Yazımı erken yazmak zorunda kalıyorum. Bilgisayarımı bakıma verecem. Üstelik, sağnak halinde oldukça önemli gelişmeler de peşpeşe geliyor. Bunlara dokunmadan da olmaz. Hele de bazısı var ki ilerde burada da direk etki yapacak durumdadır. Bunları düşünerek, tamir öncesinden şöylesine dokunmanın acil halde olduğuna inanç getirdim…
Normal yaşadığımız koşular vardır. Fakat, tuhaf deyimli; normal halde akıp giden gerçekler, hemen hemen hiç konu edilmeyecek durumdayken, birden, konuyla alakalı bir haber gelince, konuşulmaya başlanır. Bunun son örneğini, mülteci konusunda yaşıyoruz. Sanki ilkmiş gibi, Yayla köyüne çıkan Suriye mültecilerin başına gelene, belirli çevreler tepki koydu. İnsancıl nedenle, tepki duyulması elbet normaldır. Fakat, K. Kıbrıs, mülteci konusunda oldukça normal hali dahi çoktan geçirdi. İnsana bakma yaklaşımı da yerine ve kişiye göre de deyişiyor. Sadece, her yıl Kuzeyden Güneye geçen mülteci sayıları bile, bize buranın mülteci konusunda nedenli normal hale sokulduğunun basit örnekleridir. Üselik, herkes biliyor ki bu geçişlerden dahi kimileri çoktan ceplerini doldurdu. Ama, sonuçta insanık ve her haber olan mülteci gelişmesi, duygularımızı isyana dek getirir.Fakat, genele yaklaşmadan, bu alanın da mafya siyaset gerçekleriyle yüzleşmedikçe, konu hep yaşanacaktır. Ayrıca, mülteci konusu sistemin savaş ve yoksuluğun birleştiği Kapitalis sömürü gerçeğinin sonucudur.
Sahi, Suriye konusunda da diyecek söz yokmu? Ayni anda Korona salgını nedneiyle dahi, uygulanan eşitsizlikler ve bazen isyana vardıracak tepkilerimiz de malumdur. Bazı kurumsalaşmaları kabulenirsek, para gözüyle de odaklarsak, sonuçlarına da katlanmamız gerekir: Kumarhane diyeceğiz ve kumar oynayacak olana özel uçak boyutuna karşı çıkarmış gibi olacağız! Son Kumarhanelerin özel uçak olayı, TC ve Güneyle olan Kuvit salgınlı kararların tuhaflığı, buranın koşullarının ürünüdür. Bunları gündem yapılma şekliyle deyil,yapısal gerçekleriyle düşünme aşamasına gelince başlangıç haline girişiriz.Normal olup umursamaınca, sonra ansızın duyunca öfkelenilip sosyal medya girişimine girmek, tamamen buranın yerleşen bakışın aynasıdır.
****
Türkiyeden gelen haberler de pek iyi deyil. Gerçi bizim burası onca Türkiyeleşme siyasalaşmamıza rağmen, yokmuş çizgisinde durmaya da alıştık.Zaten, son Kayum teslimiyetiyle de yeni döneme girdik. Yine de beklerdim ki buradaki çalkantılı siyaset nedeniyle, Fayiz Sucuoğlunun Ankara temasları hakında, normal konuşmaların birazının haberlerle de gündeme taşınması iyi olacaktı. Hele de UBP içi durumlar, tüm teslimiyete rağmen hala yönetememe dahi aşan travmalar var. Denilenler dahi birbiriyle her an ters düşme olasılığı yüksekdir.
***
Türkiyeden Barolar gelişmeleri falan derken; Ayasofya olayı Daniştay kararıyla resmen Camiye dönüştürülüyor. Konunun Danıştayla “hukuklaştırılması” önemlidir. Neden ise buraya çok tehlikeli mesajdır. Danıştay kararı sonrası, hemen Erdoğan Camiye dönüş sürecini de diyanete vermesi de devamını getiriyor. Oysa, Ayasofyanın Müze olma kararı TC kararı olup Atatürk imzasıyla bakanlar kurulu kararı olarak 1934 yılında alınıp uygulandı. Bir anlamda Danıştay kararı, Türkiye Cumhuriyeti konusuna da girdi. Hele de gösterilen neden, oldukça düşündürücüdür! Ta, Fatih zamanında kurulan vakıfla alakalaştırıp oradan hak sahibi yapma da epey sorun yaratacaktır. Ama, direk K. Kıbrısta, tam da tartışılan Maraş konusuna da giydirilecek gömlektir. Bundandır ki Ayasofya kararı, özellikle son dönemde iyice devreye sokulan Vakıflar hikayeleri bakımından geçmişteki feodal dönemki mülkiyet alanına epey sancı getirecek. Bir anlamda Danıştay kararı, Türkiye Cumhurieyti yerine Osmanlı kuralını da yasalaştırıyor. Emsal olacaktır.
Yalnız, ayni Danıştay, zamanında, Erdoğanın Beştepe sarayı için de “yasadışı, kaçak” diye karar verdi. Erdoğan; “gücün yeterse, gel yık” dedi. Bunlar, Türkiyede önemli gelişmeler. AKP aslında ne istediğini bilerek hareket ediyor. Belli olmayan özellikle Kemalist kesimdir. Şimdiye kadar, CHP ses vermedi.Tıpkı öteki benzer konularda olduğu gibi. Aynen, buradaki partilerin kendilerini Kemalist derken, uygulamada gerici adımları hızla gerçekleştirdikleri gibi….
Ayasofya kararı önemlidir. Hukuki yönde gelinen aşamayı yansıtıyor. Kemalist Devletin dönüşüm süreciyle alakalıdır. Son gelişmelr bunu iyi anlatıyor. Senbol önemi ile dinsel gericilik hamleleri direk gösterilerek yapılıyor. Apdulhamit olayı, Cihatcılarla komşu operasyonları, Tarikatların devlet içi güçlenerek hesaplaşması, Barolar yasasıyla yaşannnlar, imamhatip teşvikleri,af olayındaki tercihler, bekçiler yasası ve daha nicesi dönüşümün birer mihenk taşıdır. Belirtiğim gibi; AKP planını siyasal olarak uyguluyor. Üstelik, muhalefeti de kendi çizgisine çekiyor. Nitekim, solda deyil, sağda seçenek olarak kuruluyor. CHp sola deyil sağa açılıyor. Buda bir mesajdır…..Nitekim, son Ayasofya olayında da karşı deyil de teşvik edici “elini tutan mı” dediydi..
Tekrar edecem: Ayasofya kararının Danıştay tarafından verildi. Bu hukuki karar gibi oldu. Emsali de gelecektir. Cumhuriyetin Danıştayı, Osmanlı kuralına göre karar üreti. Hem de oy birliği ile. Buda, yargının geneldeki yeni hamlesi olacaktır. Eski Osmanlı kesimine hak idiya etmesini de getirdi. Gösterilen neden, resmen Maraştakinin aynisidir. Zaten bizim Tazmin komisyonunun da tavırları da malum. Boşuna deyil buradaki vakıf bilgileri toparlanıyor. Bazı kokular da yükseliyor. Aynan, tapuda da yeniden haritalatıldı. Bunlar ielrde Osmanlı mülk anlayışıyla karşımıza gelecektir. Konu salt dinsel eksenle görülemeyecek derecede önemlidir.
Konuyla alakalı, bilgisayar tamiri sonrası daha geniş yazma umuduyla.