Bilişim Yasası’nın geçirilişi ekonomik sıkıntı ile birebir alakalıdır. Ekonomide daralma arttıkça üzerimizdeki baskılar da artacaktır. Talimat bizzat Başkan Erdoğan’dan gelmiş, İstanbul Barosu bu operasyonda yer almış, yüce Meclisimiz tarafından dinlenmiş ama görüşmeye çağrılması elzem olan BASIN – SEN ve başka diğer sivil toplum örgütleri çağrılmamış, Pandemi süresince sessiz sedasız Komiteden oybirliğiyle Genel Kurula getrilmiş ve yasanın savunmasının taşeronluğu da bizzat Cumhuriyetçi Türk Partisine verilmiştir!
Milli konularda hep kolkola
BİLİŞİM yasasının en büyük özelliği bir çok yasa gibi Milli oluşudur
Yasa’nın bu evrede geçirilişi, Mobese kameraların bu kadar sıkıntı içerisinde active edilmesi tesadüf değildir! Her ikisi de millidir ve Ankara patentlidir.
Kuzeyde dominant partilerden olan iki büyük siyasi partinin UBP ve CTP’nin bir çok konuda ve son olarak sağlık konusunda kavga eder gibi görüntü verseler de Milli konularda kolkola verdikleri mücadele en acı gerçeğimizdir.
Herkesi okuma özürlü ilan ettiler
Burada dikkat edilmesi gereken, gözlerden kaçrılmaması gereken şey; Bilişim yasası UBP – HP hükümetinde Meclise gelmiş olmasına rağmen yasayı her yerde hararetle savunan Cumhuriyetçi Türk Partisi’dir.
Üstelik koro halinde hareket edip hep bir ağızdan softa şaşırtması yapıp karşı çıkanlara “Okudun mu?” diye çıkışırken, kararsız olup soru sormaya çalışanlara da “Okusunlar” politikasını devreye sokarak sistematik bir şekilde toplumu aşağılayarak herkesi susturmaya çalışmaktadırlar.
Ana muhalefet partisi, tüm aydın kesimi “Yasayı bir daha okusunlar” politikasıyla dışlıyor ve de aşağılıyor.
Herkesi okuma özürlü ilan ederken, kendileri de aradan sıyrılarak bunun görülmeyeceğini sanıyorlar!
Yasayı hararetle savunan Cumhuriyetçi Türk Partisi
Burada anlamak istemedikleri; okumakla anlamak arasındaki farkı görmek istemiyorlar!
Mecliste yasaya destek veren siyasi parti liderlerinin hep bir ağızdan “Klavye kahramanlığına son” demeleri, Sosyal Medya’nın sansüre uğrayacağnın en açık kanıtıdır.
Klavye yazıları her nedense bizim vekillere ve şakşakçılarına dert olmuş, hepsi ayni sakızı çiğneyerek “Kalavye kahramanlığı son bulacak” diyor. Vay o sakız kuş gibi gaganıza yapışsın da ağzınızı açamayasanız!
Ya öyle mi? Siz açlık sınırında yaşayan, bankalara mahkum olan insanlara çözüm üretmeyin, yaşam kalitesinin nasıl yükseltileceği konusunda en ufak bir fikriniz olmasın ve kürsüden nutuk sallayın “Klavye kahramanlığı son bulacak!”
“Bilişim Yasası AB’de de var ağbi”
Bir Meclisin görevi, insanların daha da özgür olmasını ve konuşmasını sağlamaktır. Düşünen, konuşan, yazan insanları yasayla tehdit etmek değil.
Mecliste hepsi de talimatları uyguluyor TC’nin yüce çıkarları için.
Ne gerekiyorsa yapıyorlar ve bu yüzden de böyle traji komik durumlara sık sık düşüyorlar.
Yasanın içerisine çaktırmadan insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayan maddeler koyup “Artık kimse küfür edemeyecek” masalının ardına saklanıp, hep birlikte toplumun ağzına kilit vurmaya çalışıyorlar.
Çok meraklıysan Bilişim Yasasına niye AB’de olanı mevzuatı alıp uygulamıyorsun da böyle yollara başvuruyorsun?
Bir de demezler mi “Bilişim Yasası AB’de de var ağbi!” E var da aynisi değil be gülüm!
Marina projesi gibi dosyalar artık açıklanamaz
Üstelik yasada Basınla ilgili yaptırımlar da söz konusu. Talimatla yönetilen sistemde bu yasa yapanların iyi niyetli olma ihtimalleri olsa dahi, kötü kullanılmaya açık bir yasa bu.
Üstelik whistleblowing tamamıyle yasadışı ilan edildi.
Yasa dışı ilan edilen herhangi bir bilgiyi hangi gazeteci, hangi birey yayınlayabilecek şimdi?
Avukat Öncel Polili, ‘Hak ve özgürlükler ciddi tehlike altında’
Tehlikeyi gören Basın – Sen toplumu açıkça uyarıyor ve nereye varılacağını söylerken: “Artık herkes potansiyel bir terörist olmaktan öte, resmen bir terörist olarak yargılanabilecek! Mesela artık kendi sosyal medya sayfanızda paylaşacağınız her şey yoruma açıktır. Tek bir şikayetle tüm cihazlarınıza el konulabilecek ve hatta gerekli görülürse konu yargıya taşınabilecek. “Savaşa hayır” veya benzeri söylemlerinize artık dikkat ediniz lütfen” diye tarihe not düşüyordu.
Avukat Öncel Polili de ‘Hak ve özgürlüklerin’ ciddi tehlike altında olduğuna vurgu yapıyordu!
Samimi olsalar AB’nin Bilişim yasasını alıp yürürlüğe koyarlardı
Yasayı savunanlar bunun sadece “Hakaret, küfür ve çocuk pornografisinin” engelleyeceğini öne sürmüş ve bunları öne çkararak toplumsal özgürlükleri sınırlayan yasayı gizlemeye çalışmışlardır.
Halbuki bu konuda samimi olsalar ucube, özgürlükleri tehdit eden her türlü yoruma açık bir yasa yerine, AB’nin Bilişim yasasını alıp yürürlüğe koyarlar ve samimi davranarak AB’ye bir adım daha yaklaşmış olurlardı.
Pekala ne oldu da UBP – HP hükümetinin getirdiği bu yasayı onlar savunmak yerine CTP tek başına hükümetmiş gibi cansiperane biçimde kendisi savunuyor?
Çünkü hükümette bu yasayı savunacak kalibrede adam yok! Üstelik bunu yani yasayı muhalefet savunursa dışardaki toplumsal muhalefeti de susturmak daha kolay olur.
Başkan Erdoğan istemiş, onlar da gereğini yapmış
Bu arada yasa geçerken, Türkiye’ de ertesi gün Başkan Erdoğan sosyal medyanın tamamen yasaklanmasından bahsediyordu. Yani hiçbir şey tesadüf değil ve hayatta da tesadüflere yer olmadığını defalarca deneyimlemiş bir toplumuz.
Rejimin Güvenlik Halkası Cumhuriyetçi Türk Partisi bir kez daha devreye girip, rejime kol kanat gerip, can simidi atıyor ve hükümet olmak için sırasını bekliyor.
Bilişim yasasının alelacele geçirilip savunmasının da Ana Muhalefet partisine yaptırılması talimatın nereden geldiğini de apaçık gösteriyor!
Erdoğan istemiş, onlar da gereğini yapmış! Var mı ötesi…
Mecliste TDP yasaya ret oyu verirken, Ana muhalefetin onu da ikna etme çalışmaları gözlerden kaçmıyor ve işledikleri suça açıkça suç ortağı arama çabaları göze batıyor.
