İnsan atarken de dikkatli olmalı yoksa açığa düşebilir.
Dünyaya bela olacak kadar desteksiz hak iddialarını sıralayıp ülkesinde duruma göre tutarsa ne ala, tutmazsa tutacak umudu ile ve dokunulamaz ve korkulacak bir güçlü devlet olduk havasını basarak oy kazanacak diye, konuşup durulur ama dikkat edilmezse geri teper.
Ayasofya’yı camiye çevirip de oy kazanma hesabı ne getirir henüz bilinmez ama getireceği oy fazla olacak gibi görünmüyor. Belki de en önemli sonucu muhalefetten birileri de sesini çıkarmadığı için onların itibar kaybetmiş gibi olması. Ülke ise zaten olan bitenden haber almaması için basın yayın özgürlüğünü ayaklar altına almış bir yönetime sahip yani haber alamayan ve hiç tam haber alma özgürlüğünü tanımamış sözde muhalifler de umut vaat etmez. Onun için siyasi konular sadece hangisi halkı kandırmak için nasıl entrika çevirdi ve hangisi daha başarılıdır tartışmasıyla meşguldürler.
Ayasofya’yı camiye çevirmekle oy kazanacaksa o ülke zaten kayıptadır. Üstelik Ayasofya’yı camiye çevirdiklerinde de dolduramayacaklarını camiye çeviren kısa bir süre önce açıklamış bulunduğuna göre fazla getirisi yoktur.
Bizimkiler de Evkaf’ın malları, tüm dünyada evkaf malına dokunma yasağı olduğu iddialarına dayanarak sömürge zamanında evkaf mallarına sahip çıkılmamış ve yağmalanmış derler, yolsuzluk iddiaları yaparlar. Ancak her kararın bir itiraz süresi olur. Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi kararı gibi… o süre de çoktan geçmiş olduğu gibi bizim evkaf malları için de durum öyle… yani bugünkü iddiaları Ağrotur bölgesi İngiliz Üsler bölgesi içinde sınanacak. Hadi bakalım oralarda da yok mu Evkaf malı ve Türk malı? İddialarını yapsınlar ve ileri götürsünler ki halk da havadan konuşmadıklarını anlasın.
Evkaf mallarının idaresi Müslüman Kıbrıslıların elinde idi. Onlara da hakaret olan iddiaları yapmakla kazanacakları bir şey yok ve uluslar arası hukukta özel olarak korunan bir evkaf hakkı yok, ülkemizdeki hukukun uygulamasında BM İnsan hak ve özgürlüklerinin emrettiği hukukun üstünlüğüne dayalı uygulama hakkı var ve o daha önemlidir. Onun için sonunda tapunun tam tamamlanıp koçanların herkese dağıtıldığı nadir ülkelerden biri olarak herkes hak sahipliğini uzun yıllar kullanmış ve hatta ağaçlarına bile koçan almış bulunuyorduk. Şimdi gene belirsizlik iddia edilecek durum doğdu ise bunun sorumlusu İngiliz idaresi değildir, biziz.
İngiliz idaresi Rumlara üsler bölgesinde haklarının gereğini yapıyormuş ama bizimkileri umursamamış demek cesaret ister. Hemen şikâyetin ardından onlara da seslendi ve kişisel haklarınızı korumamız için isteğiniz nedir diye sordular ve yanıtını hala duymadık. Çünkü kişisel haklarımızı biz bi- hakkın elde edemedik ki insana saygısı tamam olmayan bir idare hukuki davranmaz ve kamu hakkını kişi hakkına karşı koruma özeniyle istismar eder ve sürekli çiğner onun için bizimkilere göre kişinin İngiliz üs bölgesindeki milli hak hesabında söz hakkı veren bir haktır yoksa zaten kişiler ganimetten malına karşı mal almıştı ve feragat etmişti. Yani bizimkilerin haklarını onlar değil bizim içişleri bakanı hanım ileri sürüp korumak durumundadır onun için hak isteyen, üslerde de söz hakkı isteyen, “masada yer almazsanız menüde yer alırsınız” anlayışında olan Kudret Bey görüşlülerdir.
İngiliz onlara yanıtı verdi. Malı için eşit muamele isteyen buyursun başvursun dedi. Ama bizimkilerin resmi muhatap olma isteği nedeniyle bağdaşacak bir şey olmadığı gibi bir pakete konulup misliyle karşılanan yanında anımsamayan veya arkası olmayan bir muhalif olduğu için bekleye bekleye bıkanlar için İngiliz’den adalet mi himmet mi bekleyecekler. Yoksa teraziye konulup şu aldı bu qalmadı paylaştıralım demesini mi bekleyecekler.
Garantör olarak İngiltere müesses düzeni de garanti ettiğine göre bakarsınız heveslenir ve bu eşdeğer mal hakkını ihlal ederek çok aldı ama bu da az aldı deyip adalet talebinde bulunursa ne yapacaklar!
Üsler bölgesinde Türklerin de malları var deyip İngiliz denetimindeki bölgede değişiklik yapılmasına karşı biz de masada yer isteriz demek büyük açıkgözlük ama sadece menüde yer alacağına masaya oturma isteği… masada ise taraflar var kendi de bir taraf olacak! Yani kendi de bir taraf. Kavga olsun da ne olursa olsun!
Onların malları bir değil iki hak taşır demek ki… hem Kuzey’de Rum malı alma hakkı hem de üsler bölgesinde ise karşılık mal alsa da eksilmeyen bir üs bölgesi hakkı sahipliği var. Maşallah!