Genelde birçok aydın, antropolog, sosyolog ve yazar aynı noktada birleşiyor; Dünya hem toplumsal, hem politik hem de iklimsel ve ekolojik anlamda bir değişime veya bir yıkıma doğru gidiyor. Brexit’le İngiliz halkı sol İşçi partisine inat, ırkçı bir görünüm içinde Boris Johnson ve muhafazakarlara onay verirken, sosyal devlet öneren Corbyn bu sınavı veremeyerek resmen büyük bir yenilgi aldı. Tabi gene İngiliz basınında, sol çevrelerde Corbyn’in Brexit’e karşı ikircikli davranması da ayrı bir eleştiri konusu…İşçi Partisi onlarca yıldır oy aldığı bölgelerde bile kendi çalışan sınıfının da oyları ile yerle bir edildi. Pek tabi ki, İngiltere bu geçişi sağlarken, pek de kolay bir durumla karşılaşmayacak ve de İngiltere’de politik ve ulusal sorunlar da yaşanacak. Ekonomik olarak ise sorunlar oldukça büyük olacak. Zaten daha İngiltere Brexit’i uygulamadan önce, iki senedir üst üste ziyaret ettiğim İngiltere’de sokaklarda yoksullar ,supermarketlerde de büyük eksiklikler ve pahalılık gördüm. Bunun yanında İrlanda’da AB tüzüğü ve sınırı, bağımsızlık talep eden İskoçya, İngiltere için büyük sorunlara sebep olacaklar. İngiliz halkı bunları niye düşünemedi, AB’ye verilmesi gereken çıkış cezası olan milyarlarca sterlin ise niye pek dert olmadı veya ilgilenilmedi onu da anlayamadım. Yoksa, İngiliz halkı fazla derin düşünmeyen bir halk mı? yani Batı dediğimiz toplumlarda da aynen Doğu’da veya Türkiye’de olduğu gibi aldırmaz, umursamaz insanlar mı yaşıyor? İçinde
bulunduğumuz bu iletişim-bilişim çağı aynı zamanda en umursamaz ve en cahil insanları mı yaratmıştır acaba diye de düşünmez değilim. Örneğin Türkiye’de dindar kalabalıklara bir mülakat sırasında ülkenin durumu sorulduğunda biyatkar yanıtlar verilmesi nedendir? Üzerinde çok düşünülmesi gereken büyük bir sorun bu?
İşte aydınlar aslında şu anda bir on sene sonra robotlaşma çağına girileceği ve artık sömürülenin de ortadan kalkacağı, hatta işçi sınıfının da robot sahibi olursa aslında bir nevi işverenleşeceğini konuşuyor. Ülkemizde bile zamanında Türkiye’den gelen bazı fakir işçilerin, şu anda Uzak Doğu’dan gelenleri işveren pozisyonunda yanlarında çalıştırdıkları da konuşuluyor. Geçenlerde İsviçre’de ölen Türkiye’nin 68’li sol aydınlarından Teslim Töre de, kendisine sorulan bir soruda artık yeni bir çağa girildiğini, işçi kesimlerinin veya ezilenlerin de artık silahlı veya şiddetle kurtulma durumlarının ortadan kalktığını, hücrelerle, komiteler oluşturarak, konseyler oluşturarak örgütlenme modellerinin ortadan kalktığını, dünyada artık teknolojik ilerlemeden ötürü yeni bir düzene doğru gidildiğini söylemişti. Evet, Liberal ekonomi, Türkiye, ABD, Kuzey Kore, Çin ve Brezilya gibi ülkelerde tek adamlığı ve baskıları gündeme getirirken, şu anda Şili, Lübnan, Irak, İran ve Sudan gibi ülkelerde halk ayaklanmalarını da gündeme getirdi. İngiltere’de Brexit sonrasında potansiyel ekonomik sorunlar, İrlanda ve İskoçya ulusal sorunları neyi getirecek bilmiyoruz ama Brexit’in sonuçlarının o kadar da basit olmayacağını düşünebiliriz. Hatta AB’nin de olumsuz etkileneceği,Macaristan, Polonya, İtalya, İspanya ve Portekiz gibi zayıf halkaları olacağı da söyleniyor. Orada da İngiltere sonrasında çökmeler olabilir deniyor. Peki oraya buraya savaş ilan eden Türkiye’nin tek adamının veya şu anda hakkında çeşitli
soruşturulmalarla Senato’da zor duruma düşürülen Trump’ın durumu daha mı kolay?
Değil elbette… Bu karışıklıkların yanında ta kutuplara kadar gerek kapitalist sanayileşmenin gerekse insanların doğayı hoyratça kullandıkları tavır da kutuplarda buzulların erimesiyle daha da dünyadaki sorunları artırıyor. Doğaya hoyratça verilen zararları doğa bir şekilde bize zarar vererek yanıtlıyor.
Önümüzdeki on yıl sanayi devriminde, teknolojide, liberal kapitalist ekonomide sorunları artırırken, insanoğlu’nun veya halkların bu sorunları nasıl çözeceği veya çözemediği için dünyayı savaşların mahvettiği bir döneme mi gidiyoruz? Robotlaşma çağı sorunları çözmede yeni bir dönem mi getirecek, yoksa sorunların artması ve çözüm bulunamamasından zor bir döneme mi girilecek? Halklar, kurulu düzenlere karşı şu anda lidersiz ayaklanmalarla mı kaderlerini belirleyecekler? Yoksa robotlaşma dediğimiz çağla işçi sınıfı ortadan kalkarak başka düzenlere barışçıl bir geçişle mi girecekler? Elbette önümüzdeki on yılda bunlar hep açığa çıkacak.
Fukuyama 1990’larda koyduğu bir tezin yanlış olduğunu Kabul etmişti. Sınıfların ve Tarihin ortadan kalktığı tezi… Marks’ın tarih ve sınıfların mevcudiyeti konusundaki tezinin hala daha devam ettiğini yazmıştı. Önümüzdeki yıllar gene bu tartışmaları okuyacağız veya dünyadaki ekolojik sorunlarla, politik sorunların gölgesinde çıkan savaşları tartışacağız…