Bir ordu mensubunun 27 Mayıstan itibaren Türkiye’deki darbeler konusundaki bir makalesini okudum. Eğer bir analizde tüm bilimsel veri ve sonuçlar ortaya konmuyor, siz bilinçli olarak birçok gerçeği okuyanın dikkatinden kaçırıyorsanız bazı analizleriniz gerçekçi de olsa kaybetmeye veya yaptığınız araştırmanın boşa yapıldığını göstermiş olursunuz. Türkiye’deki askeri darbeler, Türkiye’nin özgürleşmesi, değişmesi ve çağdaş bir ülke olmasını engellemiştir. Birkaç sene önceki darbe de Tek Adam Rejimine açık kapı bırakmak için olmuştur ve amacına da ulaşmıştır. Ama Türkiye eski bilinen özgürlüklere düşman, cebelleşen ülke görüntüsünden kurtulamamıştır. İddia, darbeleri Atatürkçü subayların yapmadığı ama hep onların cezalandırıldığı üzerineydi. Gerçekten de böyle miydi veya darbe yapılmasına sebep olan antidemokratik düzen veya sistem neydi, nereden kaynaklanıyordu? Bunca darbenin yapılmasına sebep olan esas temel amaç neydi? Öncelikle bunları sormanız ve yanıtlamanız gerekmektedir? Başından itibaren oluşan nasıl bir yapıdır? Niye Türkiye’de örneğin Ermeni sorunu, kürt sorunları işlenmemiştir ve işlenmesinden de korkulmaktadır? Niye Türkiye’de egemen kesimler birşeylerin soruşturulmasını istememekte ve iş o noktaya geleceğinde darbe dahil birçok gayrete girmektedirler? Niye solun ilerlememesi, engellenmesi için uzunca bir süre 141. ve 142. Maddeler yürürlükte kalmışlardır? Demek ki korkulmakta olan ve gerçekleşmesi durumunda esas gücü elinde tutan kesimler birşeylerden korkmaktadırlar.Atatürkçüler her darbede askerden atılmışlardır denmektedir. Peki bu askerler veya Atatürkçüler niye üç darbe de dahil
baş eğip gelen statükoyu Kabul etmişler ve tepki koymamışlardır? Niye bu ülkede her 10 veya 20 senede bir darbe olmasına ihtiyaç duyulmaktadır? Acaba darbelere sebep olan Türkiye’de gerçekten demokrasi, insan hakları değerleri ve de insana değer veren düşünce ve eleştiriye değer veren bir sistemin olmaması mıdır?
Sadece Kürt ve Ermeni sorunlarında değil, aynı tabular Kıbrıs konusunda da vardır. Kıbrıslıların iradelerini kullanmamaları için ta 1974 sonrasından beri büyük bir gayret gösterilmektedir. Sırf Kıbrıslıtürkler iradelerini kullanmasınlar diye Türkiye’den büyük bir nüfus taşınması içine girmişler ve Kıbrıslıtürklerin iradelerini kullanmamaları için çabalar göstermişlerdir. Bu sadece AKP zamanında değil daha önce de vardı. Hatta AKP öncesinde militer güçlere yeraltı paramiliter grupları kurdurularak gayrı-resmi ideoloji içinde konuşanlar cezalandırılmışlardır. Bu konuda bir de yazarımız cinayete kurban gitmiştir.
Türkiye’nin asıl korktuğu nedir? Türkiye NATO’nun darbe yapmasından mı korkmaktadır yoksa esasında demokratikleşmek, çoğulcu demokrasinin gelmesi, insan hakları, uluslararası hukuk ve Türkiye’nin demokratikleşmesinden mi korkmaktadır TC egemenleri? Türkiye niye karanlık ve de hiç insan haklarıyla bezeli olmayan, Rusyalara, Çinlere, Kuzey Korelere özenti duymaktadır? Türkiye’nin esas korkusu AB mi yoksa AB’nin uyguladığı demokrasi, hukuk ve insan hakları mı? Türkiye darbeleri aslında bu normların gelmemesi ve demokratikleşmemek için bir vesile mi? Türkiye bu nomları uygulamamakta direnmek, ısrarcı olmak ve çağdaş dünyadan farklı olmaya çalışmakla aslında en zayıf ülkeler arasına girmektedir. Türkiye ve diğer ülkelerin son korona virüs mücadelelelerinde başarısız olmalarına ve fazla kayıp vermelerine sebep olan sosyal devlet anlayışında uzaklaşmak, liberal-özelleşmeci, acımasız bir ekonomiye sahip olmak, insan haklarına saygılı olmamasıdır.
Türkiye demokrasiye,oydaşmacı demokrasiye, bilime ve eşitliğe önem verecekse kazanacaktır. Aksi, Afrika ülkeleri gibi kendi kendiyle cebelleşmek ve çağdaş dünyadan geri kalmaktır.
Türkiye acil olarak sosyal devlet, çoğulcu demokrasi ve demokratik cumhuriyet değerleri ve normlarını uygulayarak çağdaş bir ülke olduğunu göstermelidir.