki sesizliği ve öteki direk dış etkenlerin durumu nedeniyle, dış dinamikli belirleyici Kıbrısta elbet iki liderden hamle beklemek de hayaldı ve böyle de oldu. Açıklanan metnin belki de en önemli işareti, işi garantörlere odakamaktı. Adını da beşli görüşme olarak koydular. İşin acısı, Kıbrısta kurulurken konulan garantörlük ülkeleri adanın katlinde direk müdahale yapıp yeni sorunlar ekleyip, temel görevleri denilen yasal toprak bütünlüğü ve anayasal nizamı brakın  korumayı, resmen katlederek yıktılar. Hat ta Kıbrısla alakalı sıçramalı dönemler, fiylen parçalanmalar ve sunulan planların hepsi Kıbrıs dışı önerilr olup sadece ada halkı da gönüllü oyuncu olarak bunları oynadılar.****

İngiltere brakın Kıbrısla ilgilenmeği, şimdielrde alışılmamış bir girdabın içinde bocalıyor. Erken seçimle AB ilişkileri adeta kördüyümden çözülme arayışında. İngilterede erken seçime gidiliyor. Osmanlı paşalarının torunu COnson hayatının siyasi kartını oynuyor. Buna karşılık izlenilen televizyon tartışmllarında da görüldüğü gibi başta işçi partisi olmak üzere direk AB üzerindeki tutumlar net deyildir. İşçi partisi yeni lideriyle emek prokramı açıklayıp gündemi başka alana çekmeye çalışırken, başta Muhavazakar parti olmak üzere, Breksit konusuna yoğunllaşıldı. Sonuçta, İngiltere alışılmamış girilen siyasal kriz ile seçime gidiyor. Bildik ezber işleyen ingilter kurumsal yapı şimdilerde karşımızda yok. Öyle yok ki K. İrlanda ve iskoçyanın ayrılabilme olasılığı dahi söyleniyor.

Nedense, adamızdaki çoğu sorunu yüklediğimiz İngiltere ve buradaki üstlerin bölgesel önemi ortadayken, Britanyadaki seçimler burada konuşulma eyliminde olunmuyor. Oysa, sadece siyasi deyil, Sterlin gerçeği, orada yaşayan Kıbrıslılaar koşulu, bizi ilgili ülkedeki, hele de krizlerle yeni dönemeçler döneminde tartışmamız, hat ta bazı tetbirlerin de alınması gereken konuma taşıyor.

İngilterede seçimler yapılıyor. Kimisi temeline Breksiti koyup AB ile kurumsal siyasal ilişki tartışması yaparken, sola kaymış gibi gösterilen işçi partisi bu konuda net deyildir. Ancak, işçi partisi kamulaştırmalardan tutun, hakların geliştirlmesine ve önemli dış politik deyişikliklerin mesajını vermeye uğraşıyor. Bunların doğruluğu bir yana, konu gündeme oturup kamuoyundaki etkisine bağlıdır. Breksit öylesine gündeme oturdu ki sermaye içi çelişkileri, kurumsal denklemi bozan sarsıntılar yapıyor. Conson tüm tehtit ve tehlikelere rağmen uyandırdığı “milliyetcilik” ile de aslında gelişmiş ülkelerde dahi solun eksikliği üzerinden krizlerde faşist eylimlerin nasıl tırmanacağının da belgesidir İngiltere.

Seçim sonucunda ingilterede olacaklar, direk Kıbrısı da etkileyecek. Sterlinden tutun AB üyelik ilişkisindeki Britanyadaki Kıbrıslılara varan önemli sorunlara adaydır. Ayni zamanda, adanın garantörü oluşu da gelecek Kıbrıstaki ufak kıpırtılarda dahi ingiltereye baş vurulacaktır. Unutanlara anımsatılır: 74 Kıbrısta yapılan Yunanistan askeri darbesi sonrası, Türkiyeyi ingiltereye ABD gönderdi. Direk Ecevit 18 Teemuz günü Lonraya gidip Kalahandan Kıbrısa birlikte müdahale önerisi yaptı. Kalahan ise “siz yapın” dedi. Onay böyle alınıp son gece ABD görüşmesiyle Kıbrıs adasına Türkiye çıktı. Nedense odenli bellek kaybı olup resmi yanlış idoloji yerleşti ki bunlar hep unutuldu. Yine Amerika ekseni Makariyosun darbe anında öldürülmesini isterken, Makariyosu İngiltere istihbaratının kaçırıp kurtardığı idiylaları hala yalanlanmadı.

Böylesi Kıbrıs İngiltere eksen gerçeği vardır. Neyazık ki ben nerede ise dünyayı dolaşırken, gitmediğim ülkelerden de birisi ingilteredir. Böylesi paradoks yaşam gerçeğim de vardır.

Tüm bu biraz da dağınık bilgilerden sonra, yayınlanan tekrarlı ama diplomatik dokunmalarla Berlin belgesi ile İngiltere seçimleri, bize ne mesaj alınacağı da artık okuyucuya kaldı.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
327AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin