Artık yılın son yazısına geldik. Elbet, doğal olarak da konumuz geride brakmakta olduğumuz 2019 yılının Dünya görünüm toparlamasıdır. Okadar çeşitli ve deyişik gelişme oldu ki deyil birkaç senenin tümünde yazmama rağmen, oldukça fazla gelişmeyi yazamama sonucu yaşandı. Şimdi, sadece, Dünyanın yıllık kısa görünümle, yarınlara taşıtıp brakacaklarıyla birlikte yazmaya çalışacam. Şimdiden, tüm okuyucuma gerçekten, gelecek aydınlık günler için güzel günler dilerim.
******
Ünlü Marksis Gramşi yaşamıyla birlikte, tanımlamada birkaç söz ile adeta sistemin gerçeğini aktaran kuramsalaşan kelimeler braktı. “Sistem eğer krize giriyorsa, bu sistemin yönetemez hale geldiği ve yerine başka seçenek de koyamadığının anlamıdır” dedi. Bu adeta, kriz anlamının önemi kadar, krizden çıkışta hangi yönde olursa olsun, seçenek olup tükenenin yerine başka yapılanış konmadıkça, krizden çıkmanın mümkün olmadığını anlatıyor. Nitekim, Kapitalizmin Neoliberal yapısı daha 1998 Asya Kaplanlarıyla başlayan ekonomik finansman krizi, artık bu yapının da dönemini bitirdiğinin ifadesiydi. Fakat, Kapitalist kesimelr bunu ne tam anladılar nede yerine başka anlayış geliştirip, yeniden normal yönetme aşamasına geldiler. Alternatif hareketler ise güçlenip seçenek olmadığı için de genel Emperyalist eksen, daha gerici ve savaşlarla donatılan siyasetlerle, krizleri durdurma veya fırsata çevirmekle uğraştılar. Nitekim, son 2009 yeni kriz dalgasıyla artık krizlerin de hafifleme yönleri de törpülendi. Yaşamakta olup da sonlanacak 2019 yılı da biterken, bu krizlerin deyişken sarsıntılarıyla çalkalandı. Fakat, seçeneksizlik ve sistemi deyiştirme hamleri yoğunlaşmadığı için de daha gerici rejimler ve savaş krizlerinin yükseldiği yıl olarak tarihe yazılmak üzeredir.*****
Geride brakmakta olduğumuz yılın aynasından, sadece yapılan ve Uluslararsı yapıdaki kuruluşların yansıtıkları veya alınamayan ortak kararlar sonuçları bize krizlerin daha da devam edeceğinin ve gericileşme yönetimlerin yeni faşizim dalgası olarak yükseleceğinin de mesajıdır. Ters yönden bakarsak; öteki yakın senelere göre 2019 yılı birçok protesto ve isyana varan kitlesel hareketlerin de yoğunlaştına tanık olduk. Deyişik açıdan sistemi deyiştirme noktasına gelmese de oluşan hoşnutsuzluklar ve çaresizliklerin kitleleri sokağa döktğüne de tanıklaştık. Dahası, Lübnan veya Honkonk gibi alışılmamış ülkelerde dahi protestolar deyişik şeklerle ilk defa sokakta boy gösterdi. Bunlar sistemin aşmazları ile kitlesel öfkenin protestoya dönüşmesinin aynasıdır.
İlk verdiğim eksenle, bu yıl İMF veya Dünya bankası gibi sistemin ekonomik yapıları, Çevreden sağlığa yapılan uluslar arası B.M. toplantıları, NATO gibi askeri örgüt,Çevre katliyamlı toplantı oluşumlar ve bölgesel sorunlara yönelik konferanslar bolca yapılsa, ne direk ortak karar alınabilindi, nede daha acısı krizden çıkış seçenekleri tartışması noktasına gelindi. Acısı, bu tip toplantılar en azından haber olup abartı olsa da umut ponpalanırken, bu yılki konferans veya toplantılar haber dahi yapılacak önemde kalmadı. Yayayınlanan raporların uyardığı bölümler dahi dikate alınmadı. Buda, sistem örgütlerinin aşmazının itirafı şeklinde oldu. Buna ek olarak başta Çin ABD eksenindeki yoğunlaşan ticari savaşlar, ABD hegemonyasının gerilemesi, ancak yerinin doldurulamamasıyla birçok ülke fırsatının kulanılması da yeni yeni krizleri tırmandırdı. Dahası, Suriyeden Lipyaya, Yemenden Maliye birçok ülkenin iç sorunları uluslararsı hegemonya nifus alanı mücadelesine dönüştü. Buda, sistemin kırılan Uluslar arası ayağının itirafıdır.
