Artık dünyada anlaşılan bir konu açıkça yüzümüze sırıtmakta. Dünyadaki diğer insanlık mutlu olmadan biz de mutlu olamayacağız. Dünyada meydana gelecek sorunlara kayıtsız kalamayız çünkü meydana gelen sorunlar gün gelip kapımızı çalmakta ve bizi de rahatsız etmektedir. Öncelikle göçmenlik sorunu; Suriye’deki olaylar dedik ama bakın bugün bu göçmenlik sorunu artık bizim kapımıza da dayandı. Bizim de sorunumuz oldu. Gün geçmiyor ki Suriye’den kaçan insanların ülkemizi mesken tutması olaylarıyla karşılaşmayalım. Daha on sene önce televizyondan seyrettiğimiz savaş sahnelerinin bir yansıması bugün Türkiye’yi de aşıp, gene dünya sorunu haline gelmiş. Hani bazı ülkeler bu gibi sorunları kaşıyıp menfaat elde etmeye çalışıyorlar ama sonuçta bu gibi ülkeler de bir menfaat değil, aynı sorunların, yani o ülkeyi karıştırdıkları sorunların yumağına takılıyorlar ve daha sonra benzer sorun onlara da fazlasıyla sorun çıkarıyor. Mesela Türkiye,Suriye’de şeriatçı gerici grupları kışkırttı ama sonuçta o grupların taraftarları yığınlar halinde Türkiye’ye göçettiler ve kendisi için de sorun oldular veya gelecekte daha da olacaklar. Güney Kıbrıs bu sorundan ne kadar arındı bilmiyorum ama gün be gün Suriye’den kaçan göçmenler, Güney Kıbrıs’a da dayanıp ona da yük olmaya başladı. Pek tabi ki bu göçmenlere ırkçılık yapmak onları aşağılamak doğru değil. Bu insanların hayatlarını karşılayacakları maddi ve manevi şartları sağlamak da bir insanlık borcu ve sorumluluğudur. Aslında bundan sonra bu gibi ülkelerin iç karışıklıklarını artırmak yerine, kalkınmış ülkeler onlara demokratik kurumlarını yaratıp, iç sorunların büyük sorunlar haline gelmeden, çoğulculuk ve oydaşmacı bir anlayışla sorunlarını çözmede yardımcı olmalıdırlar. Suriye veya Orta Doğu sorunlarının aslında ne kadar dünyanın diğer sorunlarını da etkileyeceği örnek teşkil etmiştir.
Son zamanlarda göçmen sorunu gibi fakir ülkelerde çıkan salgın hastalıkların da hızla dünyaya yayılabildiği görülmüştür. Bu konuda da dünya insanlığının ve de sağlık kuruluşlarının dayanışma içinde olmaları ve bu tip hastalıkların önlenmesi için işbirliği yapmaları gerekmektedir. Daha önceleri Afrika ülkelerinde başlayan EBOLA virüsü gibi, Korona Virüsü’nün de nasıl Çin’den başlayıp tüm dünyaya hızlı bir şekilde yayıldığı da görülmüştür. Tüm ülkeler Korona Virüsü tehlikesinden dolayı maalesef krize girmiştir ve şu anda Korona Virüsü sanki de tek bir ülke haline gelen tüm dünyayı etkisi altına almıştır.
Sorunları savaşla değil de, dayanışma, barış , uzlaşmacılık ve barış diplomasisi ve de insani temaslarla yenmeye çalışma aslında en kolay yöntem. Teknolojinin ülkeleri ve insanoğlunu artık bu kadar yakından etkilediği bir dünyada tek başımıza yaşamadığımızı da takdir etmemiz gerekir.
Son Suriye Sorunu’ndan mütevellit göçmen sorunu ve Korona Virüsü sorunları artık dünyada tek başımıza izole yaşamadığımızı da bizlere isbatlamıştır.