yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAkıl tutulmasıdan fırsatçılığa – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Akıl tutulmasıdan fırsatçılığa – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yaklaşık 6  aydır, Kovit salgınıyla kalkıp yatıyorouz. Daha başlangıçtan, başarı hikayeler de uçuşuyor. KOltukcular “yiyi yönetiklerini” muhalefet de “halk dalkavuklukla” ayni masalı taşlandırıp duruyor. Fakat, Korona salgını da belirsizlikler ve bilgisizliklerle savrulup etrafta avcılığa devam ediyor. İtal veya yeyrel gibi yeni kıstaslarla da zengileşiyor. … Akıncı senelerini kendini önce Türkiyedeki sosyal demokratlara ve giderek genel TC yönetimlerine kendini beyendirip iyi işbirlikçi olduğunu kanıtlamakla uğraştı! Gidilecek Liman dahi hem de tek liman diyue de ilan ediverdi.Ama, yaranmaya çalıştığı tüm TC kesimleri nedense ona hep RUmculuk demenin ötesine gitmiyor….. K. Kıbrıs yerel yetkiler belliyken, dırmadan Akdeniz fetihçilik demçleri veriliyor. Kimisi oyun kurucu, kimisi hukuksal, kimisi de askeri yetkili gibi davranmaya çalışıyor….

Daha basitine gelelim: kim ne derse desin, muhteşem buluşlarımız da mevcut: örneğin siz dünyanın hiçbir yerinde yönetimin işe alırken,hemşirelere veya doktorları “mevsimlik işçi” diye aldıklarına raslanma şansınız yok. Bizde buda gayet münasip şekilde oldu. Önemli bir parti başkanı ve vekilinin birden gündeme ayrıcalıklıa tedavi edilip özel hastahanede yapılan test ve özel ötelde garantiye girme tutumuna da raslamazsınız. Başka bir uygulamayla da şımarık ve vatandaş olması dahi tartışmalı birinin vekil olup yine pandemi döneminde pozitif çıkıp konduğu garanti ötelinde olay çıkarıp kaçıp, başka ülkeye özel olarak gönderilmesi de pek raslanmaz….

Daha da basitli fırsatçılığa gelelim: daha bugün tanık oldum. Dükan kiralayan tanıdık birine sahibi “kiranı artıracam”  der. Fakat istediği rakam asronomik! Nedeni mi: başka kiraladığı evlerin öürenci sahibi de gelmediği için, onun boşluğunu da kirayı ödeyen öteki kesime bindirdi. Sıkılmadan da sırıtarak anlattı. Bu örnekleri daha da uzatmak mümkün. Sonuç bizi basit bir kurama getirir gibidir: Akıl tutulması mı yaşanıyor. Hem unutturulan hem de yalanların cihaletle ranta dönüşen gündemlerle uçuşmaktayken.

*****

Akıl tutulmasının önemli bir ilkesi aklıma geldi. Kuram içeriği anlatılırken, ilk baş vurulan ilkelerden birisi şu: yaşanan gerçeklere rağmen,yalan söylemek tutumu gerçekleşmektedir. Yalanlar karşılık bulup kabullenirken, gerçeklerin zamanı olmadığı görüşü yaygınlaşır. Giderek gerçekler unutulur. Yalnanlar etkin hale gelir. Sonra, unutmak ve yalan saydamlaşmasıyla artık cihaletin yaygınlaşma koşulu da güçlenir. Artık bilimsel deyil cihaletin rövançta olduğu toplum haline gelinir. Bunun kurumsal adı da Akıl tutulması olur. Bilinen gerçekler deyil cihaletin yalanı hakim olduğu koşullar hakimdir.****

Bu ortamı son dönemde direk hem direk K. Kıbrıs yaşamında hem de Türkiye ile olan ilişkilerde yaşıyoruz. Aynen Türkiyeden Kıbrısa bakışta da. Bunun daha geneleşmesiyle, K. Kıbrısın Türkiyedeki anlamı yok olup yeni akıl tutulmasına takıldığı için de Türkiye kamuoyu ne Kuzey Suriyede olanlara, ne ırakta yapılanlara nede son Libya hamlesi veya Akdeniz gelişmelerinin net konuşulamamasını, kugulanan resmi kısfgaçta kalınmasını getirdi. Boşuna girişte bizim koltukçuların askeri fetih demeçerli veya kurucu oyuncu olma siyasal demeçlerini vermedim…..

Aynen sarayda oturan Mustafa Akıncı için de geçerli Akıncı sırf biryerlere gelme adına onu başkan yapan parti içi sol kanatı tasfiye eder, Truva atı bilinen Kotakla itifak eder, yine de hem de TC sısosyal demokratytlara kendini kanıtlayamıyor. Enson, isviçrede ipleri Çavuşoğluna verip ona sazı teslim edip çaldırmaasına, Rumlara veriştirmesine, Türkiyeyi Sığınacak liaman ilan etmesine rağmen, yine de beyendirmememiş havası çalanıyor. Hiç vermediği demeç yazılıp “rumların sakızı” ilan edildi. Fazla ses çıkarmadı. Fuat bey gelip herkesle görüşüp kendi forsuna bakmadan saraya gelmedi. Akıncı erkanı sustu. Oysa bir iki toplumlu maçtaki fors eleştirisiyle izlemeye dahi gitmeme tutumu da tarihe karıştı. Bunlar yokmuşçasına da Ponpey Kıbrısa gelip Kuzeyle görüşmedi diye bir ağızdan eleştirili fantezi de yapılıyor.

Tüm bunlar net olarak yaşandı. Son yaklaşan seçimle TC medyası yine işin içinde. Yine Akıncının hiç demediği sözlerle AKP medyası deyil CHP eksenli yayınlar da karşısında tutum takındı. Ne acıdır, K.Kıbrıstan Türkiye yayınlarında konuşan gazeteciler de gerçeklerin aktarım yerine resmi görüşün dışına çıkmadan bir tuhaf anlatı yapıldı. Aynen Akıncı da T24 sitesine verdiği ropertajda bunu yaptı. Ama, kendine saldırıp rumcu ilan etmenin nedeni yerine ısrarla rumlara veriştirip kendini yakınlaştırma ince oyunun acemi versyonunu oynadı. T24, Bianet, gibi yayınlardaki bu konudaki K. Kıbrıslı kaynaklı yazıları okumanız mümkün. Üstelik TELE 1 konuşan gazeteciler de ayni esnek içi boş açıklamalarla Türkiye kamuoyuna anlatılar yaptılar. Sonrası mı: buradan çıkan marazi seslerle “Türkiye bizi anlamıyor” denir. Kendielrinin dhahi akıl tutulması dönemine geldiklerinin işaretidir. Fırsat mı: koltuğa gelme, yerini korumaktır.

****

Başka konulara da bakarsak, ayni senaryo olur. Hele TC ekranına adı Başbakan olan kişi çıkınca neleri dedikleri de ortada. Sadece politikacılar deyil, adını akademisyen koyan birçok kişi de ayni tutumu vurgular. Koşullar artık normal halde siyasal yerleşkeye oturdu.        Bu koronadan politikaya veya muhalefetden öteki yapılara, akıl tutulma kültürüne konuyu taşıdığının işaretidir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin