Akdenizde sular ısınırken, ekonomik krizler iyice bulanıklaşırken, Ortadoğuda bilinmezlikler kontrol savaşlarıyla tırmanırken, sınırlar yöremizde zorlanırken, ansızın İsrail ve B.A.E. anlaşması gündeme düştü. Aslında gelişmeleri izliyordum. Bana hiç sürpriz gelmedi. Fakat, prokram yaptığım Ratyo ve ienternet Mayıs bizi tatile sokunca, yazı yazdığım bilgisayar da tamire gidip de bilinmezlikle 1 ayımı makalesiz brarkınca, birçok gelişme de deyinmeden geçti. Yazmaya başlayınca da odenli konular birikti ki önemli can yakıcı konuların bir bölümü de deyinilmeden geçildi. Bunalrdan birisi de direk yöremizdeki önemli hamlelerdi…
Örneğin, SDG ile Amerikan adı duyulmamış petrol şirketinin anlaşması, ırakta Türkiyenin vurduğu üst düzeyli ıraklı askerler veya Türkiyedeki ekonomik “yumuşak deyimi ile” daralan ekonomi sorunlarına deyinemedim. Ayni şekilde Ortadoğuda özellikle İsrail hamleleri ile içteki hükümet darmadağınıklığa da fırsat bulamadım. Derken, Ağustosun sıcağında, Lefkoşada ağustos böceklerini dinlerken, birden iprahim anlaşması diye yapılan uygulamayı duydum. Gelişimini izliyordum. Zaten, önce İsrail bölge krizlerinin gündemini fırsat bilip, önce Golan tepeleri ve Kudüsü dierk ilhak etiğini açıkladı. İşkal altındaki topraklara hem yeni yerleşimler hem de bazılarını ilhaka girişti. Amerika ile asrın anlaşması ile planı da açıkladı. Bu arada arap devletelriyle de deyişik ilişkilere girdi. Akdenizde yeni itifaklarla epey yol aldı. Bir farkla: İsrail başbakanı kendi ülkesinde zorda. Yolsuzluk nedeniyle yargıya dek yolu düştü.Sokaklar protestolarla doluyor…..
Birleşik arap emirliğine gelince: onlarda bölgesel finans gücü olma yolunda mesafe aldı. Bölgedeki deyişik sorunlar nedeniyle ticari deyişim konumunu da artırdı. Özellikle sermaye kaydırma ve altınla takas konusunda bölge gücü epey artı. Amerikan desteği ile bölgesel istihbarat gücü halinbe geldi. Yemenden Lipyaya birçok ülkede siyasal hamle yapma konumuna dek ulaştı. Bu arada İsrail ile de ilişkiler artıyordu….
Bu koşullar altında, yapılan görüşmeler sonunda, iprahim anlaşmasıyla iki ülke bölgede önemli bir sıçrama da yaptı. İsrail, Mısırdan sonra ikinci arap devletiyle resmen anlaşıyordu. Mısırla kenntdeyvit anlaşması sonrası B.A.E. ile de iprahim anlaşması gerçekleşti. Bir anlamda İsrail bölgede siyasal diplomatik olarak yeni pencere açıyordu.
Anlaşmanın özü
İsrail ilhak politikasına bir ara verip askıya alacak. Bu ifadede esneklik var. B.A.E. ise Telavivi israilin başkenti olarak tanıyacağını kabulendi. Benzer madeler de var. Dileyen her sitede bunu okur. Olayın özü, İsrail Körfez emirleriyle siyasal direk bağ kurup Kudüsün de ilhakı sonrasında önemli kendince başarı da kazandı. Emirlikler ise İsrail ile anlaşarak, aslında istihbarat işbirliği yanında bölgesel aktör olma boyutunda yeni müttefik de kazandı. Kaybeden ise direk Filistin oldu.
Filistine madi yardım yapan önemli kesimdi. Filistin resmen uygulanan ilhak politikası ile yok sayılma boyutunda diplomatik alanda bir kesim kaybetti. Fakat, dağınık olan ve siaysal stratejiden yoksulanan Filistin örgütleri, bu konuda dahi pek seslerini duyan olmadı. Buda Ortadoğu için önemli ikilemdir. İsrail hamle yaparken, Filistinliler yeni bir yakındaş daha kaybediyordu….
Aabd şse bölgede bitmiştir denilirken veya geriliyor zannı yükselirken, gölgesinin dahi neleri yaptığının önemli göstergesidir. Amerikasız Akdeniz ve Ortadoğu konuşturulma algısı yaygınlanırken, önce SDG ile şirketin petrol anlaşması, Kürt konferans ve derken İsrail Emirlikler anlaşmasıyla, Amerika bölgedeki son söz söyleme gücünü kanıtlıyordu. Nede olsa, stratejisi ve deyişik seçenekleri olan süper Emperyalist güç ooluyordu. Hegemonya gerilemesine karşın, alternatifi hala yok….
b.a.e. son dönemlerdeki hamleleri ile finansman ile istihbarat gelişmesini Amerikanlaşarak ve İsrail ile yakınlaşarak etkinleştiriyor. Öteki bazı aarap ülkeler “mısır gibi” de birlikte çoğu yerde davranıyor. Hat ta Türkiye ile “lipyada olduğu gibi” karşı karşıya geldi. Küçük ve emirliklerle oluşan Dubay gibi ticaret merkezli Körfez ülkesi, Arap coğrafyasında bir anlamda Emperyalist eksende ilerliyor. İsrail ile anlaşması bu nedenle hem bölgesel hem de kendi iç yapısal özellikler bakımdan oldukça ilerde epey tartışılacaktır.*****
iprahim anlaşması tıpkı Kendeyvit gibi arap devletlerinin Emperyalist Amerikan çizgisi ile israileşmenin önemli tarihsel dönemeçlerdir. Bu konularda hep bedel ödeyen tıpkı yeni sömürge başlangıcı gibi Filistin halkı oldu ve olacaktır. Filistin sorunu, yeni koşullar sonucu Filistinsiz İsrail çizgisi yönünde tehlikeli yol almaya devam ediyor. Bu konuda Kıbrısın gerekli dersi alması gerektiğini yazsam da biliyorum dikate alacak da kalmadı. Hele de ABD fonlarıyla barışçıllarımıza söylemek oldukça tehlikeli küfür yemeyi de göze almak gerekir. Ama acı sonuç şu: Filistinliler gibi savrulmak istemiyorsak “ki savrulmaya çoktan başladık” örgütlenip koşulları da doğru kulanarak ancak bazı nefes alma şansımız var.
Türkiyenin kükremesi mi: şu altın ticareti, krizlerde gelen sermaye merkezlerine bakın, İsrail ile olan ve söyletilmek istenmeyen ilişkilerin örgütsel konumuna yaklaşın, ozaman daha kolay kandırılma uçuruma düşersiniz.