Türkiye’nin yanlış politikaları devam ediyor – Ulus Irkad

4713

Geçenlerde Türkiye’de Salahaddin Demirtaş’ın da bir yazısında değindiği gibi “Rekabetçi Totaliterizm” denilen bir rejimin varlığından bahsedildi. Bu rejime veya sisteme göre totaliter rejim meclise, partilere ve de sendikalara eşitlikçi olmayan bir şekilde sırf gösteriş olsun diye, demokrasi var diye izin verir. Ama tüm kontrolü elinde tutar ve basın özgürlüğü olmayabilir. Hatta diğer partilerle eşitmiş gibi seçimlere girer ama sonuçta o muhalif partiler yenilgi alırlar veya gereken çoğunluğu sağlayamazlar. Aslında burada demokrasiden sözetmek yersizdir. Çünkü ipe sapa gelmez nedenlerle partiler kapatılır veya milletvekilleri tutuklanıp hapsedilebilir. Gazeteciler devletin veya hükümetin hoşlanmadığı  bir makale yazdılar mı hemen tutuklanabilirler. Herşey kontrol altındadır ve hoşgörü pek yoktur.

Dimitrof’un da toplu yazılarında gene bazı  burjuva demokratik devrimlerini yapmamış ülkeler için koyduğu kurallar veya şartlar vardır. Bu gibi ülkelerde sözde bir demokrasi vardır gibi görünür ama parlamento gerisinde militer ağırlıklı bir oligarşi vardır ve ilericiler mevzi kazandıklarında, bu militer ağırlıklı oligarşi darbe yapıp tüm ülkenin demokrasisini ayaklar altına alır, aydınları, demokratları, liberalleri baskı altına alıp darbe düzenini devam ettirir. Askeri darbeden sonra daha da baskıcı diktatoryal sistemini devam ettirir.

Aslında tüm bu sistemlere Bonapartist sistemler de denir. Bu sistemde de baskıcı totaliter bir yapı vardır ve kısıtlı bir demokrasi ile herşey kontrol altında tutulur. Liberal kapitalist düzenlerde maalesef son zamanlarda bu tip tek adamlı, demokrasiden uzak, çoğulcu, demokrasiden çok uzak, tek adamların karar verdikleri yapılar etkin olmaya başladı. Yukarıdaki tanımlamalara uygun olarak Brezilya’nın Bolsonarosu, Çin’in lideri, Rusya’dan Putin, benzer diktatoryal veya totaliter yapılar getirmişlerdir. Gene söyleyelim; Çin ve Rusya da aslında artık sosyalizmle pek ilişklileri olmayan bu tip baskıcı ve totaliter yapılı ülkeler arasındadırlar. Hele hele füze attığı zaman kahkahadan karnı patlayacak duruma gelen çılgın Kuzey Koreli cüce ve şişman adam da aynı çılgın tek adamlı totaliterizm örneğidir. Bu tip ülkelerin insan haklarıyla da ilişkileri yoktur ve sözde Komünist Parti bürokratlarının gökdelenleri etrafında milyonlarca proleter açlıktan ağlamaktadır.

ABD için aynı tanımlamayı getirebilir miyiz? Bana ve birçok aydına göre ABD bugün dünyanın en demokratik anayasasına sahip. Bu yüzden son birkaç senedir Trump’ın çok zor günler yaşadığı ve az daha başkanlığı bile kaybedebilecek bir duruma geldiği de görülmüştür. Evet, Trump da diktatör ve totaliter eğilimlidir ama bir farkla; o adalet sistemindeki başkanı frenleyici bir demokratik yapıyla idare ediliyor.Son zamanlarda Adalet Bakanı’nın kendisine karşı çıkışı ise oldukça önemlidir. Aynı şekilde Kuzey Avrupa ülkeleri, İngiltere gibi ülkeler eleştirilseler bile, Türkiye gibi tüm hakların ortadan kadırıldığı anti demokratik ve totaliter yapılara sahip değillerdir. Oradaki demokrasiler köklüdür ve halkın da oralarda şimdiki demokratik şekillenmede oldukça büyük mücadele katkıları bulunmaktadır.

Türkiye hatalarına Libya, Suriye ve Doğu Akdeniz’de devam etmekte, Tek Adam rejiminin tüm dünyada tepki çektiği son zamanlarda Hindistan bile Türkiye’yi oradaki müdahalelerinden eleştirmiştir. Türkiye Kürt sorunundan ötürü dikkatli olacağına, maalesef hata üzerine hata yapmakta ve tüm dünyada son zamanlarda komşularını bile kaybeder bir duruma gelmiştir.

Türkiye’nin Batı’nın evrensel hukukunu, emekten yana işçi normlarını,eşitlik, demokrasi, oydaşmacı ve çoğulcu demokrasilerinin en iyilerini, insan hakları normlarını uygulayıp tüm dünya ve de kendi insanlarıyla barış ilan etmesi gerekiyor.

Olmazsa, Türkiye yanlış uygulama ve politikalarının zorluklarını kendi insanlarına çektirecek. Türkiye’nin birçok alanda durumu oldukça kötüleşmektedir.

Tek çözüm insani değerlere sahip çıkıp dünyayla ve içiyle barışması…