B.M. olmak üzere birçok yapı sorun çözemeyen ve karar alamayan yapılar olarak yerlerini belirledi. Tıpkı Akdeniz olayında olduğu gibi Ulluslararası hukuk ilkelerinin de silikleşip güç devşirmesi yönüne oturduğunu yaşadık. Mülteciler sorunu olayın evrensel insan hakları ayağını gelişletirken, gericileşme ve sömürü sonucu, özellikle İslam ülkeleri ve otoriteleşen yapılarda kadın katliyamları artı. Sapıklık ve mafya tipi örgütler siyasal yasal boşlukları her alanda doldurmaya hız verdiler. Salt uyuşturucu ve silah deyil, mülteci alanından kadın çocuk ticaretine varan her olgu mafyalaşıp metalaştırılıp kulanıldı. Artık, sorunlar münferit veya ülkesel olmaktan çıkıp ulusararası alana sıçradı. Burada, yasal eksenin kırılması, güç olgusunun temel olması ve Neoliebralizmin denetleyici dediği kuralsızlığın dünyayı getirdiği aşamadır.****
İklimler daha bir bozulup imdat sinyali verirken, eşitsizlikler derinleşerek uçurum artıyor. Örgütsüzlük ve kaçak veya yabancı adıyla emek daha bir dibe vuran deyere geldi. Ama, sistemin temel egemen sermaye kesiminin, dünyada üretilen payın önemli kısmını almaya da devam etmektedir. Tüm yanlışlar ve krizler, sonuçta daha da büyüyen sermaye sonucuyla sonuçlanmaya devam edilmektedir. Kamusal alanlar sermayeye devredilirken, artık sağlıkmış, eğitimmiş bunlar kamusal deyil resmen parayla alınan meta haline sokuldu. Bu örnekler birçok ülkede net şekilde ortada. Türkiyedeki gibi hem gericileşme hem de rant ikilemi olun ülkelerde kalitelerin düşüp metalaşmanın yoğunlaşan ikili kısgaç insanları daha bir girdaba soktu.****
Doğa felaketleri, göstere göstere gelen sinyallerle ve artan yıkımlarla sürdü. İklim bozulmasının sarsıntısı deyil, yıkınları yaşanırken, bunun üzerinden rant sağlama sermaye hamleleri de fırsatla gerçekleşmekteydi. Tüm bunlar yeni savaşlardan tutun gerici duruşlar ve seçim sandıkalrına dek yansıdı. Özellikle Sosyalist emek ekseninin örgütsüz olması sonucu, kitlesel ulusalcılık yönelişle, faşizim yeni dalgayla yükselmeye devam ediyordu. Hindistan örneği veya son ingilteredeki erken seçimle Consonun kazanması önemli iki farklı ülke örneği olarak incelemeye deyer. aAyrıca, Bolivyada Moralesin kazanmasına karşın, başta ABD müdahalesiyle faşist darbeyle ülkeden kaçıp yeniden ülkenin kontrol altına alınma örneği de ibretliktir. Kamusal alanda ve daha eşitlikli demokratik uygulamalara sistemin nedenli karşı olduğunun örneğidir Bolivyadaki seçimler ve sonrası.
Sola yönelen tek önemli seçim arjantinde oldu. Buda bakalım yoğun Neoliebral baskılar karşısında neler yapacakları da beklenip görmek gerekir. Ekvator ve Şili gibi ülkelerde halkın direnişi ile bazı devlet kararları geri aldırtıldı. Irak ve lübnanda ise tepki varken siyasal öndersizlik sonucu, bu kitle hareketlerini direk dış güçler kulanmaya uğrşştılar. Honkonk olayı Çin ABD rekabetinin yoğunlaştığı şekilde çıkışı ve haber verme şekli hep kuşkularla incelenmesi gereken gelişmedir. Endonezyada atmışlardaki sosyalist hareketin yenilmesinden buyana ilk defa böylesi protestolar yaşandı. Özellikle gericileşme ve şeryatlaşma din eksen kayışına, protestolar etkili oldu.Buna benzer birçok ayaklanma ve tepkiler oldu. Bizi dikatle incelemeye iten, ayni dalganın 2009 da olması ve ispanya ile Yunanistandaki sonuçlar nedeniyle gelişmeleri dikatli ele almamızı hep dayatmaktadır.****
Kuralsızlığın yoğunlaşması sonucu önemli çelişkiler de yakalandı. Hem de direk B.M. alanından geldi. Örnek, Suriyedeki kimyasalar olayında yalanların nasıl uçuşup B.M. yapısının da katıldığının birçok belgesi sızdı. Hele de raporları yazanların bilgileri deyil de başta ABD istekli rapora dönüştürme kandırmacası tarihi bir rezalet olarak kaydedildi.Özgürlük kelimesi ansızın cihatcı simgesiyle canavarlar karşımıza geldi. Medya alışılmamış bir tutsaklıkla dördüncü kuvet olmaktan yargı önemli adalet işareti noktasından uzaklaşmanın yaşananlarıyla yıl dolup taştı.