Toplumsal muhalefet yasaya itiraz etti
Yasaya dışarıdan tepkilerin gelmesi gecikmedi. BASIN- SEN, KTÖS, YKP tepki gösterirken hukuk dünyasından da sesler yükselmiş, KTÖS Genel Sekreteri Şener Elçil Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya yasayı imzalamaması ve Anayasa Mahkemesine götürmesi çağrısı yaparak
Bilişim Suçları Yasası’nın; ifade, düşünce ve yayın özgürlüğünü ortadan kaldıran bir sansür yasasına dönüştürüldüğünü, ifade ve yayın hakkını suç sayan uygulamaların “yasa içine gizlenerek topluma yutturulmaya çalışıldığını” söylüyordu.
BASIN- SEN, KTÖS yasayı Anayasa Mahkemesine taşıyor
Şener Elcil, yasayı geçiren hükümet ve muhalefeti eleştirirken “Yasanın AB Konseyi’nin bu konudaki düzenlemelerini dışladığını ve sansür yasasına dönüştürüldüğünü, yasanın Cumhurbaşkanlığı tarafından Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini” talep etti Yoğun eleştiriler üzerine Ana muhalefet partisinin vekilleri, BİLİŞİM yasasının insan hak ve özgürlüklerini kısıtlamadığını iddia etseler de, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesi (KKTC de 30. 06. 2020 de yasalaşan) BİLİŞİM suçları yasası “Özgürlükleri sınırlamıyor” diyenleri yalanlıyordu!
KTÖS yasanın Akıncı tarafından imzalanması tam bir hayal kırıklığı
CTP’li vekiller toplumdan gelen yoğun tepkiler üzerine bir başka strateji geliştirirek hep bir ağızdan “yasada uygulamada olabilecek aksaklıklar varsa, yasanın değişmesi işin girişimde bulunabiliriz” diyorlar. Yani yasanın değişmesi için hem girişimde bulunacaksın hem de yanında herkesin durmasını umacaksın. Nerde böyle enayilik diye sorsam?
Herkes yasanın Cumhurbaşkanından döneceğini beklerken, yasa büyük bir hayal kırıklığıyla tereddüt dahi gösterilmeden imzalandı ve haliyle büyük tepkilere sebep oldu. Cumhurbaşkanı yasayı imzalarken, yasada bir çok eksiklikler olduğuna işaret ederek yasa uygulayıcılara çağrıda bulundu ve “yasanın insan hak ve özgürlüklerini gözeten evrensel değerler ve AİHM normları çerçevesinde uygulanmasını” istedi. Yani yasayı kişilerin insiyatifine bıraktı ve bu kararla demokrasi mücadelesi veren herkesi yaya bıraktı.
Halbuki yasa net olsa, kişilerin insiyatifine bırakılmaz ve bu demokrasi ayıbı yaşanmazdı.
Al gülüm ver gülüm politikası
Akıncı’nın yasayı imzalaması, rejimin ekseninde yer alan hiçbir siyasinin Başkan Erdoğan’a itiraz edecek gücü olmadığını da bize gösteriyordu
BASIN-SEN ve KTÖS konuyu yargıya taşımaya karar verip Cumhurbaşkanı Akıncı’yı çok sert bir dille eleştirirken Meclis’te yasaya hayır diyen TDP’de konuyu Anayasa Mahkemesine taşıyacaklarını söylüyordu.
Yasa yasalaşırken çalıştırıldı ve KTOEÖS’e BİLİŞİM yasası üzerinden baskı uygulandı. Yasanın amacı da bu değil mi zaten?
Akabinde geçmiş aylarda yapılan TC ile mali protokol kapsamında paranın bir kısmı serbest bırakıldı. Hayatta tesadüflere yer olmadığın, hele de bu topraklarda işlerin böyle döndüğünü bir kez daha yaşayarak öğrendik. Al gülüm ver gülüm, alla beni pulla beni, al kollarına! Anlayacağınız yasamız hem milli hem lilli!