Denizlerde kavga var neden duymayız – Alpay Durduran

5302

Uzun zaman oldu diğer sorunların yanında denizlerde de sorunlar yarattık. Aslında basınımız sorunları ele alırdı ama kendinin değil gibi verirdi. Denizlerde doğal gaz arayacak halimiz yok deyip bizim adımıza Türkiye’nin haritalar hazırlamasını umursamadık. Mecliste görüşülüp karara bağlanan deniz harita kodlarını da ilan etti isek de haritayı yayınlayıp halkın anlamasını sağlamadık. Sanırım haritayı eline alıp Anastasiades’in karşısına geçecek olanın Kıbrıs’ın değil Türkiye’nin haklarını savunur görüneceğini ve gülünç olacağını fark ettikleri için harita yayınlamadılar. Utanıp da öyle haritaya onay veremem diyenin çıkacağını sanıyor olamazlardı. Zaten kimse ret oyu kullanmadı.

Türkiye bol milli demagojili bir karar taslağı yollayacak da burada aleyhine çıkacak fazla babayiğit bulunamazdı.

Sırası olsa da olmasa da Rum Yunan ikilisinin aleyhine ama Türkiye’nin lehine bir karar varsa dibini kurcalamaya gerek olmazdı.

Nitekim YKP’nin uyarılarına rağmen harita onaylanmıştı.

Uyarımızda etrafımızdaki tüm devletlerin bizim onayladığımız haritayı reddedip Rum komşumuzun onayladığını kabul ettiğini ve İngiltere ve AB ile başlayıp adım adım tüm dünyanın bizim haritayı reddettiğini belirtmiş olsak da durum değişmedi ve zamanla etrafımızda askeri yığınaklar başladı.

Şimdi ABD de yaptırımlardan bahsedip Türkiye’yi tehdit ediyor. AB açıkça uyarıyor.

Arkasından gelen Libya ile deniz hakları üzerine anlaşma Türkiye’yi daha da tehdit altına sokuyor. Biz de elbette tehdidi derinden hissediyoruz.

Biz kim birini tehdit etme ne ki? Ancak Türkiye’ye yönelik bir tehdit bize dokunur. Varlığımızın güvencesi olarak gören de görmeyen de tehdidi hisseder. Uyarıcı olmamak vicdanımıza borcumuzu yerine getirmemek olur.

Demokrasi tüm ilerici ve entelektüel camianın ve tüm uluslararası örgütlerin kuruluş sözleşmelerinde yer almıştır çünkü demokrasinin olduğu yerde görüşme tartışma özgürlüğü vardır ve gerçek zor saklanır. Gerçek insanların çıkarlarının obtimize edildiği yerin hukukun çizdiği yer olmasıdır. Haritaya bakarsınız ve harita size hakkınızın nerede başladığını gösterir. Benim gücüm fazla ben alırım derseniz herkes zarara girer. Arada zarara uğrayan olur ama razı olmayan daha büyük zarara uğrar. Bu gerçek iki dünya savaşının ardından yani ben haklıydım ama hakkımı alamadığım için savaştım iddialarının Tartışılması sürüp gidiyor ama hiç değilse hukukun üstünlüğü ve kurallara göre hareket ilkesi egemen olmuş durumdadır.

Günümüz dünyasında inansa da inanmasa da temel insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne inandığının altına imza atıp da BM’ye üye olmayan devlet yoktur. Hatta üye yapılmayan varsa da o bile  inanırım diyor.

ABD de bizim görüşümüzü desteklemiyor. Amma o bile imza atmadığı sözleşme maddelerine uyması için Türkiye’ye öğüt veriyor. Çünkü konu sorunları görüşmelerle çözmektir.

YKP uyarıp görüşme yolunu Açın dedi ama bizim cumhurbaşkanı Rum tarafına gelin komite kuralım ve beraber kararlaştıralım dedi. Yani bundan anlaşma olmadan çıkar sağlamayı amaçladı.

Görüşmelerde dibine darı ekmeden hiçbir noktayı atlamayan taraflar deniz haklarında bir söz etmediler.

Amma Türk tarafı Rum tarafını suçlamak için gerekçe buldu. Adaların kıta sahanlığı olmadığını iddia eden tarafın yanında duran bizim lider bir hak taksimi yaptı da adamız hak mı aldı! Güya Türkiye’yi destekledi ama bu destek sonunda Libya’da bir maceraya dönüştü. Sorunları barışçı yöntemlerle çözmek derken Libya’ya asker yollamak bile anlaşmaya alındı. Türkiye yardımcılarının gözü önünde Suriye sorunu gibi bir sorun daha yüklendi.

Birileri sanki ne kadar çok o kadar iyi deyip sorun biriktirmesi için Türkiye’yi kandırmaya çalışıyor.

Ankara’daki yönetim Türkiye’ye nefret edenlerin eline mi geçti!

Yaklaşan seçimlerde konular derinliğine işlenmeli ve halkın hakemliğine başvurulacağına göre açıkça tartışılmalıdır. Seçim kampanyası abuk sabuk yetki tartışmalarıyla geçiştirileceğine konuların hamasetten uzak irdelemelerle değerlendirilmelidir. Bölge çapında ve hatta daha geniş bir savaşın işaretleri ortadadır. Uyanıklık şarttır.