AB ingilterenin çıkma tartışmalarına, içteki yükselen faşizim gerçeğine ve göçmenlikle yoğunlaşan kırılmaların girdabında bocaladı. Rusya, diplomatik hamlelerle kendine alan açma ve mütefik bulma çabalarında yoğunlaştı. Çin, artık temel güç olmasa da ekonomide varım işaretini çoktan aştı.Demokratik kuramı artık boşalıp yerine güvenlik daha da ileriye gidilerek Terörle mücadele lafazanlığına paranoyalaştırıldı. Müdahalelerin güç oranındaki normaliklere gelindi. Adı duyulmayan Cibutiyi dış güçlerin nasıl yutup ondan pay alırken, onun ekonomisini kurduklarını da duyduk. Kolonbiya gibi ülkelerde imzalanan anlaşmalarda,devletin ve giderek sistemin nasıl kaypaklık yapıp paramiliterleri kulandığını da yaşadık. Venezuela tüm baskıalra ve dış müdahalelerine rağmen ayakta kaldı.Şimdilik, Afrikadaki katliyamlar ve rekabet pek de gündeme taşınmadığı için orası gündemsiz ama, oldukça çalkantılı geçti. Özellikle de Lipyadan uzayan çenber çok tehlikeli. Ancak, Afrikada Sudan ve Cezayirde halk bazı diktatörlük uygulamalarına dur deyip devletin yeniden düzenlenme aşamasına yöneltiler.
Damlalar halinde sunulan bu kısa bilgiler, dünyanın nedenli sarsıntı geçirdiğinin işaretleridir. Üstelik bunlar ileriye yönelik oldukça kuşkularla devam etdiyor. Üstelik hesaptaki ABD artık hegemonya kırılması yaşarken, kendi içinde sorunlarla çalkalanırken, eski amerikadan çok gerilere doğru kayıyor. Ama, yerini de dolduran yok. Ne alternatif nede boşalan güç yerlerini dolduran olmayınca, gericileşen siyasetlerin de fırsatlığı ile “tıpkı Ortadoğu gerçeğinde olduğu gibi” kendilerine alan aşmak için askeri ve krizlere oynamaktadır. İç politik aşmazlar ile dinsel milliyetci duygularla oynamak, kitle kimliklerinde oldukça kulanıma hazır alandır. Filistinin unutulup Kürtlerin sık sık gündem olduğu boşlukların içinde, belli ki hesaplar, dengeler ve itifaklar artık net deyildir. Sadece, Suriyede idlip, Rohova gibi iki yerinde dahi başka başka itifak oluşma örneği bunun gözümüze sokulan parmaktır.
Nerden başlarsan, sayfaları dolduracak örnekler le karşılaşırsınız. Haberi olup ile olmayanı yan yana korsanız da bilgisi olmayana ayıp etmek kadar sızlanırsınız. Belli olan, Uluslararsı kuruluşların kontrol yapamayıp ilkelerini işletemediği, ulusal dönüş adıyla yeni faşizim dalgasına yönelme, Ulusal yapılardaki çözümsüzlük ve baskı sonucu alt kimliklerin ayrışma hamleleri, göç dalgalarının uluslararasılaşıp mafyalaşmasıyla yeni bir dünya oluşturmaları, bozulan doğanın artık durdurulması deyil daha az tehlikeli gelişmesinin tartışıldığı bir dünyaya merhaba dedik. Geçen yıl braktığımız yerden daha kötü bir taployla bu yılı tamamlıyoruz. Yarının ise kitlelerin ama siyasi önderlikle örgütlenip direnmekle kurtulacağının da haykırıldığı koşullarda, gericiliğe bayrak açıldığı ve dünyayı tüketerek kar sağlanan günlerden geçmekteyiz.
Artık yılın bitmesine nerede ise saatler kaldı. Ama, hareketlilik devam ediyor. Yaşam kendi kurallarıyla işliyor. Ben bir yaş daha yaşlanacam. Geride brakıp yaşamayadıklarımla da kendi kendimle dolanacam. Beklentisi kalmayan veya umudu tükenenler yaşarken ölür. Umut enson tükenir denir. Fakat, o umudu da yükseltecek besin ihdiyacı da var. Konu laf olunca da anlamı gidrek silikleşir. Bugünün dünyasında eyer faşiszim yükselip deyişim siayseti hala seçenek olmuyorsa, bunun mesajı da net. Demek ki kriz hala yerini dolduracak seçenekten yoksun. Faşizimle yönetim ise krizin sonu deyildir.