arşivUlus IrkadBiz devrime çok inanmıştık-2- Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Biz devrime çok inanmıştık-2- Ulus Irkad

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yüksek öğrenimime Girne’de Öğretmen Kolleji’nde başlamama rağmen daha ilk başlardan Sosyal emperyalizm”, “Sosyal Faşizm” gibi konuları oradaki arkadaşlarla tartışmakta olduğumuzu ve Öğretmen Kolleji’nde daha sonraları Kurtuluş fraksiyonunun etkili olup onun yayınlarının okunduğunu, Halk Der’le temas sağlandığını, bu arada bazı arkadaşlar kanalıyla da Mağusa Halk-Der’in kuruluşunda yer aldığımızı da hatırlamaktayım. Halk-Der Kıbrıs’ta, Halkların Kardeşliğini hedef alan, gerçek bir demokrasinin, işçi hakları ve de devrimci anlayışın gerçekleşmesi, işçi ve memur kesimlerinin demokratik mücadelelerine katkıda bulunmak için kurulmuş bir Kültür Derneğiydi. Tabi bu olay 1977 yılında olmuş ve Halk-Der Olayı da 1980- 12 Eylül Darbesi ile son bulmuştu.

Halil Paşa kitabının ilk başlarında Kıbrıs Sol mücadelesinden örnekler göstererek Sol mücadelenin nasıl başladığı konusunda bilgiler vermektedir (sf.13). Erenköy’e gelen gençlerin geriye döndükleri zaman karşılarında 1968 Hareketini buldukları ve ilk sol fikirleri buradan öğrendiklerini kaydetmektedir. Kendisinin 1975 yılında Türkiye’ye geri döndükten sonra İzmir’de Sol’la nasıl tanıştığını ve kendisini nasıl sol mücadele içinde bulduğunu da anlatmaktadır. O dönemlerde ekonomik olarak kendilerini telafi etmek için Kıbrıslıların veya Kıbrıs’a yerleşen insanların Bavul Ticaretine de başvurduklarını, geçinmek için bu ticaretle para kazandıklarını, kitabında ekonomik bir gerçeklik olarak anlatmaktadır. Halil Paşa aslında o dönemlerin Türkiye ile olan etkili ekonomik temasını da bizlere hatırlatmaktadır. Paşa, İzmir’de bir sene kaldıktan sonra gene eğitimine devam etmek için ODTÜ’ye geçer ve bize ODTÜ’deki Gençlik Hareketi hakkında da bilgiler vermektedir. Arkadaşımız Halil Paşa, benim de geçen haftalarda değindiğim bir konuya daha da detaylı olarak eğilmektedir. Troçki’nin, Burjuva Kültürü konusunda yaptığı şu ifadeyi kendisi de deneyimlerine dayanarak anlattığı eleştirel açıklamasında doğrulamaktadır :

“Bir proleterin burjuva kültürünü benimsemesi değil, içine sindirmesi gerekmektedir”. Burjuva Demokratik Devrimlerinin bu kültürün gelişmesinde de oldukça etkili olduğunu buradan belirtmek gerekmektedir. Farklı fikirlere saygı ve hoşgörü gösterme bu burjuva kültürünün de bir özelliğiydi. Ne yazık ki Burjuva Demokratik Devrimlerinin bile gerçekleşmediği Türkiye’de maalesef Halil Paşa’nın da parmak bastığı Sol fraksiyonlar arasında talihsiz siyasal cinayetler de yer alacaktı. Aydınlanma Çağının bir yansıması olan Burjuva Kültürü’nün ne kadar önemli olduğunu aşağıda Halil Paşa da yazısında parmak basmaktadır:

“Türkiye’de 78 kuşağının en kötü hastalıklarından ve 78 Solu’nun yenilgisini hazırlayan nedenlerinden birisinin de siyasi hareketler arası uzlaşı kültürünün yokluğu, yaygın çalışma kültürü olduğunu burada bir kez daha vurgulamak gerekiyor. Birbirimize karşı anlayışsız, kendinden olmayanlara karşı tahammülsüz, her zaman için şiddetle sorun çözmeye eğilimli bir kuşaktık.

Nitekim 1975-80 yılları arasında sol hareketler arasındaki çatışmalarda 62 sol görüşlünün siyasal cinayete kurban gitmiş olması 78’in en trajik yönlerinden birisi olup çıktı. Buna göre 18’inin İGD, 16’sının Halkın

Kurtuluşu taraftarı olduğu 34 siyasal cinayet, bu iki siyasi hareket arasında yaşanan çatışmalarda gerçekleşmiş. Diğer 28 siyasal cinayet ise aralarında iki Kıbrıslı devrimcinin de öldürüldüğü, Devrimci Yol-Kurtuluş, Aydınlık-İGD ve diğer sol örgütler arasında yaşanan kavgalarda işlenmişti” (sf.105-106).

Halil Paşa Türkiye’de ideolojik mücadelelerin anılarını bizlere naklederken, o günlerde Kıbrıs’ta neler yaşadığımızı da bizlere hatırlatmakta ve belleğimizde bizim de aslında Türkiye’deki 49 fraksiyona ait yayın organlarını dergi, gazete ve kitap olarak yakından takip ettiğimizi, Halk-Der çevresinde toplanan ve SSCB olayına eleştirel olarak bakan gençlerden biri olduğumu, o dönemlerde gene Kurtuluş Dergisi ve Gazetesi ve de bulabildiğim Dev-Yol’a ait yayın organlarını da okuduğumu hatırlamaktayım. Dev-Yol Kürtler konusunda üniter Devletin demokratikleşmesi, Kürtlerin de Türkiye halkıyla birlikte kurtulacaklarını işlerken, Kurtuluş Dergisi Kürtlere daha detaylı inmekte ve onların da,eğer ortak mücadele gelişmezse, kendi örgütleriyle mücadele edip self-determinasyonlarını tanıma şeklinde açıklamalar getirmekteydi.Bir aralık tutuklanıp Hapse düşen Paşa, bu sırada hapiste yaşı küçük olarak asılan Erdal Eren’le de karşılaştığını, onunla konuştuğunu bize anlatmaktadır. Sol mücadele açısından Paşa aslında önemli bir olayı dile getirmekte ve Erdal Eren’le bu tarihsel karşılaşmasının öyküsünü de burada nakletmektedir.

Halil Paşa’nın kitabı sadece Türkiye Sol mücadelesi’nde bir Kıbrıslıtürk Devrimcinin deneyimlerini yansıtmamakta, Türkiyeli devrimciler açısından da okunması ve faydalanılması gereken bir anı-öykü ve tarih kitabıdır. Paşa, gerçek bir devrimcinin olaylara eleştirel olarak

bakması gerektiği şekilde bakmaktadır. Paşa’nın kitabı, bu bakış açısıyla, aslında sol mücadelede yer alan Kıbrıslı gençlere de eleştirel bakışın sol için önemli olduğunu gösteren bir miras bırakarak, diyalektik verilerle, gelecekte aynı yanlışların yapılmamasını, yapılması gerekenlerin olduğunu belirtmekte, yol gösterici olarak rehberlik görevi yapmaktadır.

Aslında 1968’liler gibi 1978’liler de devrimi sevmiş ve devrime çok inanmışlardı. Paşa’nın bu kitabı gelecekte yeni nesillere sol mücadelede önemli bir rehber kitap olacağa benziyor.

Halil Paşa’ya bu değerli eseri için 1978’liler olarak teşekkür ediyoruz…

Not: Bu kitabı Khora Kitabevi çıkardı. Kitabı aynı kitabevi’nde bulabilirsiniz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin