Kuzey Avrupa ülkeleri son zamanlarda isimlerinden en fazla söz ettiren ülkeler. Son zamanlarda eğitimden tutun ekonomideki yeni buluşları ve sağladıkları refahla bayağı dünya insanlarının dikkatlerini üzerlerine çekmişler. Şöyle eğitimi ele alsak, mesela artık grup çalışmalarıyla öne geçip sosyal aktivitelerle ders öğretmekle, puan almayı değil öğrenmeyi ve araştırmayı öne çıkarmış ülkeler bunlar. Çocuklara ders eğitimi müzikle, oyunla hatta sokakta oynarken bile veriliyor ve çevreci eğilimler, insani duygular, empati yapma, çoğulcu düşünme gibi teknikler de uyguluyorlar. Çok perspektifli öğrenme ve düşünceye çok önem veriyorlar. İnsani değerleri öne çıkarıyorlar ve gerçekten insan yetiştirmede bugün bu ülkeler diğer ülkelerin üzerlerine çıkmışlar. Hani bir Türkiye’yi ele alsak, Türkiye hem eğitim alanında, hem de komşuları ile temas kurmada ve dünyayla temasta bile zorluklar çekip de başkanı tüm dünyayla cebelleşirken, bu ülkelerin “Stratejik derinlik” diye bir dertleri yok ve dünyayla barışla, uyuşma içinde kendilerini addediyorlar.Hiçbir ülke ile ihtilafları yok. Bu yüzden halklarının refah düzeyi de aşağılarda değil. Yani birileri ile çatışırsanız yeni dünyadaki ekonomik düzenlemelerden ötürü hemen paranız da, ekonominiz de bundan etkilenerek, içerde enflasyon ve devalüasyonun etkilerinden ekonomik çöküntü oluşuyor. Silahlar için de masrafları yok. Mesela kendilerinden çok uzaklarda başka ülkelerde lejyoner askerleri de yok. Onlara kendi memurlarından fazla maaş da vermiyorlar. Hatta ne bileyim bir petrol yolunu kesmek için iki kıta arasında çizgi çekip bir başka kıtanın devletleriyle de kapışmıyorlar.
Dikkat ettiğim kadarıyla insan hakları ve hukuk konusunda da sorunları yok. İnsan hakları ve hukukun en güvenilir en çağdaş kararları üretiliyor, insanlara daha fazla saygı gösyeriliyor. Savaşa ayıracakları kaynakları mutluluklarına ayırıyorlar. “Mutluluk Ekonomisi” adlı yeni bir ekonomik politikaları da var. Hiç evsiz insanları da yok. Onlara yeterli maaş ve ev de veriyorlar. Mesela Finlandiya’da şu anda konut sorunu halledildi. Şimdiki kadın başbakan hem erkeklere hem de kadınlara, yeni doğmuş bebeklerine bakmaları için eşit sürede izinlerin verilmesi için karar geçirmiş hükümetten.
Bu ülkelerin başında kendini totaliterliğe her geçen gün adayan, yargıyı, yasamayı ve yürütmeyi eline geçirip halkta hiç yetki bırakmayan, rekabetçi totaliter mi, totaliter mi olduğu tartışılan, gençleri savaşta ölünce, cennete gittiler diye fetva veren başkanları yok. Politikayı seçenler belli bir müddetten sonra politikayı bırakıp tekrar eski işlerine dönebiliyorlar. Bir hanım başbakanı ertesi gün istifa ettikten sonra bir otelde odacı işiyle uğraşırken görmek de olası.
Aslında sadece gerilik sömürge olmakta veya kapitalizmde de değil. Felsefede… Halka hizmette… Hala daha işçilerinizin çoğu sendikasız, sigortasız ve de gelecekten umutlu değilse, Batı ülkeleriyle felsefe, anlayış ve de zihniyet farkları varsa, sizin imparatorluğunuz daha göçebelikten kurtulduğunda, Batı kapitalizme geçtiğinden ötürü arada bin yıllık fark varsa, ülkenize matbaa geç gelmiş, insanlarınız az kitap okuyorsa, maalesef bu yönlerden de geri ülke sayılıyorsunuz.
Geri kalmak artık kültürel değerlerdeki eksikliklerle de birlikte sayılıyor maalesef…